90’larda doğanların oynamadan geçmediği 5 online oyun

Her zamanki gibi sokakta arkadaşlarla top oynuyorduk. Saunadan çıkmış gibi terlemiş, maraton koşusu yapmış kadar yorulmuştuk. Akşam ezanı okunuyordu. Herkes birbirine baktı ama kimse bir şey söyleyemedi. Bunun ne anlama geldiğini biliyorduk: Eve dönme vakti! Tabii kimse eve dönmek istemiyordu ama geç kalınca yaşadıklarımızı anımsayınca herkes elindeki 10 kuruşluk bardak sularını atıp eve doğru yol aldı. Belki de hayatımda ilk ve son kez eve hemen döndüğüm için bu kadar mutlu olmuştum. Evde daha önce görmediğim bir cihaz vardı. Adına bilgisayar mı deniyormuş ne! Kasanın düğmesine ilk bastığım zaman hayatımı(zı) bu kadar şekillendireceğini tahmin etmemiştim. Hele o online oyunlar yok mu… Bizi bütün gün ekrana kilitlerdi. İşte çocukluğumuzun altın yıllarında bazen sevinç, bazen hüzün ve bazen heyecan yaratan 5 online oyun: Ares mi desem, Logos mu? Yoksa Edana veya Patos mu? Eminim bu oyunu oynamışsanız en az 5 server’da çar açmışsınızdır. Peki ya El Morad – Karus kavgasına ne demeli? Ben ne kadar bu oyunda amatör seviyede kalsam da (Kecoon Captain kesince mutlu oluyordum, düşünün) büyük abilerin girdiği Clan Savaşları’nda en az onlar kadar heyecanlanırdım; Chitin Shield ve Raptor’u görünce en az onlar kadar büyülenirdim. 1999 yılında iki kafadar tarafından yayınlandı Counter Strike. FPS oyunlarının öncüsü kabul edilir. Şimdi piyasadaki, sadece grafikten ibaret olan oyunları ikiye katlar.Takım olmayı yaşatır sana Counter, sis atmamayı öğretir :) Öyle ki sırf dostlarınla yanyana ‘pool_day’ atabilmek için evde bilgisayar olmasına rağmen tüm paramızı internet cafeye yatırırdık. Ortaokulda temel bilişim dersini öğrenemediysek sebebi sensin be Counter. Ergenliğin verdiği o heyecanı yaşamak için bir mecraydı adeta Sanalika. Sanal da olsa bir dünya vardı; kadınların, erkeklerin uyum içinde yaşadığı; alışveriş yaptığı, gezdiği, eğlendiği bir dünya. Sanıyorum ki bir zamanlar bu oyunun -kısa süre de olsa- benimsenmesinin sebebi; gerçekte yaşamak istediğimiz hayatın orada olmasıydı. 90’lar için geç dönem oyunu aslında. 2008 yılında çıkan oyuna daha sonra erişim yasağı kondu. Demircinin dolunay kılıcımızı yaktıktan sonra yaşadığımız hüzün hala içimizde yaradır. Gerçekten mavi bayrağı seçme amacımız orada yazdığı gibi Jinno Krallığı’nın ordusunun güçlü olması mıydı? Size hiç denk geldi mi bilmem ama “Kardeş item kopyalama hilesi öğreteyim mi?” diyenlerden biri de bendim :( Tam birisiyle vs atmadan önce rakibinize efsun basan şamanları ah bir de yolda görsek… O kadar uğraşırsınız; ev inşa edersiniz, tarımınızı yaparsınız, Creeper gelir o içimizi kahreden fitilinin “tısss” sesiyle her şeyi yok eder. Oyunun tam sürümünde 5 oyun modu bulunur: Survival, Hardcore, Creative, Adventure, Spectator. Minecraftı bu kadar sevmemizin en büyük nedeni: Her insan kendi dünyasını, kendi rüyasını yaşayabiliyordu. Hayal gücümüzü kullanıp bir evren yaratıyor ve istediğimizi yapabiliyorduk. Minecraft aslında oyundan öte. Çocuk gelişiminde büyük katkısı var. Nitekim İsveç’te zorunlu ders olarak okutuluyor.