Cool olmak için mutlaka beğenmeniz gereken 10 sanatçı ve eser

Cool olmak lafını artık o kadar sık kullanıyoruz ki yakında cool olmanın tek şartı cool olmamak filan olursa şaşırmayın. Fakat illa cool olmak, gözükmek istiyorsanız aşağıdakilere mutlaka bi' göz atın. Çok değil, sadece birkaçını hayatınıza dahil ederek cool olabilmeniz, gözükebilmeniz mümkün... Chuck Palahniuk, 1996'da ilk kitabı 'Dövüş Kulübü'nü yazdı. Palahniuk o dönemlerde bir şirkette otomobil tamircisi olarak çalışıyordu. 'Dövüş Kulübü' öyle çok beğenildi ki yeraltı edebiyatı denilince akla gelen ilk kitaplardan biri oldu. 1999'da Brad Pitt ve Edward Norton'un yer aldığı ve David Fincher'ın yönettiği film çıktığında adeta yer gök inledi! Yıllar geçti, film kült haline geldi. Şu anda romanı ya da filmi bırakın beğenmeyi, izlemeyeni ya da okumayanı dahi dövüyorlar. Hunharca dalga geçilmemek, ortamlarda ezik gözükmemek için mutlaka hayatınıza dahil etmek zorundasınız. Filmlerden devam edelim... Christopher Nolan'ı son günlerde 'Dunkirk' ile tanımış olabilirsiniz. Olsun, dünyanın sonu değil. Biz Nolan'ı 'Memento'yla tanıyan ekipteniz. 'Dunkirk'e bayılmışsanız şayet derhal 'Memento'yu izleyin. Filmin özellikle kurgusuna hasta olacaksınız. İzlandalı şarkıcı Björk, yabancı müzik keşfetmeye başladığımız dönemlerde karşımıza çıkan ilk temel derslerden biriydi. Ne enteresan şarkıları var, Tarzı ne acayip, Klipleri ne kadar garip filan dedik. Hatta Björk'le alakalı olmayan biri bile Nil Karaibrahimgil'in bir röportajında denk gelmiş bile olabilir. Öncelikle ilk uyarımızı yapalım. Björk diye yazılır, Biyörk diye okunur. Sakın ortamda Bijjjörk demeyin yani. Björk'ün yaratıcılığına şapka çıkartmazsanız size gülerler. Şayet cool olmak gibi bir iddianız varsa biri Biyö dese derhal Ooo, çok deli kadın demek mecburiyetindesiniz. Yazar Hakan Günday, bilhassa son 5-6 yıldır fena halde popülerleşti. Hakan Günday, iyi bir yazar. Doğruya doğru. Romanlarındaki bazı cümleleri cımbızlayın ve avucunuzun içine alın. O kadar berrak ve şahaneler ki... Hakan Günday okumak başta Sıla Gençoğlu olmak üzere çok sayıda ünlü isim tarafından da kurulan bir cümle. Cool bir cümle, cool bir eylem. Ancak 'Kinyas ve Kayra' sevgisini biraz fazla yüzeyselleştirenler yüzünden hafiften bir gına durumu da yavaş yavaş geliyor hani... Michel Gondry'nin yönettiği 'Eternal Sunshine Of The Spotless Mind' yıllar ilerledikçe kendi hayran kitlesini yaratmıştı. 2004'te çıksa da Türkiye'de 2 yıl sonra vizyona girmiş, pek çok kişinin beğenisini toplamıştı. Kurgusu olsun, hikayesi olsun, oyunculukları olsun tek kelimeyle kült bir film olmayı başarmıştı. Ancak filme dair o kadar fazla yorum yapıldı ki bugüne kadar, hafiften sıkılmaya başladık bile. Jim Carrey'e o günden sonra pek denk gelmedik. Kate Winslet'in ise resmen Titanic lanetini kırdığı bir film oldu. Filmi beğenmeyeni linç ediyorlar. İzleyin ve derhal sevin. ABD'li müzisyen Patti Smith, punk rock'ın öncü isimlerinden biri. Şair kimliğiyle de tanınan Patti Smith'in karizmasına ve çekiciliğine diyecek laf elbette yok. Smith'in 'Hayalperestler', 'Çoluk Çocuk' ve 'M Treni' kitapları da Türkçeye çevrildi. Ancak itirazımız Patti Smith'in son yıllarda adeta cool'luk sembolü haline indirgenmesinde. Patti Smith, müzisyenliğinin haricinde yazarlığıyla da ilgi uyandırmayı ve kendine hayran bırakmayı başarıyor. Fakat cool olmaya giden yollardan birinin Patti Smith'i çok sevmekten ve ona hayran olmaktan geçmesi biraz yüzeysel kaçıyor. Darren Aronofsky'nin 'Pi'den sonra çektiği 'Requiem For A Dream' kasvetli atmosferiyle kemik bir hayran kitlesi yaratmayı başarmıştı. Milenyum'a girdiğimiz 2000 yılında çıkan film, pek çok 'Unutulmayan filmler' listesinde de karşımıza çıkmış durumda. IMDB listesinde 79'uncu sırada gördüğümüz filmde ayrıca yine çok sevdiğimiz Jennifer Connelly ve Jared Leto'yu da görüyorduk. Filmin bu kadar çok sevilmesindeki bir rolün de kimse kusura bakmasın ama o dönemde ergenliğini yaşayan gençlerdi. Film, onların 'depresif olsun, damar olsun' ihtiyacını hakkıyla karşılıyordu. Kötü bir film mi? Hayır. Sizi cool yapar mı? Evet. Fazla mı abartıyoruz? Kesinlikle! Cool olmak için mutlaka öğrenmeniz gereken şeyler arasında elbette Yoko Ono da var. Yok 'Beatles'ı dağıtan kadın', yok 'John Lennon'ın eşi'... Japon sanatçı ve aktivist Yoko Ono ile John Lennon'ın birbirinden eşsiz fotoğrafları, öyküleri, birbirlerine olan sevgileri vesaire... Lennon ve Ono, müzik tarihinin en efsane çiftlerinden biriydi. İkili arasındaki aşka dair en ufak bir metin okumamış olmak sizi otomatik olarak 'cool dışı' olmaya iter bile. Salinger'ın 'Çavdar Tarlasında Çocuklar'ını dürüst olmak gerekirse Teoman sayesinde öğrenmiştim. 'Gönülçelen' adıyla da bilinen kitapta büyüme sancıları çeken bir karakterle karşılaşıyorduk. Bir anti karakter olan Holden Caulfield'ın hikayesi sizi büyülüyor. Tabii ki bu kitabı okuyun o ayrı! Ancak yine de cool olan değil de cool olma çabası içerisinde olan herkesin istisnasız bu kitabı çok sevmesi canınızı biraz sıkabilir. Yazar Şule Gürbüz oldukça enteresan bir isim. Onun yazdığı satırlarda felsefe ve edebiyat iç içe geçiyor. Daha henüz 18 yaşındayken yazdığı 'Kambur' ise sizi tokat yemişe döndürecek kadar zorlu ve güçlü bir metin. Türkiye'nin ilk kadın saat tamircisi olan Şule Gürbüz'ün sakinliği ve cümlelerindeki öfkesi kendine hayran bıraktırıyor. Cool olmak onu anlamaktan, onun kafasına yaklaşmaktan geçiyor... can.sisman@milliyet.com.tr