Avrupa'ya farklı kültürlerin varlığını hatırlatan maç: River Plate-Boca Juniors

Libertadores Kupası final maçının ikinci ayağı bir türlü oynanamamıştı. Kavga dövüş, erteleme, Infantino'nun zorlamaları derken maç sonunda İspanya'ya alınmış, bizler de finali iple çekmeye başlamıştık. Beklediğimiz kadar da oldu. Belki müthiş kaliteli bir futbol izlemedik ama normalde gözlerden ırak olan Güney Amerika futboluna ve onlara has deliliklere sonuna kadar şahit olduk. River Plate, Libertadores tarihinde ilk defa oynanan Superclasico'yu kazanmayı sonuna kadar hak etti. Deplasmanda iki defa geriye düşmesine rağmen maçı 2-2 bitirmeyi başarmışlar ve evlerine avantajlı dönmüşlerdi. Tabii rövanş maçı öncesinde beklenmedik şekilde çıkan olaylar, River Plate'in en büyük gücü olan saha ve taraftar avantajını kaybetmesine sebep oldu. River Plate, kendi taraftarının kurbanı oldu ve rövanş, Antonio Vespucio Liberti yerine Real Madrid'e ait Santiago Barnebeu'da oynandı. Fakat bu da onları durdurmaya yetmeyecekti. Maça hakim taraf olmalarına rağmen ilk golü yiyerek geriye düştüler. Ne iç saha avantajını kaybetmek, ne de iki maçta üçüncü kez geriye düşmek onları yıldırmadı. Maçı uzatmalarda kazanan River, böylece tarih yazmış oldu. Ayrıca Arjantin'deki River Plate taraftarının kupa sevinciyle yine polisle çatıştığını da ekleyelim. Galiba onlar için rakip, kupa ya da maç ertelemesi bahane. Bir mazeret bulup muhakkak polisle çatışıyorlar. Boca Juniors'a bir yandan Yazık oldu derken bir yandan da bu kadar avantajı tepmelerinden ötürü üzülemiyoruz. Bu rekabete yeni yeni dahil olanlar eminiz River Plate taraftarları tarafından otobüsleri delik deşik edilen, gaz bombasına, ses bombasına ve cam kırıklarına maruz kalan mazlum Boca'nın tarafını tutmuştur. İlk maçta kendi evine iki kez öne geçip koruyamazsan, rakibin iç saha avantajını kaybetmesine rağmen rövanşta yine öne geçip yine maçı verirsen maalesef şampiyonluk hayal oluyor. Hele uzatmalarda kırmızı görüp bir de 2. golü yiyince Boca'da tam bir kaos ortamı oluştu. Bu kaos ortamının en çok konuşulan ismi de Boca'nın kalecisi Esteban Andrada oldu. Güney Amerika'nın tutkulu, çılgın futbol anlayışını yansıtır şekilde uzatmaların ikinci yarısını kaleci-oyuncu gibi sahanın ortasında oynayan Andrada, maçı izleyen herkesin nabzını tavana vurdurdu. Andrada, Boca'ya yalnızca 4 ay önce transfer oldu. Sanki yıllardır burada oynuyormuş gibi hırsla hücum etmesi gerçekten ilginçti. Kendisi ya çocukluğundan beri sıkı bir Boca taraftarı ya da kazanma aşkıyla yanıp tutuşan bir çılgın. Nitekim River Plate, maçı bitiren 3. golü atarken Boca kalecisi Andrada rakip kalenin içinde yere düşmüş vaziyetteydi. Avrupa futbolu ve Şampiyonlar Ligi şüphesiz dünya futbolunun merkezi ve en gözde takımlar burada bulunuyor. Yıllardır gözümüzün önünde oynandığı için bir kanıksama söz konusu. Avrupa futbolunun dinamiklerine artık alıştık, bu nedenle zaman zaman farklı kültürlere tanık olmak müthiş bir keyif veriyor. Bu kültür Güney Amerika derbisi, Asya takımlarının rekabeti ya da futbol kültürünün hakim olduğu ve gözden uzak olan herhangi bir turnuva olabilir. Yeter ki futbolun tutkuyla oynandığı her müsabaka, coğrafya fark etmeden dünyadaki tüm futbolseverlere ulaştırılsın. turcel.orman@milliyet.com.tr