DC Extended Universe nasıl kurtulur?

Konumuz DC Extended Universe, yani kısaca DCEU... DC çizgiromanlarının beyazperdeye aktarılarak ortaya çıkan evrenini DC bu şekilde tanımlıyor. Peki nedir bu DCEU? Şimdiye kadar hangi işleri yaptılar, hangi işleri başarılıydı, hangi işleri çuvalladı ve aslında en önemlisi, neden çuvalladı? Süper kahramanlar çizgiromanlara aşina olmayan kişilerin birazcık kafasını karıştırabiliyor ki bu çok normal. Ortada yüzlerce farklı özelliğe sahip, kimisi mutant, kimisi uzaylı, kimisi de düz insan birçok karakter var çünkü. Ancak süper kahramanları iki ana kampa ayırmak zorundayız; bunlardan biri Marvel, diğeri ise DC. Marvel sinemada çıkardığı muhteşem işlerle akılalmaz bir kitleye ulaştı. Çizgiromanlarla hiç ilgisi olmayanlar bile bugün bir Ironman dendiğinde ya da Hulk’tan bahsedildiğinde kim olduğunu biliyor. Ancak DC için işler o kadar da iyi durumda değil. Her ne kadar çizgiroman satışlarında liderliğini korumaya devam etse de, bu başarıyı bir türlü sinemaya aktaramadı. Peki hataları neler? Marvel Cinematic Universe (yazının geri kalanında MCU olarak adı geçecek), uzun yıllardır adeta bir nakış gibi işleye işleye, yavaş yavaş sinemaya geçti ve akılalmaz paralar kazandı. Bunu gören DC cephesi de piyasadan payını almak istiyor ama bir sorun var ki bunu 'hemen' istiyor. Marvel gibi karakterlerine tek tek origin filmleri çekmek yerine bir anda paldır küldür maceranın içine attı. Tamam Superman için Man of Steel yapıldı ama DCEU Batman’i hakkında hala pek bir şey bilmiyoruz. Wayne Malikanesine ne oldu, Robin nasıl öldü, Batman ne zamandan beri insan öldürmeye başladı ve Alfred bu kadar güzel pasta yapmayı nereden biliyor. Son çıkan Wonder Woman ile durumu biraz toparladılar. Hatta gayet toparladılar... Darısı Aquaman, Flash ve Cyborg başına... DCEU, önünde kopyalayabileceği Marvel başarısı dururken bunu elinin tersiyle itiyor ve kendi bildiğini okuyor. Özgünlük açısından elbette süper ama bunu yaparken bazen başarıyı da kaçırıyor. Marvel filmleri daha çok çocuk ve genç kitleye hitap eden şakalı-komikli bir işleyiş içinde akarken, DCEU şimdiden karanlığı ve gudubetliğiyle akıllarda kazındı. Özellike 'Batman v. Superman' filminde Batman’in rüyası sinemada birçok çocuğun korkup ağlamasına ve ailelerin sinemayı terk etmesine sebep oldu ki ben bile bir yerimden zıplamadım değil. O neydi gız? Bu eleştiriler göz önüne alınarak Suicide Squad’a komikli ve daha çocuklara yönelik sahneler çekildi ama bunu yaparken filmden mecburen birçok sahne de çıkarıldı. Fragmanlarda görüp filmde göremeyince şaşırdığımız sahnelerin sebebi bu. DC sadece sinemada var olma çabası vermiyor, dizilerle televizyon ekranını da ele geçirmeye çalışıyor ama bunu yaparken ortaya büyük bir kaos çıkıyor. Çünkü DC bunu yaparken her diziyi ve filmi ayrı birer evren olarak ele almamız gerektiğini söylüyor. Bu aslında biraz da çizgiromancılıktan kalma bir alışkanlık. Çizgiroman takip edenler bilir ki, aynı anda birçok farklı evren adı altında, kahramanlarımızın aynı anda çok farklı hallerine ve maceralarına şahit oluruz. Bunlar bağlantılı değildir çünkü farklı evrenlerdedir. Marvel ise bunu daha derli toplu yapıyor. Sinemayı destekleyen ve besleyen dizi serileri sayesinde çok kapsamlı bir hikaye ortaya çıkarmış durumdalar. Güzel ama bir yerden sonra takibi zor ve yorucu olması da söz konusu. Evet. Yanlış duymadınız, Batman DCEU’nun en büyük sorunlarından biri! Çünkü her yerde! DC’nin Superman ile birlikte en çok sevilen bu karakterinin birçok filmi şimdiye kadar karşımıza geldi ve de gelmeye devam edecek. Bu durum izleyicinin kafasını karıştırıyor ki burada bir önceki başlıkta incelediğimiz durum ortaya çıkıyor. Daha yeni Christopher Nolan’ın yaptığı başyapıt üçlemeyi sindirmişken bir anda Ben Affleck’in oynadığı başka bir Batman’i izliyoruz. Derken farklı bir Batman üçlemesi geldiği haberini de aldık. DC Bey, ne yapıyorsunuz acaba? Bu yeni üçleme de iyice yılan hikayesine döndü. Ben Affleck ilk başta 'hem yazarım hem yönetirim hem de oynarım' derken geçen hafta itibariyle 'elimi sürersem şerefsizim' moduna kadar geldi ve filmde oynamayacağını açıkladı. Zaten daha öncesinde senaristliği ve yönetmenliği bırakmıştı. Bu adamı bu kadar bezdirip soğutacak ne yaptınız çok merak ediyorum. Snyder, 300 Spartalı gibi iyi işlerle ne yazık ki iyi bir yönetmen olduğunu kanıtlamıyor. Sadece iyi bir çizgiroman okuru olduğunu görebiliyoruz. Snyder, gerçek bir geek ve seyircisinden de bunu bekliyor. Bir karakteri anlatmak yerine 'e bu filme geldiyseniz bi’ zahmet bilginiz olsun' gibi sert bir tutum sergiliyor. Aslında bu durum beni hiç rahatsız etmiyor, aksine o süper ince detaylarla perde arkasından göz kırpıp *kıps* yapıyor ve de peşinden Kanka sen anladın bak çözdün olayı diyor. İyi de, bunu genel izleyicinin anlama şansı ne yazık ki yok. Bunun haricinde filmlerinde büyük bir sorun da 'anlar'. Fazla miktarda diyalog olmaması, bunun yerinde cool anların arkasına süper bir şarkı koyarak bize filmi sunması biraz üzücü. Çünkü bunu kısa film çeken birçok amatörde de görebiliyoruz. Bro sen şimdi İstiklal’in ortasında dur, sigara yak, uzağa bak, arkaya müziği verdik mi, süper film olacak bu” havasında yaptığı işler biraz can sıkmıyor değil. Ailevi problemlerinden ötürü zaten bir adım geriye attı ve Justice League çekimlerini şu anda Joss Whedon’a bıraktı. Kızı Autumn Snyder’ın bu yılın mart ayında 20 yaşında intihar ederek ölmesi sonucu ailesiyle vakit geçirmek ve toparlanmak için inzivaya çekilmiş durumda. Whedon, zaten Buffy the Vampire Slayer ve Marvel’ın Avengers filmleriyle rüştünü ispatlamış biri. Bakalım Justice League bittiğinde ortaya nasıl bir film çıkacak? twitter.com/zibidipisi