Beynin mucizesini kanıtlayan 10 psikolojik hastalık

İstatistiklere göre, dünyadaki her 4 kişiden biri zihinsel veya davranışsal bir rahatsızlığa sahip. İnsan beyninin gizemini kanıtlayan, en sıra dışı zihinsel rahatsızlıklara Molatik olduk. Quasimodo sendromu ya da ‘beden dismorfik bozukluğu’, kişinin vücudundaki görünümle ilgili hayali bir kusur ile aşırı uğraşmasıyla anlaşılır. Kişide küçük bir kusur varsa bile, ortaya çıkan sıkıntı kusura oranla çok şiddetli olur. En sık üzerinde durulan vücut bölgeleri, yüz, saçlar, burun, cilt ve gözlerdir. Kusurlu olduğuna ilişkin kaygı duyulan vücut bölgeleri sürekli aynada incelenir.. Hastaların yaklaşık üçte biri bu kaygılarından ötürü eve kapanıp kalır, beşte biri kadarı da intihar girişiminde bulunur. Özellikle ergenlerde yapılan çalışmalarda yaklaşık yüzde 50 oranında dismorfofobik belirtiler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Başlangıç yaşı 15-20 arasındadır. Erotomani hastaları, birilerinin onlarla aşık olduğundan emindirler. Hastalar hayali hayranlarının, medyada özel işaretler, gizli sinyaller ve telepati yoluyla kendilerine mesaj gönderdiklerine inanırlar. Bu hastalıkla mücadele etmek zordur. Sözde sevgili doğrudan Hayır dese bile erotomani olan bir hasta, bu reddedişi, ilişkilerini toplumdan gizleyen gizli bir mesaj olarak yorumlar. Bu sendrom ‘Aşk Mektupları’ (From the Land of the Moon) filminde Marion Cotillard'ın canlandırdığı karakterde vardı. Capgras sendromu en kısa tanımıyla, tanıdık kişilerin yerine, onlara çok benzeyen sahtekarların geçmiş olduğuna dair sanrılarla karakterize bir sendromdur. Bu sendrom nadir olarak görülür ve daha çok şizofreni kavarımı içinde yer alır. Hasta onlara atfedilen kötü davranışların kendilerine benzeyen bir başkası tarafından yapıldığını iddia eder. ‘Öteki’ (The Double) filmi, bu bozukluğun özünü ortaya koyuyordu. Dünyada nadir görülen Fregoli sendromu, bir kişinin yüzünü dışarıdaki herkesin yüzünde görmek, hatta herkesin kopyası olduğunu sanmaktır. Mesela Fregoli sendromuna tutulmuş bir kişi, kendisi hariç herkesin aynı kişi olduğunu sanarken, herkesin kötü kişilerce ele geçirildiğini düşünebilir. Kısaca bu rahatsızlığa sahip kişiler, çevresinde kılık değiştirmiş insanlarca taciz edildiğini paranoya haline getirmiştir. Bazen kapıdaki komşu, bazen televizyondaki spiker, bazen de en yakın arkadaş, kişiye zarar verecek düşman ya da çok sevdiği annesi olabilir. Bu konu kısmen animasyon filmi Anomalisa'da anlatılıyordu. Doktorlar son zamanlarda bunu bir insanın sağlığını ve hayatını ciddi derecede tehdit eden, kumar, alkolizm ve kleptomanya ile karşılaştıran zihinsel bir bozukluk olarak görmüşlerdir. Hastalığın belirtileri derin depresyona benzemekle birlikte çok daha tehlikeli olabilir: Bir kişinin zulüm, kendini aldatma, merak uyandırıcı umutlar, gönüllü fedakarlık, arkadaşlarının ya da diğer yakın insanların tavsiyelerini görmezden gelme, dikkatsiz eylemler ve diğer konulardaki ilgi kaybı gibi belirtiler bu sendroma işarettir. Sendrom hakkında ‘Adele H'nin Hikayesi' adlı bir film yapılmıştı. Yaratıcı işlerle uğraşanların başına sıklıkla gelen ‘daha önceden yapılmış bir şeyi kendi fikri gibi hatırlama’ya, psikolojide kriptomnezi (cryptomnesia) denir. Özellikle beste yapanların çok sık başına geldiğini belirtiyor kaynaklar. Başka bir deyişle, bilgi kaynağı kayboluyor ve kişi fikrin kendisine ait olup olmadığını hatırlayamıyor. Bu sendrom, hastayı çevreleyen nesneler ve alan hakkındaki algısını değiştiriyor. Onları daha küçük veya daha büyük algılıyorlar. Bazen bedeninin şekli ve boyutunu bile yanlış algılıyorlar. Obsesif-kompulsif bozukluktan mustarip hastalar, kontrol edemeyecekleri konularda endişe dolu düşünceler üretiyorlar. Kişinin istemediği ve tekrarlanan düşünceler, hisler, fikirler, takıntılar veya bir davranışı yapmaya doğru sürülmek; bu hastalığın belirtileri arasında. Sıklıkla kişi, obsesif (saplantılı) düşüncelerinden kurtulmak için bir kompulsif (zorlayıcı) davranışı uygulamak durumunda kalıyor. Ancak bu sadece geçici bir ferahlık sağlıyor. Obsesif (saplantılı) ritüelleri yapmamak ise, anksiyete (endişe)'yi yükseltiyor. Leonardo DiCaprio'nun Aviator'daki karakteri, OKB'den mustaripti. Parafreni, paranoyak sanrıların ve ihtişamın bir bileşimidir. Hastaların sanrılı fikirlerine sürekli sahte halüsinasyonlar ve sahte anılar eşlik eder. Hastalar kendilerini dünyanın yöneticisi olarak görür, kendilerine ölümsüzlük atfederler. Büyük yazarların kitaplarını takma isimle kendilerinin yazdıklarını iddia ederler mesela… Genellikle ileri yaşlarda görülür. Çoklu kimlik bozukluğu, kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Küçüklükten kalan travma gibi olaylara kişi dayanamadığı için beyin bunlara dayanabilecek yeni kişilikler yaratır. Yaratılan bu kişiliklerde genellikle her zaman bir duygu veya eskiden kalan bir anı olur. Kimi kişilikler iyiyken, şiddet canlısı kişilikler de vardır veya bazen intihara meyilli kişilik de görülebilir. Bu hastalığa yakalanan erkeklerde kadın kişilikler ve kadınlarda erkek kişilikler yaratılabilirler. Genellikle hastalarda en fazla 10 kişilik görülür ama bunun sayısı kişiden kişiye değişebilir. Kişilik ayrımı ile en çarpıcı hikaye, 1970'lerin sonunda ABD'de yaşanmıştı. Tecavüzcü Billy Milligan tutuklandığında beyninde 24 kişi yaşıyordu. ‘Parçalanmış’ (Split) filminin ana karakteri de böyle bir bozukluk yaşıyordu.