2018'i hüzünlü kılan 6 büyük kayıp

"Ölüm" der Albert Camus, "Ölüm bir insanın yaşayacağı en muhteşem maceradır." 2018'de kaybettiğimiz, kalbimizde büyük bir yer edinen aşağıdaki isimlerin 'en muhteşem macerası' başladı. Sonsuzluğa uğurladığımız isimlere, saygıyla... Münir Özkul bu seneye kadar defalarca öldürüldü, ama haberlere inat bir o kadar da dirildi. Senelerce asparagas vefat haberi paylaşıldı. Hatta gün geldi, bu haberler basında bile yer buldu. Ne yazık ki bu kara haberin 'gerçek' olduğu 5 Ocak 2018 günü, Türkiye yasa büründü... Art arda gelen taziye mesajlarında herkes aynı şeyi söylüyordu aslında: Türkiye’nin başı sağolsun! Çünkü Münir Özkul, biz çocuklarına vicdanı öğreten bir baba, 7'den 77'ye herkesin sevip saydığı değerli bir oyuncuydu. Tiyatroda ve sinema sanatında, unutulmayacak çok derin eserler bıraktı. Özellikle Ertem Eğilmez'in filmlerinde, büyük ailelerin en sevilen bireylerinden biriydi. Hepimiz hala Hababamlıyız, hepimizin gözyaşı onun bir “Bana bak beyim!” demesine bağlı... Bugün bile zevkle izlediğimiz, bizden sonraki kuşakların da aynı zevkle izleyeceği Hababam Sınıfı’nın Mahmut Hoca’sı Münir Özkul, 2018'in en büyük kayıplarından biriydi... Unutulmaz şarkılarla hayatımıza renk katan İrlandalı rock grubu The Cranberries'in kadife sesli solisti 15 Ocak 2018 tarihinde, üstelik henüz 46 yaşındayken bir otel odasında ölü bulundu. Günler sonra Dolores O'Riordan'ın alkol zehirlenmesine bağlı boğulma sonucu hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Tüm dünya bu ani ölüm haberiyle sarsılırken, sosyal medya da onu konuştu. The Cranberries’in diğer üyeleri, grubun resmi sosyal medya hesabından Dolores’i kaybetmenin şokuyla sarsıldıklarını paylaştılar. Dolores O'Riordan, çok genç yaşta hem besteleriyle hem de nev-i şahsına münhasır sesiyle milyonlara dokunmuştu. O da varlığı hep devam edecek olanlardan, şahane sesi, müzik tarihine damgasını vuran besteleriyle, iyi ki bu dünyadan geçenlerden... Hayatlarımıza olağanüstü parçalarıyla, duruşuyla, sesiyle değdiği, ömrümüze hayat kattığı için ona minnettarız... Uzun zamandır Bodrum'da yaşayan şair Ülkü Tamer, 1 Nisan 2018'de geçirdiği rahatsızlık nedeniyle evinde yaşamını yitirdi. O sadece bir şair, çevirmen, yazar, tiyatrocu değil; Türk sanat tarihine damgasını vuran, herkesin sevdiği, iyiyürekli bir insandı. Hatta inanmayacaksınız ama; Harry Potter çevirmeniydi! 'Felsefe Taşı' ile bu hayranlığı kazanmamıza o öncülük etti. Edith Hamilton’un Mitologya’sından Harry Potter’ın ilk kitabına uzanan macerası hepimize çok şey kattı. Ülkü Tamer’e selam çakan en yeni şarkı ise, Yüzyüzeyken Konuşuruz'un 'Cenaze Evi' parçası... Şarkının sonunda, ilk kitaptan 'Konuşma'ya rastlarız: “Ben olsam utanırım bu ne biçim öğrenci / Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.” Şair Ülkü Tamer’in çok sayıda şiiri bestelenerek, milyonlarca müziksevere ulaştı. Bestelenen bu şiirlerden bazıları Zülfü Livaneli'nin seslendirdiği 'Güneş Topla Benim İçin', Ahmet Kaya'nın seslendirdiği 'Üşür Ölüm Bile', yine Zülfü Livaneli'den 'Atlının Türküsü'... 2018 ne yazık ki onu da aramızdan aldı. Fakat asla unutmayacağız. Alanının Türkiye’de ve dünyadaki en yetkin isimlerinden, 400’e yakın eseri olan, sanat tarihçisi Prof. Dr. Semavi Eyice de bu yılın büyük kayıplarından. Mayıs ayında 96 yaşında hayatını kaybeden tarih profesörü, özellikle Bizans konusunda yaptığı çalışmalarla tarihte önemli boşlukları doldurmuştu. Büyük bir sanat tarihçisi ve İstanbul´un canlı hafızasıydı. Görme yetisini hatalı bir lazer tedavisi sonunda büyük ölçüde kaybetmesine rağmen, son gününe kadar Derin Tarih dergisine yazmaya devam etti. Neredeyse bir asırda oluşturduğu 30 bin eserlik kütüphanesi İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırmacıları bekliyor... Soul müziğin ve Amerikan popunun efsanevi ismi Aretha Franklin, 2010’dan beri mücadele ettiği pankreas kanseri nedeniyle 16 Ağustos 2018'de, 76 yaşında hayata veda etti. Hafızalara Siyah Amerika’nın ve feminist mücadelenin ikonik sesi olarak kazınan, müzik tarihinin en değerli isimlerinden Aretha Franklin, pankreas kanseri nedeniyle son 4 ayda 28 kilo vermişti. Tam 18 Grammy ödülünün sahibi olan efsane sanatçı, dünya çapında 75 milyondan fazla albüm satışıyla tüm zamanların en başarılı sanatçılarından biri kabul ediliyor. Saygıyla anıyoruz. Ara Güler sadece Türkiye'nin değil, bütün dünyanın saygı duyduğu bir isimdi. Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri seçildi, çok az meslektaşına nasip olan 'Master of Leica' unvanını aldı, ülkemizi dünyanın birçok yerinde temsil etti. 1970’lerde Pablo Picasso, Dali, Chagall, Alfred Hitchcock, Fellini, Arthur Miller, Churchill, Maria Callas, şair Aragon, İndira Gandhi gibi ünlülerin portrelerini çekti. Onun 'meraklı gözü' sayesinde başka dönemlerin İstanbul’unu tanıdık. Hiç tanımadığımız İstanbul, siyah-beyaz fotoğraflarıyla belleğimize kazındı. Dolu dolu ve başarılarla bezenmiş bir hayat yaşadı Ara Güler. Biz onu hep güleryüzü ve umutlu gülümsemesiyle hatırlayacağız.