Evlilik sözleşmesi tartışmasını yıllardır neden bitiremedik?

Batı sosyolojisinde toplumun en küçük yapı taşı bireyken, Ortadoğu ve Doğu toplumlarında bireyin yerine aile geçer. Bu kolektivist düşünce yapısının avantajlarıyla dezavantajlarının bir arada yaşandığı ve her şeyden taviz verilirken aileden asla verilmediği bir şekilde yetiştiriliyoruz. Aileyle bireyin öne çıkacağı tartışmalar asla yaşanmaz bizde. Bir kez aile olunca, aileyi oluşturan tüm benler yerini bize bırakıyor. Bundan sonrası malum, birey asla tek başına düşünemez ve kendisini koruyacak adımlar atamaz. Oysa, aile olmadan önce konuşsak şu şartları, ne kadar kötü sonuçları olabilir ki? Evlilik bitişleri maddi ve manevi anlamda belli başlı şeyleri zora sokarken Olmaz öyle, bunlar konuşulmaz diyerek günümüzün evlilik anlayışından çok uzak noktalara topu dikiveriyoruz sadece. Daha birey odaklı bir tavırla, yasakçı bakış açısını esneterek ve kravatları gevşeterek, evliliğin konuşulması yasak kavramlarını da konuşmanın kime ne zararı olabilir ki? Problem şu: Kimseyi bırakmıyoruz ki evliliğini ya da aşkını istediği gibi yaşasın. Fakat bu şekilde, iş o iki kişinin evliliği olmaktan çıkıp bambaşka bir şeye dönüşmüyor mu? Evlilik sözleşmesi neymiş, olur mu öyle şey, boşanacağını düşünerek evlenilir mi? diyerek hayatımızda belki de hiç yüz yüze gelemeyeceğimiz insanların evlilikleri hakkında konuşmanın kime ne yararı var? O iki kişi evliliklerini ve kendilerini bu şekilde güvende hissedeceklerse bırakalım da öyle olsun. Ebru Şallı, geçtiğimiz gün sevgilisi Uğur Akkuş ile birlikte görüntülenmiş. Bu sırada gazeteciler, Evlilik sözleşmesi yapmayı düşünüyor musunuz? şeklinde bir soru sormuş. Durup dururken sorulması ayrı bir konu ama buna takılmak yerine Ebru Şallı'nın Öyle bir şey yok, olamaz! cevabına Molatik oldum ben biraz. Tamam, sizin aranızda olmayıversin, zorla sözleşme yaptıracak halimiz yok. Fakat, yapanlara bu tavırla üsttenci ve ayıp bir şey yapıyorlarmışcasına bakmanın ne anlamı var? Böyle sorular belki bir anda sorulunca insanda Üstüme iyilik sağlık, ne alakası var? etkisi yaratıyor olabilir. Belki Ebru Şallı da o refleksle hareket edip tepki göstermiştir, kendisine de tek başına yüklenmenin anlamı yok. Ayrıca, o tartışmanın içine bir kez çekilen çiftlerin ne derece yıprandığının farkında olduğu için böylesine tepki göstermiş de olabilir. Yine de, evlilik sözleşmesini isteyen yapar isteyen yapmaz zeminine bu tartışmayı taşıyıp sonsuza kadar kapatmanın mümkün olduğu bir dünya hayal ediyorum şu an. Evliliğin kurumsallığı, bireylerin anlaşmasına dayanır zira. Bir kez ünlü bir çift hakkında Evlilik sözleşmesi yapacaklar söylentisi çıktığı an, o ilişki muazzam bir şekilde hedef gösteriliyor. Kimsenin evliliği, koca ülkenin gündemi olabilecek kadar zor bir meydan savaşına çekilmemeli. Evliliği sözleşme mi, böylesine büyük bir tartışma mı zora sokar? Etrafınızda onlarca kişinin ilişkiniz hakkında konuşması, sizin bu evliliğe verebileceğiniz zarardan daha güçlü bir yumruk değil mi? Ünlü çifleri böyle bir tartışmanın içine uzun zamandır sokuyor ve sonucunda olacakları tahmin etmiyoruz. Herkes bir süredir payına düşeni alıyor bu tartışmalardan. Pınar Dilek'le evliliğinin her aşaması büyük bir gündem maddesine dönüşen Tarkan'ın evliliğiyle ilgili epey konuşmuştuk. Düğünü, düğün öncesi, ilişkileri derken magazin dünyası fena halde Tarkan'la döndü bir süre. Evlenmelerinden önce Tarkan'la Pınar Dilek'in de evlilik sözleşmesi yapacağı konuşulmuştu. Ne var ki Pınar Dilek'in teklif ettiği söylenen evlilik sözleşmesi fikri, Tarkan'dan geri dönmüş ve evlilik süresince edinilen tüm malların ortak olmasına karar verilmiş. Neyin ne olacağı belli olmaz diyen Burcu Esmersoy, sevgilisi Sami Kiresepi ile planladığı evliliğinde evlilik sözleşmesine de yer verebileceklerini açıklamıştı. Kendisinin bu beyanıyla artan tartışmalar etkili oldu mu bilinmez ama, Kiresepi ile Esmersoy'un ayrıldığını biliyoruz. Yaşar İpek-Seren Serengil ilişkisi, epey tartışılıyor. Çiftin yaptığı barışma sözleşmesi de olay oldu. Tekrar denemek isteğiyle barışan çift, birbirlerinin önüne barışma şartları koydu. Şartlar, kabul edelim herkese tuhaf geldi ve Bu ilişkide güven yok mu sorularını beraberinde getirdi. Ama yine de, gereğinden fazla konuştuk sanki. Çiftlerin arasındaki güven duygusunu ve bağı sorgulamak, acımasızca ilişkinin tam ortasına atlayıverme hissi yaratıyor. Böyle şeyler yapmayın, bırakın kim kendini nasıl güvende hissedecekse tam da öyle evleniversin. Başlangıcı olan şeylerin bitişi olabileceğini kabul etmemek, gözleri kapatıp yokmuş gibi davranmak sadece çocukça.