İstanbul'da yaşanan en büyük yangınlar

İnsanların karşılaştığı en büyük felaketlerden birisi de yangınlardır. Bu felaketten en çok çeken yerlerden birisi de İstanbul. Tarihin uzun dönemlerinden beri çeşitli yangınlarla karşı karşıya kalan İstanbul’un yangınlarına Molatik olduk. Kayıtlara geçen ilk İstanbul yangını 1510 tarihinde yaşandı. Bir mahallede başlayıp Balat'a oradan Bahçekapı’ya kadar uzanmış, 800 dükkân yanmıştı. Fetihten sonra dünya ticaretinin merkezi olmaya çalışan kent için büyük bir kayıptı tabii bu olay. 1639’da Balatkapı dışındaki mumhaneden başlayıp poyrazın etkisiyle sur dışındaki evlere, kısa sürede Suriçi’ne de şıçrayan alevler sabaha kadar Balat semtini kül etmişti. Ateş, Çukurbostan'a kadar devam etmiş Fener kapısı ile Çukurbostan arası kül olmuştu. Takvimler 24 Temmuz 1660’ı gösterirken yaşanan felaket tarihin karanlık sayfalarına geçti. İstanbul’un yaşadığı en büyük yangın olan 1660 yangını Ahî Çelebi Camii’nin yakınındaki bir sandıkçı dükkânında başlamıştı. Bir anda yayılan yangın İstanbul’un en önemli semtlerine kısa sürede ulaşmıştı. Bunda İstanbul’un ahşap yapılaşması ve iç içe evlerin olması çok etkiliydi. Şehrin üçte ikisi yangında yok olmuştu. 6 Temmuz 1756 tarihinde çıkan yangın 18. yüzyılın en büyük yangınıydı. Yangın Haliç’te Cibali semtinde başlamış ve Marmara sahiline kadar uzanmıştı. Yangın, İstanbul’un yaklaşık olarak üçte birini harap etmiştir. Unkapanı, Zeyrek, Vefa, Şehzadebaşı, Fatih, Saraçhane, Aksaray, Laleli, Cerrahpaşa, Atik Ali, Yenikapı ve Nişanca gibi semtler bu yangından etkilenmişti. Bu bölgelerde yer alan Binlerce yapı bu yangın neticesinde harap olmuştu. 1812’de Dörtyol civarında bir evde çıkan ve kısa sürede birçok yeri saran yangın beş kol halinde sirayet etmiş, bir kol Tekfur Sarayı, ikinci kol Balat Hamamı ve civarı, üçüncü kol Ayvansaray, dördüncü kol Eyüp yönüne ilerleyip en son Zalpaşa İskelesi’nde söndürülebilmişti. 5 Haziran 1870 Pazar günü öğleden bir saat sonra Feridiye sokağında Macar Riçini'nin kiracı olarak oturduğu evde çıkan yangın, ahşap evler arasında çıktığı ve o gün hava çok rüzgarlı olduğundan değişik yönlerde beş-altı kola ayrılarak etrafa yayıldı. Beyoğlu yangınında söndürme çalışmaları ciddi ve gayretli bir şekilde yürütülmesine rağmen büyük bir sahanın yanmasının önü alınamadı. Alevler Macar'dan, Tarlabaşı'ndan Taksim'e kadar ilerlemiş, bir ucu Galatasaray Lisesi karşısında Cadde-i Kebir (İstiklal caddesi) tarafına çıkmış başka bir kol Bülbül Deresine inip oradan Papaz Köprüsü ile Emin Bey Camii civarına ve Sururi mahallesi sınırından Aynalı Çeşme'den İngiliz elçiliğini de içine alarak yine Galatasaray lisesi civarına kadar uzanmıştır. Ayrı bir kol Kalyoncu Kulluğu tarafına ilerlemiş ve önüne rastlayan binalardan birçoğunu yakmıştır. Bu kolun ilerlediği sahada İtalyan elçiliğiyle, kagir ve ahşap beş yüzden fazla ev ve dükkân yanmıştı. 10 Haziran 1918’de Fatih yangını oldu. Küçükmustafapaşa’dan Samatya’ya kadar Sur-içi’ni silip süpürdü. 7500 yapı, içlerindeki eşya ve aile birikimleri ile kül oldu. Osmanlı döneminin son büyük yangını oldu. En büyük yangınlardan birisi karada değil denizde yaşanmıştı. 15 Kasım 1979 tarihinde Rumen bandıralı Independenta adlı tanker gemisi, Karadeniz yönünden gelen Yunan bandıralı Evriyali adlı kuru yük gemisine çarpmış ve büyük bir patlama olmuştu. 27 gün boyunca denizde yanan geminin enkazından 43 mürebatın cesedine ulaşılmıştı. Marmara Denizi'nde uzun süre deniz yaşamı tehlike altında kalmıştı. Kemal Sunal'ın 'Korkusuz Korkak' filminde de kameralara yansımıştı. 2 Mart 1949 tarihinde Sütlüce Karaağaç İmrahor caddesi’ndeki yangının sebebi ise bugün bile hala aydınlatılamamıştır. Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Killigil’e ait silah fabrikası sebebi bilinmeyen bir nedenden ötürü yanmış, yangın sırasındaki patlama büyük etki göstermişti. Yangın için hala birçok iddialar bulunmaktadır.