Emrah Serbes'i suçlamak kadar kutlamak da yersiz

e olmuş olabilir diye düşünüyor insan... Ne olmuş olabilir de, bu kadar haktan-adaletten yana olan bir insan, böyle feci bir suçu arkadaşının üstlenmesine müsaade etmiş olabilir? Söz konusu Emrah Serbes olunca her şeyi bekleyebiliriz. Bir kavgaya karışabilir, kendini jiletleyebilir, eski sevgiliye sarabilir, bir mekanda olay çıkarabilir. Ki zaten dilinin kemiği yoktur. Orada burada ipe sapa gelmez laflar etmeyi sevdiği için, ortamlarda arkasından bolca dedikodu yapılır. 17 yaşında çakılı kalmış, kenar mahalle delikanlısı gibi takılır Beşiktaş civarında. Herkes de onu tanır, hoş görür. Halbuki yakından baktığınızda Emrah Serbes'in, 2000'li yılların Türk edebiyat tarihi için önemli bir karakter olan Behzat Ç.'yi yaratan, müthiş yetenekli ve sağ duyulu bir adam olduğunu görürsünüz. Gezi'de ön safta yer alır, Adalet! diye yanar tutuşur, haktan, hukuktan, sosyal eşitlikten yanadır hep. Hem kitaplarında, hem kendi özel hayatında... Ki biz de onu böyle bilir, böyle severiz. Hakikaten severiz. En Sevmem diyeni bile, bir noktada Emrah Serbes'te sevilecek bir yan bulur. Şeytan tüyü vardır onda. Adının karıştığı her skandalı kabul ettik bugüne kadar. Evlenen eski sevgilisinin arkasından kendini jiletlemesi de dahil olmak üzere; her saçmalığı kabulümüzdü. Ama bir kazaya karışıp suçu arkadaşının üstlenmesine müsaade etmek? Bu, 'Emrah Serbes' algısını tamamen yerlebir eden bir yalan olabilirdi ancak! Fakat maalesef değil. Ne olmuş olabilir diye düşünüyor insan... Ne olmuş olabilir de, bu kadar haktan-adaletten yana olan bir insan, böyle feci bir suçu arkadaşının üstlenmesine müsaade etmiş olabilir? Hapse girme korkusu mu? Sanmıyorum. Korkak bir adam değil. Gelecek kaygısı mı? Onu da sanmıyorum. Öyle geleceğe çok takıntılı olan bir adam da değil. Şahsi kanaatim, ne kadar modern görüşlü olursak olalım, hepimizi bir noktada saran o korkunun Emrah Serbes'i de etkisi altına aldığı: ELALEM NE DER? İNSANLAR NE DÜŞÜNÜR? Onca yıldır bir müesseseye emek vermişsin. Kitapların baskı üstüne baskı yapıyor, imza günlerin tıka basa doluyor, kızlar kapıda sıra olmuş seni bekliyor. İnsanlar tarafından saygı görüyor, seviliyor, merak ediliyorsun. Sonra bir felaket geliyor başına. Ve onca yıldır emek vererek inşa ettiğin hayatının birden başına yıkılabilme ihtimali doğuyor. Bu şartlar, sadece Emrah Serbes'i değil; hepimizi bir noktada yoldan çıkarmaya yetebilir. parmağı kanasa pansumandan önce fotosunu çekip paylaşanlar şu an emrah serbes'i, itirafını yayınladığı için şov yapmakla suçluyorlar. tanıdığım birçok alkolik de adama alkolik diye küfür ediyor. umarım hayatınız boyunca vicdanınıza yük olacak bir hata yapmazsınız. — kabaşimşekSU (@kabasimsek) September 28, 2017 Laf olsun diye değil; hakikaten 'herkesin başına gelebilir'. Herkes, hepimiz bir noktada hatalı veya bencil düşünmeye yönelebilir, 3 kişinin ölümüne sebep olmak yetmiyormuş gibi, bir dördüncüsünün de hayatının kararmasına ses çıkaramayacak noktaya gelebiliriz. İnsan önce kendini düşünmeye, kendini korumaya kodlanmış bir varlıktır çünkü. Sadece Emrah Serbes için değil; hepimiz için geçerli bir psikoloji, hepimizin doğasında var bu. Bana kalırsa burada yanlış olan tek nokta; Emrah Serbes'in vicdanıyla muhasebesinin 6 gün sürmüş olması! Sizce de 'doğruyu yapmak' için fazlaca uzun bir süre değil mi bu? Bir ailenin yok olmasına vesile oldun ve bunu değiştiremezsin. Bu gerçekle yüzleşmek, barışmak ve hayatını sürdürmek zorundasın. Fakat Kenan'ın senin yüzünden hapiste kalması gerçeğini değiştirebilirsin! Bunu değiştirebilecekken 6 gün düşünmek neden? İşte bunu anlamak güç. Emrah serbes uyuşturucu(alkol) kanımdan temizlendi, artık teslim olabilirim ? — Cey Jay (@cyhundere) September 28, 2017 Şok anında kaçarsın, saklanırsın, iftira atarsın; bunlar psikolojide kabul edilebilir tepkilerdir. Fakat kaza sırasında Emrah Serbes'in alkollü ya da uyuşturucu tesirinde olabileceğine dair şeyler yazıyor Twitter'da. Olayda alkol varsa, cezanın kat be kat artacağından korktuğu için mi Kenan'ın 'geçici bir süre' suçlanmasına müsaade etti? sorusu geliyor akıllara haliyle. Eğer öyleyse diyecek söz yok; yazıklar olsun. Behzat Ç'nin senaristi Emrah Serbes'in trafik kazası sonrası,olayı ilk günde üstlenmemesi ve şimdi itiraf etmesi insanı muallakta bırakıyor — Hüseyin (@B00LT) September 28, 2017 Ah be Emrah Serbes, Dostoyevski'nin o son cümlesiyle itirafını tamamladın ya — turgay (@kahveciturgay) September 28, 2017 Savcılık aracı kullanan kişinin tutuklanan Kenan Doğru olmadığı şüphesiyle soruşturma başlatınca... Bu kapsamda hava yastığı üzerindeki kan örnekleri alınarak Kenan Doğru ve Emrah Serbes’ten alınacak örneklerle Adli Tıp Kurumu'nda karşılaştırılması talimatını verince... Emrah Serbes'in itiraf etmeye karar verdiği de iddialar arasında. Acaba olaylar bu yönde gelişmeseydi, Emrah Serbes yine de suçunu itiraf eder miydi? Çok basit bir konuda bile 6 gün vicdan muhasebesi yapınca, insan bi' düşünmüyor değil...