BAFTA 2020 Kırmızı Halı'nın şıkları ve rüküşleri

Son dönemde herkesin en merak ettiği gıybetler kraliyet ailesinden geliyor. Hal böyle olunca BAFTA kırmızı halısında da herkesin gözü Prens William ve eşi Cambridge Düşesi Kate Middleton üzerindeydi. Geceye Alexander McQueen imzalı beyaz renk, altın detaylı ve göğüs kısmı 'ölçülü' dekolteli bir tuvaletle katılan Düşes, feminen etkilerle dolu stil tutarlılığını sürdürdüğünün mesajını bir kez daha verdi. Middleton, bu kıyafeti daha önce 2012'de katıldığı bir davette giymişti. Boşuna ailenin 'tutumlu' gelini olarak adlandırılmadığını bir kez daha gösterdi. Düşes'in klasik kodlarla oluşturduğu stil dozu yüksek profilini her zaman takdir etsem de bu kez üstündekine bayılmadım diyebilirim. Bir prenses için uygun olabilir bir görüntü olsa da ben biraz 'sıkılmak'tan kendimi alamadım. Gecenin en ilginç anlarından biri de kuşkusuz 'Once Upon A Time in Hollywood' filmiyle ödül alan Brad Pitt'in yazdığı konuşmaydı. Pitt geceye katılmazken, ödülü almak için filmdeki rol arkadaşı Margot Robbie sahneye çıktı. Robbie, Prens Harry ve Meghan Markle'ın kraliyet görevlerini bırakarak Kanada-ABD-İngiltere arasında yaşama kararına atfıta bulunan Pitt'in mektubunu okudu. Pitt'in yazdığı mektupta yer alan Ödüle Harry adını vereceğim çünkü onu ABD'ye götürmekten büyük heyecan duyacağım ifadeleri üzerine bütün salon kahkalara boğulurken, Kate ve William'ın da bu sözlerle oldukça eğlendiği kameralara yansıdı. Salonda gülüşme sesleri yükselmesi üzerine Robbie, Onun sözleri benim değil dedi. Böylece bir BAFTA'yı daha Royal gıybetsiz kapamamanın mutluluğu sardı hepimizi. 'Once Upon a Time in Hollywood' filmi güzeller geçidi desek yanlış olmaz. Vizyona girdiği ilk günden beri filmin oyuncu kadrosu hemen hemen her hareketleriyle gündemden düşmedi. O isimlerden biri de Margot Robbie. Son dönemin en beğendiğim oyuncularından kendisi. Hem bebek gibi aşırı güzel, hem yetenekli hem tatlı benim için övgü dolu bir listesi var. Ama konu kırmızı halıya gelince Robbie için övgülerden bir tık uzaklaşmakta yarar var. Çünkü 'çuval giyse yakışır' kategorisinden Margot'cuğumuz bir türlü bu kırmızı halı işini beceremiyor. Törendeki Chanel seçimiyle de bu sözlerimin hakkını verdi. Robbie, siyah, yere kadar uzanan, sırt dekolteli ve dantel detaylı elbisesiyle oyuna dahil olmak istese de kırmızı halının 'it girl'i olmaya bir hayli uzaktı... Kırmızı Halı'nın en dikkat çeken isimlerinden biri de Charlize Theron'du. Her giydiğini kendine yakıştıran isimlerden biri olarak söylemlerimizi yine lafta bırakmadı. 'Bombshell' filmindeki adaylığıyla gecede yerini alan Theron, yine tercihini Dior'dan yana kullanmıştı. Mor renkli straplez, göğüs dekolteli kıyafetini incecik siyah bir kemerle tamamlayan Theron, müthiş vücudunu bir kez daha gözümüze sokmaya niyetliydi. Ama iyi de yapmış olmalı ki bu görüntüsü moda otoriteleri tarafından geçer not aldı. Tiffany. Co'nun yeni sezon mücevherleriyle birleştirdiği görüntüsüyle ciddiyet mevsiminin kapılarını araladı. Son dönemin popüler isimlerinden Zoe Kravitz full payet Saint Laurent tasarımı elbisesiyle törende yerini aldı. Kendisinin bu görüntüsü 'Oscar heykelciği'ne benzetildi. Cool tavrıyla babasından her daim rol çalan Kravitz, vücut hatlarını ortaya çıkardığı bu kombiniyle stilden ödün vermeyen tavrını yineledi. Bana soracak olursanız ne Wooow dedim ne kötü. Arada kaldım. Kararsızım. Ama babasının hatrına 'bizimlesin' diyorum! Ve gelelim gecenin en dikkat çeken isimlerinden Scarlett Johansson'a. 'The Marriage Story' filmindeki performansıyla iki dalda aday gösterilen Johansson, geceden ödül alamadan ayrılsa da kırmızı halının bütün parıltısını çalmış gibiydi. E ne demişler, Allah işte bir yerden alıp bir yerden veriyor... 'The Marriage Story' filminde bolca salya sümük gördüğümüz Scarlettciğimiz'in Versace tasarımı pembe tuvaleti tam 550 saatte hazırlanmış. Pembe, kuyruklu ve yırtmacından itibaren tüy detayları olan bu seksi görünümü, bana biraz Günay sahnesine çıkan Türk şarkıcıları hatırlattı. Kendisini çok çok daha iyi görmüştüm diyor ve bir sonraki isme geçiyorum... Son dönemde yaptırdığı bir dizi küçücük minicik (!) operasyonla eski halinden bir hayli uzaklaşan Renee Zellweger, ne kadar yapay dursa da 'Bridget Jones' sevgimden midir bilmem bana kötü gelmiyor. 'Judy' filmindeki performansıyla ödül kazanan Zellweger, Prada imzalı vücuda tamamen oturan, pembe renkli, omuzlarını açıkta bırakan saten elbisesiyle kırmızı halıda yerini aldı. 'Vintage' stil tavrını dağınık bir topuzla birleştiren çiçeği burnunda BAFTA'lı Zellweger, 'elegan ve zarif' kimliğini bir kez daha gözler önüne serdi. 'Little Women' filmindeki rolüyle 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülüne aday olan ancak ödülü Zellweger'e kaptıran Ronan, gecenin en sönük isimlerinden biriydi. Gucci imzalı siyah yere kadar uzanan saten bir tuvalet tercih eden Ronan, görünümünü renkli ve sallantılı küpeleriyle tamamladı. Çizdiği silüet her ne kadar 'zamansız' olsa da BAFTA gibi kırmızı halılar bu kadar zamansızlığı hak etmiyor diye düşünüyorum! Ejderhaların anası Emilia Clarke, son dönemin yükselişteki markalarından Schiaparelli tasarımıyla kırmızı halıdaydı. İlk olarak Beyonce'nin paylaşımlarında gözümüze çarpan bu yeni markayı kırmızı halıya taşıyan namı değer Khaalesi, feminen stil tavrını aşılamaya kararlı görünüyor. Siyah yere kadar uzanan ışıltılı tuvaletiyle Clarke, sade ve şık tavrıyla sadece ejderhalarını değil bizi de selamlıyor! 'The Crown' dizisindeki Prenses Margaret performansıyla kendine hatrı sayılır bir hayran kitlesi edinen Vanessa Kirby, geceye iki parça Valentino tasarımı bir görünümle katıldı. Beline vurgu yapan Valentino kemeri, lame esintili bluzu ve bordo püsküllü eteğiyle kırmızı halıdaydı. Monogram detaylardan fazla hoşlanmayan biri olarak o 'V' bana Valentino'dan çok 'V for Vendetta'yı çağrıştırdı. Vanessacığım, biz seni prenses hallerinle görmeye çok alıştık, o yüzden bu halini görmezden gelmeye çalışacağız... Ve geldik gecenin açık ara en rüküş ismine. Özellikle sona bıraktım ki gözünüz gönlünüz yarı yolda kapanmasın. 'Little Women' filminde sergilediği oyunculuğuyla 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu' dalında aday olan Florence Pugh, ödülü Laura Dern'e kaptırdı. Yalnız Pugh'un kaptırdığı tek şey ödül değil diye düşünüyorum. Şıklık yarışında oldukça gerilerde kendisi. Dries Van Noten imzalı bir görünüm tercih eden Pugh, volümlü pembe elbisesiyle maksimalist stilin çekim alanına çoktan girmiş. Ancak look'u baştan aşağı nereden tutsak elimizde kalıyor. Karpuz kollar, oyuncuyu olduğundan iri gösterirken, belindeki detaylar da beline yapması gereken vurguyu tamamen yok etmiş durumda. Özellikle de ayakkabıları Demodeyim! diye bağırıyor. dunya.taslardan@gmail.com