Jared Leto, moda dünyasını sakince yere bırak

Jared Leto, müzik ve sinema kariyerindeki başarılarının yanı sıra sıradışı stiliyle de adından sıkça söz ettiriyor... Thirty Seconds to Mars'ın Jared Leto'sunu hepimiz takdir ediyoruz. Requiem For A Dream, Mr. Nobody, Suicide Squad, Alexander ve Fight Club gibi efsane filmlerdeki performansıyla hepimizi büyüleyerek çok yönlü bir sanatçı olduğunu da hepimize kanıtladı. Çok şükür Dallas Buyers Club filmiyle Oscar'ı da kucakladı. Ayakta alkışlıyoruz seni Jared! Bravo Jared! Helal olsun Jared! Ama moda dünyasını sakince yere bırak. Mazallah birileri seni örnek alacak, sokaklarda senin gibi dolaşacak diye ödüm kopuyor. Çok yakışıklısın, taş gibisin, saçların çok güzel, gözlerin çok güzel, bacakların çok güzel... Çuval giysen yakışır, hiç şüphemiz yok. Ama saçmalamasan mı acaba?! Bir kere hangi dönemi temsil ettiğin belli değil. Pembe saçlarını arkaya yapıştırmak, boncuklu deri ceketler, babetler, gökkuşağı renkleri, kadın pijamaları filan... Hippi misin, lüks bir evsiz mi, şımarık bir zengin çocuğu mu, dikkat çekmeye çalışan koca bir ergen mi, yoksa sadece bir Gucci temsilcisi mi? Bence E hepsi... Tamam, orası Hollywood ve sen Jared Leto'sun. Oscar'ın, Altın Küre'n falan var. Bi' kere güzelsin, zarifsin, tatlısın. Ama korkuyorum Jared. Buralarda da sana özenirler falan diye. Kütük gibi bacaklarıyla senin dar pantolonlarından giyerler; kocaman ayaklarıyla babet giyerler; yılların maçoları çiçekli ceketler giyerler... Moda denilen zıkkım öyle bir şey ki insana hiç aklına gelmeyen şeyler giydiriyor. Maksimum 3-5 kişinin giydiğini görmek yeterli bir stilin normalleşmesi için. Çünkü modayı bile çok hızlı tüketiyoruz. O kadar çokuz ve o kadar aynıyız ki, farklı olmak ve ayrışmak için kafamıza kuş kondurmamız falan gerekiyor. Seni de anlıyorum, anlıyorum Jared. Hollywood denen dünyada bir şekilde iz bırakmak, farklı olmak istiyorsun. Renkler filan ondan. Bu yazı da fazla empatiden kendi kendini yedi. Ben gidiyorum... duygu.bay@milliyet.com.tr