- Film çekimlerinde de mutlaka çok eğleniyorsunuzdur...
- Aksaray'da Hokkabaz filminin bir sahnesini çekiyoruz. Bütün kaldırımı donatmışız malzemelerle. Karşı kaldırımda diğer pavyonların bodyguard'ı, oradaki taksi durağından elemanlar bize bakıyorlar. Bir tanesi baktı böyle uzaktan. Benim için dedi ki, "Ulan böyle filmi ben de çekerim. Adam film çekecek, 100 kişi yardım ediyor!" Düşünsenize, diğer bütün filmciler BANA YARDIM EDİYORMUŞ. Yani onlar filmci değil, sadece ben yapıyorum ve onlar bana yardım ediyor! Böyle bir şey olabilir mi?
Çanakkale'de Hokkabaz'ı çekerken köyden biri gelip dedi ki "Cem Bey'e peynir tatlısı yaptım, nasıl ulaştırabilirim?" Ben o sırada kostümlüyüm. İskender saçı başı, gözlüğü falan, kılık kıyafetini giymişim... "Abi çok teşekkür ederim, çekimler devam ediyor, yemeyeyim sağ olun" dedim. "Sen yine bi' sor" dedi. Keşif sırasında, "Film için buraya çok geliyorlar" dedi bir tanesi de. Bakir bir yerde çekmek istediğim için korktum. Dedim ki acaba yakın zamanda birileri bir şey mi çekti burada? "Kimler geliyor?" diye sordum. "1967'de Ediz Hun geldi" dedi. 1967... O zaman 2006'ydı. Aşağı yukarı bir 40 yılı var yani!
- Bayağı büyük bir etki bırakmış olsagerek ki hala hatırlıyorlar.
- Mutlaka. Bizde de bıraktı.
- Filmlerinizle ilgili gelen eleştirileri nasıl göğüslüyorsunuz?
- Sinemayla ilgilenenler, bir film senaryosunun ya da projesinin hangi evrelerden geçtiğini tahmin eder... Ben filmin oyuncusuyum, yapımcısıyım, yönetmeniyim. Şöyle bir eleştiri okumuştum bir gün, çok güldüm: "Ya şu filmleri çıkarmadan önce bir kere izleyin ya!" BİR KERE!.. Ya da diyorlar ki, "Ya kardeşim sen Arif karakteri için niye kilo vermedin? Öyle değil ki o adam" falan. Müsaade et de ben bileyim onu yani! Ya da diyor ki, "Arif'in sesi değişmiş". Değişen benim sesim, Arif'in sesi değil. Ben böyle olmasını daha anlamlı bulmuşum demek ki. 1920'lerdeki Mickey Mouse ile şimdiki Mickey Mouse aynı mı?