Gökçe 'fenomen' isyanında haklı mı?

Gökçe, “Güzel sanatlar mezunuyum. Piyano eğitimim var, tiyatro mezunuyum, iki dil biliyorum, davul çalıyorum. İki sene şan dersi aldım, 20 yaşımdan beri sahnedeyim diyerek başlamış sitemine. Açıkçası bu cümlelerin sonunda “Peki ya siz ne yapıyorsunuz” diye bir son bekliyordum. Twitter’ın trendlerinden biriydi çünkü ama öyle olmadı… “Tavsiyem: Kutu açın, küfredin, makyaj videosu çekin. Daha değerli” diyerek insanlara tavsiyesini dile getirmiş Gökçe. Baktığımız zaman bugün Rihanna da makyaj videosu çekip reklam yapıyor. Bunu Rihanna dışında yapıp para kazanan birini küfreden birinin yaptığı işle aynı kefeye koymak… Kendi yaptığı işi, bir başkasının işini küçümseyerek ifade etmesi ne kadar doğru? Gökçe’nin sitemine benzer bir sitemle, geçtiğimiz günlerde Buray gündem olmuştu. O da; “Corona sürecinde Türkiye’de ‘fenomen’ patlaması yaşandı sanırım… Herkes kanal açıyor, takipçi kasıyor, hem de birçoğunun topluma verecekleri ellerinde hiçbir şey yok! (Boş boş muhabbet)” diyerek çok da hoş olmayan bir biçimde sitemini dile getirmişti. Açıkçası ben sözü edilen iki sanatçının önce üsluplarını daha sonra da sitemlerini pek haklı bulamıyorum. “Herkes kanal açıyor, takipçi kasıyor, hem de birçoğunun topluma verecekleri ellerinde hiçbir şey yok” cümlesi içi epey doldurulmuş bir öfke cümlesi gibi gelmiyor mu? Sonuçta bugün Barış Özcan gibi bir ismi de biz Youtube’da tanımadık mı? Baktığımız zaman tabii ki bütün Youtube kanalları kaliteli içerik üretiyor diyemeyiz. Ama kime göre, neye göre? Bana göre kaliteli gelmeyen bir başkasına kaliteli gelebilir. Sosyal medya belli bir kesime hitap etmiyor olabilir ama bu insanların yaptığı işi vasat kılar mı? Sonuçta her içeriğin bir alıcısı var. Aslında bu cümleleri yer yer haklı bulsam da ifade ediş tarzı bana pek doğru gelmiyor. Baktığımız zaman, evet, Youtube'da sadece küfredip ya da canlı yayınlarda sadece insanları aşağılayarak popüler olan ve bundan para kazanan insanlar var. Fakat bu, onların yaptığı işi değerli veya değersiz kılar mı? Belki de talep o yönden geliyordur ve onlar da alıcısına göre hareket ediyorlardır. Ya da Gökçe ve Buray’ın Youtuberlardan daha az veya daha çok para kazanması yaptıkları işi değersizleştirir mi? Bir işe verilen değeri kişinin kendisinin belirlemesi gerekmiyor mu? Sonuçta şarkıcılık ve Youtuberlık iki ayrı alan fakat birbiriyle iç içeler. Bugün bakıldığında Youtube’da kanalı olup şarkı çıkaran başarılı isimler var. Örneğin Zeynep Bastık. Youtube üzerinden yaptığı coverlarla patlama yapmadı mı? Ya da Berkcan Güven Youtuber olmasına rağmen çıkardığı çoğu şarkıda iyi bir başarı yakalıyor. Neden? Bence kitlesine hitap etmeyi biliyor. Ortaya çıkıp “Ben sanatçıyım şöyle eğitim aldım böyle şarkı da yaptım” demiyor ama bana göre çoğu sanatçıdan daha başarılı müzikler yaptığı ve bu müziğin kitlelere hitap ettiği ortada. Son zamanlarda Youtuberların kazancı epeyce tartışılan konulardan biri. Bütün Youtuberlar için değil sözüm fakat bizlere göre vasat olanın, vasat işler ortaya koyanların da belli bir kitlesi var. Ben bu durumu popüler edebiyatla benzeştiriyorum. Malum, çok satan raflarındaki kitapların edebi açıdan pek bir değeri olmasa da alıcısı çok. Örneğin Orhan Pamuk’un bir kitabı, çay edebiyatı yapılan kitapların birinden az sattı. Bu Orhan Pamuk’un sanatçılığından ve kitabının edebi değerinden bir şey götürür mü? Bu durum Gökçe ve Buray için de geçerli bence. Youtube’a uzak kalmış, güncel olanı ve beğenileni yakalayamamış olabilirler. Çocukluğumuzda sık sık duyduğumuz cümlelerden biri “Bu devirde ya topçu olacaksın ya popçu” cümlesiydi. Şimdi işler değişti Youtuber olmak girdi işin içine. Sonuç olarak her mesleğin belli bir bilgi birikimi, tecrübesi ve kazancı var. Yarın öbür gün bir doktorun çıkıp “Tuttu fırlattı kalbimi, ezdi üstünü çiğnedi sözü benim yaptığım işten daha değer görüyor” demesi gibi aslında Gökçe ve Buray’ın sitemleri de. Sonuç olarak her iş ve her meslek kendi içinde değerli ve anlamlı değil mi?