'Atiye'nin üçüncü sezonu beklentileri karşıladı mı?

'Atiye'nin üçüncü sezonu dijital video platformunda yayınlandı. İkinci sezonuyla beraber merak uyandıran, bizi farklı evrende turlara çıkartan mistisizmin uçlarda olduğu 'Atiye'nin üçüncü sezonu beklentileri karşıladı mı? Eksikler neler? Gelin hep birlikte Molatik olalım... Not: Spoiler içerir. Öncelikle 'Atiye'nin önceki sezonlarında ne olmuştu onu hatırlayalım. Atiye kendini ifade etmek için çizdiği ve sergilediği şekillerden bir anlam çıkarma arayışına başladığında, geçmişi ve geleceği olacak arkeolog Erhan ile tanıştı. Göbeklitepe ve Atiye'nin aslında kim olduğu hakkında araştırmalar yapıp maceralara atılan ikili bir süre sonra birlikte oldular ve biz Atiye'nin bu birliktelikten bir çocuğu olduğunu öğreniyoruz. Atiye ve Erhan birçok sırrı ortaya çıkardıktan sonra da ikinci sezonda bir ayrılık yaşıyorlar ve bunun sebebi de Atiye'nin bir çeşit paralel evrene geçiş yaparak oradaki insanlara yardım etmeye çabalaması oluyor. Bir süre sonra Atiye ve Erhan yine birlikte oluyorlar ama bu sefer de Atiye'nin yeni doğumunu yaptığı bebek Ozan tarafından kaçırılıyor. Üçüncü sezonu da biz bu kaçırılma olayından tam sekiz yıl geçmiş olan bir sahneyle açıyoruz. Sekiz yıl boyunca Erhan ve Atiye kayıp olan kızlarını aramışlar. En sonunda Atiye'nin adını bile bilmediği kızından bir işaret geliyor. Rüyalarına giriyor, kulaklarında işitiyor. Son raddede de Cansu, Aden'i yani Atiye'nin kızını, Ozan'ın kaçırdığını öğreniyor. Aslında bu raddeye kadar her şey iyi hoştu. Ben kızı bulma meselesini iyice uzatırlar diye düşünmüştüm ama çok şükür öyle olmadı. Bir de Cansu, Ozan'ın hain olduğunu öğrendiğinde Ozan onu öldürür diye düşünmüştüm ama öyle olmaması da mucize oldu çünkü ilk sezonda Cansu, Ozan'ı sıkıştırdığında ölmüştü. Neyse devamında Ozan, kızı, Atiye ve Erhan'a teslim ediyor ama işin içinde farklı işler var. Teslim etmesinin sebebi vicdanı değil. İşin içinde yine gizli örgüt var. Kim bu gizli örgüt hâlâ bilmiyoruz ama illumunati gibi bir şey sanırım dizinin mistisizmini kaçırıyor. Neyse Ozan, Aden'i annesine teslim ederek Atiye'nin sempatisini kazanıyor. Öyle de gerçekçi ki kimse fesat olduğunu düşünmüyor bile. Annesine olan güveninden dolayı, dolaylı yollarla gizli örgüt adına çalışan Ozan, sonrasında büyüttüğü Aden'e olan sevgisinden dolayı dizinin sonlarına doğru yaklaşırken Aden ve Atiye ikilisine yardımlarda bulunuyor. Ve annesi tarafından öldürülmeden kısa bir süre önce de Aden‘in kıyameti getirebilecek bir gücü olduğunu, hatta kehanette Atiye'nin kıyameti durdurmak için kızını öldürmek zorunda olduğunu, gizli örgütün de bu gücü kullanıp dünyaya kıyameti getirmek istediklerini öğreniyoruz. Ozan öldükten sonra da Atiye ve Erhan kızlarının dünyayı yok etmesini engellemek adına peşlerinden gidiyorlar ve tekrar birlikte olup bir aile olmayı başardıklarını görüyoruz. Şimdi gelelim fasulyenin faydalarına. Yani 'Atiye'nin son sezonu tam bir hayal kırıklığı. O kadar samimiyetsiz bir o kadar da içten değil. Evet yine kurgu akıyor yine bir şekilde sonlara doğru geliyorsunuz ama nasıl geliyorsunuz bir sorun. Metin Akdülger'in oyunculuğundan başka ana karakterlerde herkesin oyunculuğunun yapma olduğunu düşünüyorum. Özellikle Beren Saat'in. Ortada sekiz yıl ortada olmayan bir çocuk var ve Atiye bu çocuğun annesi ve sekiz yıldır kızına hasret. Ama dizide biz bu hem doğal olan anne-kız bağını hem de aralarında ekstra olan mistik anne-kız bağını gram görmedik. Zaten kızın konuşmaması da ayrı bir olay. Dünyayı yok edecek gücü var ama konuşamıyor. Bir o kadar kadim bilgilere sahip ama kimin kötü kimin iyi olduğunu bilemiyor ve seçemiyor. Annesine mesaj yolluyor, annesiyle birlikte olmak için uğraşıyor ama annesinin yanına gittiğinde düşman gibi davranıyor annesine. Hele babası Erhan'a olan davranışlarını hiç söylemiyorum bile. Yani Aden karakterini hiç böyle tahmin etmemiştim. Atiye, anneannesi ve annesi arasında olan o kadim ve samimi bağ Aden ve Atiye arasında yoktu. Atiye sanki Aden'in oyun ablasıymış da öyle Aden'i oyalıyormuş gibiydi. Gerçekten diyaloglar çok samimiyetsiz ve durgun, oyunculuklar da bir o kadar yapaydı. Çünkü dizideki tepkiler gerçekçi değil. Ozan'ın öldüğü sahnede de oldu aynı şey. Yani Ozan ölüyor ve Cansu bunu görüp deliriyor. Atiye hiçbir şey olmamışçasına peri gibi süzülüyor ortalıkta. Kardeşine de yogacı tavsiyeleri veriyor. Kabullen bir sonraki ihtimal şöyle böyle diye. Dizi mistik olanı öne çıkarıyor, evet mitoloji kısmı falan da iyi ama duygu ve samimiyet olmadan da mitoloji ve mistisizm yavan kalıyor. Zaten mitolojik hikâyelerde de bir yanlışlık olduğu hissettiriliyor ama konu biraz akademik kaçtığı için bu kısmı geçiyorum. Uysun diye bütün mitolojileri birbirine katmışlar sanki. Yavan kalan sadece ilişkiler ve diyaloglar da değil. Senaryonun kurgusu da. Dizi bittiğinde akılda tonla soru işareti kalıyor. Gizli örgüt kim ve dünyayı neden yok etmek istiyorlar? Cansu ne oldu da hayata geri döndü? Hamile kadınların ölümü ve doğmayan bebekler sorunu nasıl çözüldü? Atiye ve Erhan tekrardan nasıl buluştu? Aden madem böyle bir güce sahip gizli örgüt onun peşini bırakacak mı? Göbeklitepe'de neler oldu oranın sırrı ne gibi bir sürü soru çıkıyor. Öylece bomboş kalıyor kafanızda. Bir de bütün bunlara Atiye'nin iyilik meleği oluşu ve üst insan gibi davranması, ayrıca duygusuz bir şekilde oynaması da işin tuzu biberi olnuş. Bu sebeple de Atiye'nin son sezonu Çekelim de bitsin dermişçesine çekilmiş bir sezon olmuş gibi. Bu sebeple son ve final sezonunun büyük bir hayal kırıklığı olduğunu düşünüyorum. Fazilet.Senol@milliyet.com.tr twitter.com/SenolFazilet instagram.com/SenolFazilet