Adolf Hitler gerçekten Berlin'den kaçtı mı?

Stalingrad Muharebesi sonrası Almanların geri çekilmesi başlamış, Kursk Muharebesi sonrası ise işler iyice çığırından çıkmıştı. 1944 Mayıs’ında Müttefikler Normandiya Çıkarması’nı da yapınca iki taraftan da Almanlar sıkışmaya başlamıştı. Doğuda Ruslar, batıda Amerika, İngiltere, Fransa… Bu evrede iyice sıkışan Adolf Hitler önce Doğu Prusya’daki karargahı Wolfsschanze (Kurt İni)’ni terk ederek. Berlin’e dönmüş ve savaşı oradan idare etmeye başlamıştı. Ancak burası da tehlikeli olmaya başlamış, Berlin’deki yer altı sığınağı olan Führerbunker (Liderin Sığınağı)’na taşınmıştı. Bu kadar sıkıntılı günler geçirirken bir yandan umut besliyor, diğer cephelerden gelecek askerleriyle savaşı en azından ‘berabere’ bitirip, pazarlık yapmayı bekliyordu. Lakin ne o birliklerin geleceği vardı ne de Müttefiklerin duracağı… Böyle bir durumda kısılıp kalan Adolf Hitler bir yandan da hastalıklarla mücadele ediyordu. Halk içine son kez çıktığı sırada çekilen görüntülerde parkinson hastalığı ile mustarip olduğu net biçimde görülüyordu. Hitler hem hastalıkla hem düşmanla sarılmış durumdaydı. Savaşın son günlerine gelirken Hitler’in kurmayları Führer’e Berlin’den çıkması yönünde yoğun taleplerde bulundu. Ruslar doğudan iyice bastırmış, Berlin kapılarına dayanmıştı. Yoğun ısrarlar vardı ancak Hitler’in aklından hiçbir zaman kaçmak geçmedi. Öncelikle neden kaçmadı sorusuna yanıt verecek olursak karakteri buna engeldi. Hitler’in azılı bir katil olmasının yanı sıra savaştan kaçmayan da bir karakteri vardı. Yani çarpışarak ölmek, kaçarak yaşamaktan daha iyiydi onun için. Heee kaçmak istedi diyelim bunu nasıl yapacaktı? Havayoluyla kaçabilirdi ama bu çok zor bir seçenekti. 1945 Nisan’ın ikinci yarısından itibaren Ruslar Berlin’in hava sahasını kontrol etmeye başladı. Yani bir uçağın Ruslar’dan izinsiz uçup gitmesi neredeyse imkansızdı. Hadi Tempelhof Havaalanı’ndan bir uçak kaldırılmış ve Hitler de o uçağa binmiş olsun, Ruslar da bunu gözden kaçırsın. Ama Hitler gibi önemli birinin yanında eskort uçaklar yer almak zorundaydı. Tek başına uçmasına izin verilemezdi. Haliyle Ruslar bir uçağı gözden kaçırsa bile diğer uçakları elbette dikkat çekecektir. Zaten Luftwaffe’nin elinde bu tarz bir operasyonu yapacak uçak yoktu. Bu da zor bir ihtimal. Çünkü güney ve kuzey otoyollarından müthiş bir tıkanıklık vardı. Gelen mülteciler nedeniyle oluşmuştu bu. Ayrıca bu yöntemle kaçmaya çalışan Göring ve Himmler kısa sürede yakalanmıştı. Hitler gibi tanınan bir yüz de kısa zaman içerisinde düşmanın eline geçebilirdi. Bir diğer iddia ise denizaltı ile kaçtığı yönündeydi. Ancak verilen tarihler ile Hitler’in Berlin’de olması arasında tutarsızlıklar var. Güney Amerika’ya kaçma durumu da boşa çıkmış oluyor. Bir diğer söylenti ise Hitler’in Ruslar gelmeden çok önce kaçtığını, yerine de dublörünü bıraktığı yönünde. Hitler’in yaşadığını söyleyenlerin en büyük dayanağı ise bu iddia. Fakat böyle bir durumun olması çok zor, çünkü onlarca şahit var. Sonuçta bu adam devlet başkanı ve yanında onlarca insan var. Bir kişi bile olsa dublör olduğunu bilse bu ilerleyen zamanlar için çok büyük bir risk olacaktı. Hitler’in kaçtığını düşünenler onun peşine rahatlıkça düşebilecektir. Hadi diyelim Hitler kaçmayı bir şekilde başardı. Güney Amerika’ya gitti ve orada yaşamaya devam etti. Elbet birileri bu bilgiye haiz olacak. Sonuçta iki kişinin bildiği sır değildir, kulaktan kulağa bu bilgi yayılacak. Onu sevenler yanında toplanmak için, düşmanları ise öldürmek için peşine düşecekler. Ne kadar saklanabilir? O yüzden bu iddialar kahve tevatüründen başka bir şey değil. Hitler 30 Nisan 1945’te ölmüş, cesedi yakılmıştı. Son çıkan belgelerde cesedi Rusların eline geçmişti ve kemikleri Moskova’da olduğuna dair bilgiler vardı. Ancak yapılan araştırmalar kemiklerin Hİtler'e ait olmadığı, bir kadının kafatası olduğu ortaya çıktı. selcuk.bulut@milliyet.com.tr