2- Bir Son Duygusu
Yazar: Julian Barnes
Çevirmen: Serdar Rıfat Kırkoğlu
Yayınevi : Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 160
Julian Barnes'ın son romanı Bir Son Duygusu, yazarın önceki birkaç yapıtında da görüldüğü üzere, "anımsama yoluyla hayatı irdeleme" izleğinin bir açılımıyla başlıyor.
Hikâyenin ana kahramanı Tony Webster, 40 yıl önce yaşadığı olayları anımsar ve onları zihninde gelişigüzel bir sıraya dizer. Ne var ki, başlangıçta sıradan bir şey gibi görünen bu anımsama, Tony Webster'in kendisine bir günlük bırakıldığını öğrenmesiyle birlikte, kahramanın hayatını sorguladığı ve sonunda kendi kişiliğine ilişkin karamsar sonuçlara varacağı acımasız bir kimlik arayışına dönüşür.
Emekli bir tarihçi olan ve şimdi pek etliye sütlüye karışmadan, hayatını tek başına sürdüren Tony Webster, geçmişinde bir kez evlenip boşanmıştır; Susie adında, iyi anlaştığını söylediği yetişkin bir kızı vardır.
Günün birinde, bir avukattan aldığı bir e-postayla, 40 yıl önceki sevgilisi Veronica Ford'un annesinin ona vasiyetinde bir günlük bıraktığını öğrenir ve şaşırır.
Günlüğün gerçek sahibiyse 40 yıl önce birlikte aynı okula gittiği, birçok yaşantıyı ve fikri paylaştığı ama ne yazık ki sonunda, kız arkadaşı Veronica'yı elinden alıp beklenmedik bir şekilde "sahneden çekilmiş" olan Adrian Finn'dir.
Aralarında geçen olumsuzluklara karşın, zekâsına ve hayatı derinlemesine kavrayışına hayranlık duyduğunu söylediği Adrian Finn…
Tony Webster, kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü bu günlüğü, Veronica'dan ister ancak Veronica, bu isteği yerine getirmez. Birkaç kez buluşurlar ve her buluşmalarında, Veronica'nın keskin sözlerinin yüzünde patladığını hisseder: "Anlamıyorsun işte. Hiçbir zaman anlamadın ve asla da anlamayacaksın!"…
Tony Webster'ın bir türlü anlayamadığı şey ne? Tony'nin hayatla ne alıp veremediği var? Yoksa, hikâyesinin sonunda düşündüğü gibi, her yerde "kargaşa" mı var?
Julian Barnes'a Anglosakson dünyasının Nobel'i sayılan The Man Booker 2011 Ödülü'nü kazandıran ve artık iyi tanıdığımız ironi anlayışının damgasını taşıyan Bir Son Duygusu, belleğin değişkenliği, geçmişi yeniden inşa etmek denilen o devasa tutku ve her şeyden önce de, hayatın anlamı üzerine yazılmış incelikli, sorgulayıcı bir ustalık romanı.