En garip psikolojik rahatsızlıklar

'Masumlar Apartmanı' ve 'Kırmızı Oda' derken psikolojik hastalıklara iyice haşır neşir olduk. Her ne kadar çevremizde de bazı psikolojik rahatsızlıklara rastlasak da şimdi bahsedeceğimiz psikolojik rahatsızlıklar gerçekten çok enteresan. Peki nedir bu nadir görülen en garip psikolojik rahatsızlıklar? Gelin hep birlikte Molatik olalım... Bu psikolojik rahatsızlık muzdarip olan kişiler çok yakınlarındaki birinin kendine benzer bir sahtekarla yer değiştirdiğine inanırlar. Bu tür bir sanrı genellikle şizofrenisi olan insanlarda daha sık görülüyor. Ayrıca, demans, epilepsi hastalarında aynı zamanda kafasına darbe almış kişilerde de görülmekte. Fregoli Sendromu yaşayan kişi, farklı insanların aslında görünüşlerini değiştirebildiklerine ve farklı kişiler gibi davranıp hareket edebildiklerine inanır. Bir 'Black Mirror' sahnesi gibi geldiği için tanıdık görünse de evlerden ırak. Bu sendroma sahip kişi kendinin ölü ya da hiç var olmadığı inancı ile yaşıyormuş. Hiç Aa tıpkı benim gibi demeyin çünkü bu kişiler vücutlarının çürüme döneminde olduğuna inanır ya da tüm kanlarının çekilmiş olduğunu veya iç organlarının yok olduğunu düşünüyorlar. Bu durum daha çok psikotik depresyon ya da şizofreni hastalarında görülüyor. Bu rahatsızlık bir yerin replikasının yapılmış olduğuyla karakterize edilmektedir yani bundan muzdarip kişiler bir mekanın aynı zamanda iki kopyası olduğuna inanırlar. Paralel evren gibi mi? diye soracaksın şöyle anlatalım: Örneğin, bir paramnezi hastası kaldığı hastanenin kopyalandığına ve aynı anda başka bir yerde de var olduğuna inanıyor olabilir. Sanki paralel evrenler yaşıyormuşcasına bir deneyim halinin içinde olurlar. Yani tıpkı düşündüğünüz gibi. Bir başka 'ben'in ihtimali onlarda gerçek gibi oluyor. Bu hastalıktan muzdarip olan kişi, ellerinin kendilerine ait olmadığına ve elinin kendi kontrolü olduğuna inanır. Bazen yabancı el sendromu yaşayanlar bir ruh, cin veya bunun gibi bir şey tarafından ele geçirilmiş olduklarına inanırlar. Yabancı el sendromu yaşayan insanlar, beynin iki yarım küresi arasında bağlantı kuran corpus callosum’u hasar görmüş insanlardır. Diğer bir adıyla Alice Harikalar Diyarı'nda sendromu imge, görüntü, mekan ve zaman algısının bozulup karman çorman olduğu sinirsel bir durumdur. Bunun en rahatsız edici belirtilerinden biri vücut imgesinin değişmiş olarak görülmesidir, çünkü bunlardan birini yaşayan kişi vücut bölümlerinin şekil ve boyutları hakkında oldukça büyük bir karmaşa yaşamaktadır. Bu olağanüstü bir korkuya ve alarm haline yol açar. Yani düşünün bir anda fare kadar küçük olduğunuzu ya da zürafa kadar uzun. Her an tehlikede gibisiniz, zor... Paris Sendromu, Fransa’nın başkenti olan Paris’i ziyaret eden Japon vatandaşlarında görülüyor. Genelde seyahatleri sırasında bir sinirsel patlama yaşıyorlar ve bu aynı zamanda dünyanın başka yerlerine giden Japon turistlerde de görülüyor. Bu durum kültürel şokun oldukça yoğun ve sert bir hali olarak görülüyor, öyle yoğundur ki anksiyetenin fiziksel ve duygusal belirtileri ortaya çıkıyor ve gerçeklik algısı kayboluyor hatta kişi halüsinasyon bile görmeye başlayabiliyor. Madem öyle gezmeyin kardeşim diyebilirsiniz ama gerek yok. Çünkü onlar Japon bir kere akıllı insanlar, farklılar. Hastalıkları bile farklı. Kişi beklenmedik bir anda ve anlamadığı bir şekilde, kendini kim olduğunu ya da oraya nasıl geldiğini bilmeden dolaşırken bulur. Genelde bu atakları, uzun ve ağır geçen duygusal-fiziksel stres psikotik uyuştucu ve ilaçların kullanımının belli akli durumlarla oluşup tetiklemesi ile yaşanır. Sanki biri size komut vermiş de o an orada olmuşsunuz gibi. Gerçekten garip. Bu durumdan muzdarip olanlar kendi ana dillerini başka bir dilin aksanıyla konuşmaya başlarlar. Bu genelde büyük bir baş darbesi veya beyinde konuşmadan sorumlu bölümüne bir darbe sonucunda oluşur. Yabancı aksan sendromu oldukça nadir görülen bir durumdur. Kudüs Sendromu obsesif fikirlerin, sanrıların ve dinsel deneyimle alakalı diğer temaların varlığıyla bağdaştırılıyor. Bunlar Kudüs şehrine giderek tetikleniyor. Kudüs Sendromu herhangi bir dinle kısıtlı değil ve genelde Kudüs’te kalmalarından önce herhangi bir akıl hastalığı yaşamış kişilerde görülüyor. Bu bölgeden ayrıldıktan bir kaç gün sonra sanrılar ve takıntılı düşünceler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bu sendrom aşırı ilgisizlik, sosyal izolasyon, apati (çevre ile aşırı ilgisizlik) ve çöp toplamaya duyulan kompulsif bir takıntıyla tanımlanıyor. Genelde yaşlıca ya da gelişmekte olan demans sorunu yaşayan kişilerde görülüyor. Stendhal Sendromu bir kişide bir sanat eseri üzerinde düşünürken ortaya çıkan fiziksel ve duygusal anksiyete, çözümlemeli deneyimler, ve hatta halüsinasyonlarla gelen bir durum. Genelde insanlar tek bir yere odaklanmış özellikle güzel ve abartılı bir sanat eseri gördüklerinde ortaya çıkıyor. Onların durumu, dünyanın olağanüstü doğal güzelliğiyle yüzleştiği zaman aşırı bir tepki veren insanın durumu olarak kabul edebilirsiniz. Bu sendromu yaşayan kişi sayısı oldukça az ve bu sendromu yaşayan kişi minimal destekten başka bir şeye ihtiyaç duymaz. Fazilet.Senol@milliyet.com.tr twitter.com/SenolFazilet instagram.com/SenolFazilet