'Altın Ayı' kazanan 10 unutulmaz film

Sidney Lumet’in ilk şaheseri olan 'On İki Öfkeli Adam', olağanüstü senaryosu ve oyunculuklarıyla unutulmaz filmler arasında yer almayı kesinlikle hak ediyor. 1957 ABD yapımı olan filmin kurgusu bir jüri üyesinin diğer on bir jüri üyesini şüphelinin suçsuz olduğu konusunda ikna etmesi üzerine geçiyor. Roman Polanski’nin yönetmenliğini üstlendiği psikolojik gerilim filmi 'Çıkmaz', Altın Ayı ödülüne 1966 senesinde layık görüldü. Film, öncesi bilinmeyen ve bilinmeyecek bir olay sonrası yaralanan bir adamın, sünepe erkek ve çılgın kadından oluşan bir çiftin kalelerine gelmesi ve aralarında geçen diyaloglar üzerine dönüyor. Mutlaka izlenmesi gereken bir benzersiz bir film. Michelangelo Antonioni’nin yönetmen koltuğunda oturduğu 'Gece', modernist sinemanın kilometre taşlarından biri. Hikâyede tanınmış bir yazar ve eşi evliliklerinin bitme noktasına geldiğini farketmeye başlarlar. Kadının bir aile dostuyla olan evlilik dışı ilişkisi, adamın aniden ölmesiyle kadını iyice umutsuzluğa itmiştir. Film bir günü ve bir geceyi anlatır. Animasyon yönetmeni Hayao Miyazaki’nin elinden çıkan ve 2001 yılında yayımlanan 'Ruhların Kaçışı' döneminin başyapıtlarından birisi. Film, küçük Chihiro ve ailesinin yeni bir kasabaya taşınmalarıyla başlıyor. Yolculuk esnasında yolda gördükleri bir tünele dikkat eden aile, tünelin içerisinden geçtiklerinde karşılaştıkları fantastik dünyanın içerisinde büyülenirler. Ancak bu kasabada yolunda gitmeyen bir şeyler vardır, bu büyü kısa bir zaman sonra bozulur ve küçük Chihiro, babasını kurtarmak için korku dolu bir maceraya atılır. Pek çok eleştirmenine göre Terrence Malick’in en iyi eseri olan 'İnce Kırmızı Hat' 1999 yılında Altın Ayı’ya layık görüldü. Pasifik adalarında Japonların ilerlemelerini durduracak olan, savaşta anahtar görevi görmüş çatışmalardan birini arkaplanına alan film kesinlikle vakit ayırmaya değer nitelikte. Larissa Shepitko’nun son filmi olan ‘Tırmanış’, bir savaş dramından bahsettiği kadar, aynı zamanda da müthiş bir sinematografiyle sunulmuş bir alegori. 1977 yapımı bu filmi izlemeyenler çok şey kaçırmış demektir. 'Bir Ayrılık'ta boşanmak üzere olan Nadir ve Simin, çocuklarının velayeti konusunda ikileme düşüp kadıdan yardım istemektedir. Simin, kocası Nader ve kızı Termeh’le birlikte İran’ı terk etmek istemektedir. Nader’in Alzheimer hastası babasını bırakmayı reddetmesi üzerine boşanma davası açan Simin, dava talebi reddedilince anne babasının evine gider. Termeh ise babasıyla kalmaya karar vermiştir. Nader kızına ve babasına bakması için hamile bir genç kadını tutar; ama bu durum daha fazla soruna yol açar. Birçok festivalden büyük övgüler alarak ayrılan film, özellikle başrol oyuncularının başarılı performanslarıyla öne çıkıyor. 300.000 dolarlık bir bütçesi olmasına karşın 3.300.000 dolarlık hasılat yapan ‘Bir Ayrılık’ yine bir İran yapımı. Yaban Çilekleri, varoluşsal sorunların irdelendiği yapıtlardan biri. Huysuz ve inatçı profesör Isak Borg hayatta bir başına kalan 78 yaşında bir fizikçidir. Alacağı bir onur nişanesi için Lund şehrine doğru yola çıkan profesör, bu yolculuk esnasında türlü kabuslar görecektir. Ölüme yaklaştığını hisseden adamın kabuslarında geçmişi karşısına çıkacaktır. Film, İsveç topraklarından çıkan, sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden biri olan Ingmar Bergman’ın başyapıtlarından biri. Semih Kaplanoğlu’nun Berlin’den Altın Ayı ile dönen filmi 'Bal', Türk sinemasının son dönemdeki en önemli filmlerinden birisi. Başrollerde Bora Altaş, Erdal Beşikçioğlu ve Tülin Özen var. Hikayesinde ise başrol Yusuf’un babası arıcılıkla evini geçindirmektedir. Yusuf bir gece gördüğü rüyayı babasına anlatır. Rüyanın içeriği ise bir sırdır. Bir gün Yusuf’un babası ormanın derinliklerine dalar. Geri gelmeyişi, Yusuf’u içine kapanık bir insana dönüştürür. Gün geçtikçe insanlardan daha da uzaklaşan bir çocuk olan Yusuf, bir gün ormanın derinliklerine dalıp babasını aramaya çıkar. Ucuz dedektif romanları, distopik bir bilimkurgu ve kara filmin alabildiğine özgün bir karışımı olan ‘Alphaville’, Jean-Luc Godard’ın elinden çıkmış bir film. Özel bir dedektif olan 003 kod numaralı Lemmy Caution, özel bir görevler bütününü halletmek için Ford galaksisinin başkenti Alphaville'e gönderilir. Burada kayıp ajan Henry Dickson'ı arayacak, ardından Alphaville'in yaratıcısı Profesör Von Braun'u ele geçirecek, son olarak da Alphaville'i ve onu yöneten bilgisayar-insan Alpha 60'ı yok etmesi gerekecektir. Lemmy Caution, görevi sırasında baştan çıkarıcı bir kadın olan Natacha’ya aşık olur ve olaylar karmaşıklaşır. Fransız yapımı olan ve siyah beyaz döneme denk gelen film izlenmesi gereken kült eserlerden birisi...