İtalyan mimarisinin hayran bırakan örnekleri

İtalyan mimarisi tarih boyunca insanları ve yapılaşmayı etkilemiştir. Birçok yeni teknolojiyi bizlerle buluşturmuş, güzellikleri gözler önüne sermiştir. Bizler de İtalyanların kusursuz estetik anlayışlarının mimari örneklerine Molatik olduk.. Yıllardır çizgisini bozmayan sofistike modası, dünya mutfağına kattıkları sayısız yemekleri ve her zaman güler yüzlü, sıcakkanlı Akdeniz insanları ile İtalya’yı sevmemek için bir neden elbette yok. Peki ya mimarisi? İtalya’da mimari algının ve mühendislik kültürünün bu kadar gelişmesi kesinlikle bir tesadüf değil. Bu katmerli mimari anlayışın temeli, 12 yüzyıl boyunca hüküm sürmüş Antik Roma uygarlığına kadar dayanıyor. Krallık, imparatorluk ve cumhuriyet rejimlerini yaşamış köklü bir tarihe sahip olmaları bu yoğun anlayışın temellerini yüzyıllar öncesinden oluşturuyor. Söz gelimi, bu estetik anlayış, onların şehirleşmeye başladıkları antik dönemlerden yani atalarından onlara kalmış bir hazine niteliği taşıyor. 18. yüzyılda mimar Salvi tarafından yapılmış olan Trevi çeşmesi, günümüzde “aşk çeşmesi” olarak da adlandırılır. Yaygın bir inanışa göre, çeşmeye para atan turistlerin mutlaka bir gün yollarının tekrar “Roma” ya düşeceğine inanılıyor. 26 metre yüksekliğinde ve 20 metre genişliğinde, barok anlayışı ile yapılmış bir çeşmedir. Yapının “aşk çeşmesi” olarak anılması ise, merkezinde barındırdığı at figürleri ile beraber, Platon’un aşk felsefesine dayanıyor. Söz gelimi masumiyeti ve saflığı temsil eden “beyaz at” ile arzuları, ihtirasları ve istekleri temsil eden vahşi “siyah at” figürleri tek bir sürücü tarafından koşmaya çalışıyor ve Platon kendince, masum aşkı yani “beyaz atı” tutuyor. Günümüzde de bu felsefe öylesine yerleşmiştir ki, ihtirastan uzak olan masum aşk “Platonik aşk” olarak anılır. Trevi çeşmesi, işte bu alegorinin somut örneğini betimleyen bir yapıdır ve bu yüzden aşk çeşmesi olarak anılmaktadır. Devasa bir yapı niteliğini taşıması ile İtalya’nın en büyük katedrali sayılan Katedralin yapımına 13.yüzyılda başlanmıştır ve inşaatı 19.yüzyılda nihayet tamamlanmıştır. 40.000 kişi kapasiteli ve yaklaşık olarak 157 metre uzunluğundaki yapı, Avrupa’nın en büyük 5. kilisesi sayılıyor. Romanesk tarzda yapımına başlanmasına rağmen Katedral, yapımı tamamlanana kadar o dönemin ünlü stili gotik tarzına dönüştü. 3500’den fazla heykeli üzerine taşıdığı bilinen bir yapıdır. Başkent Roma’da bulunan, Vespasianus tarafından yaptırıldığı bilinen ve bir dev bir arena niteliği taşıyan Kolezyum 1. yüzyıl da inşa edildi ve tamamlandığı dönemlerde meşhur “gladyatör savaşlarına ev sahipliği yapıyordu. 87.000 kapasiteli, büyük bir yapı niteliğindeki Kolezyum, 2007 yılında Dünyanın yeni yedi harikası arasına alındı. Sadece girişinde 80 kapı bulunduruyor ve ilk katında “dor”, ikinci katında “iyon” ve üçüncü katında “korint” üslubu sütunlar taşıyor. Yapı, üç klasik üslubu da içinde barındırması ile kendisinden sonraki pek çok mimari yapıya ilham olmuştur. Aziz Marco meydanına ismini veren Bazilika, 80.000 küsür metrekareye döşenen muhteşem mozaikleri ile, Venediğe yolu düşen turistleri her yıl büyülemeye devam ediyor. Venedik’in eski çağlardan beri bir liman kenti olması ve deniz ticareti yapması dolayısıyla, Aziz Marco Bazilikası, farklı ülkelerden getirilmiş pek çok esere ev sahipliği yapıyor. Kilisede bulunan dört bronz at klasik antik döneme ait olduğu düşünülmekle beraber, 13. yüzyıl’da Haçlılar tarafından Konstantinopolis'in işgali sonucu kiliseye getirilmiş. Roma’da bulunan merdivenler tam 135 basamaktan oluşuyor. 18. yüzyılın ortalarına doğru, mimar Sanctis ve Specchi tarafından inşa edilmiştir. Merdivenlerin bitiminde ise Rönesans dönemi katolik kiliselerinden, Trinità dei Monti bulunuyor. Mimar Cambio tarafından 13. ve 15. yüzyıllarda yapımına başlanan yapı, bitimine kadar pek çok mimarın elinden geçerek inşa edilmiş, Floransa’nın en ünlü yapısıdır. Duvarlarında Giorginin “The Last Judgement” adlı eserine de sahiplik yapmaktadır. Yapı hem Rönesans, hem gotik hem de romanesk üslubu taşımaktadır. Günümüzde turistler tarafından yoğun ilgi gören yapı, Duomo (Türkçe kubbe) meydanında yer alıyor. Katedralin içi, kaplamalar ile süslü. Dışı oldukça gösterişli olan katedralin içi oldukça yalın olması ile adeta güzel bir şekilde dengeleniyor. Kubbenin usta mimarının da mezarını içeren bir mezar odası bulunduruyor. Yapılan restorasyonlarla eğim açısı her yıl biraz daha düzeltilmeye çalışan meşhur Pisa kulesi, Pisa şehrinde, “mucizeler meydanında” yaklaşık 8 yüzyıllık bir tarihe sahiplik ediyor. Kule 11. yüzyılda yapılmış, ünlü bilim insanı Galile, fizik konusundaki araştırmalarını bu kulede yaptığı deneylerle ispatlamış. Kulenin eğilmesinin sebebi ise, kulenin temelindeki yumuşak zemin, jeomorfolojik yapıdır. Kuledeki eğilmeden dolayı, tek seferde sadece belirli oranda ziyaretçi kula içerisine kabul edilmektedir.