Ülkeye yapılan en büyük yarar bu olabilir. Birçok eve gazeteler sayesinde ansiklopediler girmişti. Bir neslin Google’ı olan ansiklopedilerle böylelikle tanışmış olduk. Pahalı olmamakla birlikte şık kolyelerdi bunlar. 10 15 kuponla almak mümkündü. Pek çok çocuk bisikletle gazeteler sayesinde tanıştı. Bir devrin spor yapmasına yaradılar. Kaç kuponla alınıyordu bilmiyorum ama. 18 vitesli bisiklet havası gazeteler sayesinde atılıyordu. Çok fazla verilmezdi beyaz eşya. Ender gelişen Osasuna atağı gibiydi, nadiren verilirdi, uzun süre kupon toplamak gerekliydi. Özellikle sömestr ve yaz tatili yaklaşırken verilirdi atariler. Çocuklar oynuyordu çünkü bütün tatil boyunca. CD deyince yanlış anlamayın. Eğitim, film, çizgi film ya da oyun CD’leri 2000’lere geldiğimizde verilmeye başlanmıştı. Oldukça da tutmuştu bu fikir. “O ne demek?” diyenler olabilir, özellikle de Z kuşağı. Kendisi ilkel bir laptoptu. İngilizce sözlük, hesap makinesi gibi işlere yarıyordu. Herkeste yoktu cep telefonu o zamanlar. Kuponla sahip olunabiliyordu. Antenli mantenli bir adet telefonunuz oluyordu. Tam bir hayal kırıklığıydı kendisi. Reklamda devasa bir şey tanıtılır, eve gelen avuç içi kadar bir setti. Yüz yılın kolpasıydı kendisi. Bir de 94 kupona veriliyordu kendisi… Evet bir dönem gazeteler ev veriyordu kuponla. Ancak zor bir şeydi bu, çünkü kupon toplamak yetmiyordu. Bir de yapılan çekilişte adınızın çıkması gerekiyordu. Evdeki gibi olay bunda da vardı. Çekilişle veriliyordu arabalar. Olacak O Kadar dalga da geçmişti bu konu hakkında. “30 kupona araba veriyoruz” deyip, Arap birine veriyordu kupon toplayanları. Oldu da kupon alamadınız. Bir kuponla eşyayı alamama tehlikeniz için arada bir gazeteler Mega Kupon veriyordu. selcuk.bulut@milliyet.com.tr