1- Yakışıklılık
Can Yaman aslen 'Gönül İşleri' dizisiyle hayatımıza girdi. Yıl 2014'tü. Kendi halinde, çekingen bir aşığı canlandırdığı Bedir rolüyle belli ölçüde sevildi. Ama bana kalırsa bu 'belli ölçü' ona yetmedi. Daha çok sevileceği, 'genç kızların sevgilisi' olacağı günleri sabır ve hasretle bekliyor; üstelik 'müjdeliyordu' da. Bu tahmini şu yüzden yapıyorum: O günlerde verdiği bir röportajda, “Geniş omuzlarım yüzünden rolü alamıyordum” demişti. Canlandırdığı 'gariban aşık Bedir' olabilmek için 5-6 kilo kas kaybettiğini, fazla yakışıklı olduğundan çirkinleştiğini söylemişti...
Bir insanın kendini yakışıklı veya güzel bulması, psikiyatride muhtemelen iyi bir şeye denk geliyordur. Ancak biliyorsunuz; Türkiye'deki 'yakışıklılık' skalası epey geniş. Kimileri Kıvanç Tatlıtuğ ve Kerem Bürsin'i; kimileri Kenan İmirzalıoğlu ve Barış Arduç gibi esmerleri beğeniyor. Can Yaman ise sanırım 'kumral' klasmanında değerlendirebileceğimiz, Türkiye için yeni bir 'renk'. Bu yüzden diğerlerinden ayrılıyor. Peki gerçekten yakışıklı mı? Objektif bakacak olursak; evet. Adamda her şey fazlasıyla mevcut. Fazla kas, fazla saç, fazla şöhret, fazla özgüven, biraz daha fazla özgüven vs... Son yılların trendi 'abartı'ya cuk oturuyor. Evine simli perde taktıran Türk kadını için biçilmiş kaftan.
Can Bey, röportajının devamında şöyle diyor: "Eskiden de bakılıyordu bana. Bir yere girdiğim zaman kafalar dönüyordu. Yakışıklılığıma mı bakılıyor yoksa tanıdıkları için mi bakıyorlar onu ayırt edemiyorum şu an. Etmeme de gerek yok zaten, niçin bakıyorlarsa baksınlar! Bu noktada mütevazı olmaya gerek yok."
Ne acayip bir şey değil mi? Halbuki Kıvanç Tatlıtuğ'u, Kerem Bürsin'i, Kenan İmirzalıoğlu'nu beğendiğimiz günlerde içimizde bir masumiyet vardı. O zamanlar içten içe, "Yakışıklı kişi, yakışıklıymış gibi davranmadığında yakışıklıdır" diye düşünüyorduk. Mütevazılık istiyorduk. Karizmayı abartmayan, arada bir rezil olmayı göze alan adamları beğeniyorduk. Kendiyle dalga geçilmesine müsaade eden, nefes aldığı her an "Allahım ne kadar şahaneyim" diye düşünmeyenleri seviyorduk... Yakışıklılığı konusunda mütevazı olmaya gerek duymayan' biri, görüş alanımıza dahi girmezdi.