'10 Bin Adım' dizisi beklentileri karşıladı mı?

Tam "Yerel diziler yersiz uzun" derken ’10 Bin Adım’ dizisi imdadımıza yetişti. 30 Aralık’ta dijital video platformunda yayına başlayan ’10 Bin Adım’ dizisi 10 dakikalık olmasıyla birlikte konusu ve başrolleriyle de dikkatleri çeken bir dizi gibi geliyordu bize. Peki, ’10 Bin Adım’ dizisi yayınlandığı iki bölümle dikkatleri üzerine çekip beklentileri karşıladı mı? Başrollerinde Engin Günaydın ve Devin Özgür Çınar’ın olduğu ’10 Bin Adım’ dizisi, eski sevgili olan Mehmet ve Ezgi’nin her gün beraber 10 bin adım atmaya karar vermesi üzerine kurulu. E haliyle iki eski sevgiliyle yürüyüş karmaşa da getirir kaos da... Biz diziyi izlerken iki eski sevgilinin adımlarıyla birlikte yaşadıklarına, ettiği kavgalarla ve diyaloglara tanıklık ediyoruz. 10 dakikalık bir dizi olan ’10 Bin Adım’ tam olarak çerezlik bir dizi. Vaktiniz olmadığında ya da kafanızı dağıtmak istediğinizde açıp şöyle bir kafa dağıtabilirsiniz. Hem de 10 dakikada. '10 Bin Adım’ dizisinin ilk bölümünde iki eski sevgilinin yürüyüşe çıkması sonucunda Ezgi’nin başka bir eski sevgilisiyle karşılaşma serüveni anlatılıyor. İki eski sevgilinin yürüyüşe çıkması zaten karmaşık bir durum ama daha da eski bir sevgiliyle karşılaşılması daha da karışık bir durum. Tabii başka bir eski sevgiliye gelene kadar dizide, birbiriyle anlaşamayan iki eski sevgili olan Mehmet ve Ezgi’nin yürüyüşe çıkarken yaşadığı sorunlar, anlaşmazlıklar da o kadar güzel yansıtılmış ki. Mehmet ile Ezgi arasında olan, o belki de çok saçma konular yüzünden tartışmaları, gündelik problemler, arada laf atışmaları gayet güzel yansıtılmış. Ve bunların 10 dakika içinde yansıtılması da diziye bağlı kalmamızı sağlıyor. Çünkü sahneleri biraz daha uzatırlarsa olayın tadı kaçar. Ezgi’nin daha önceki eski sevgilisiyle karşılaşması. Ve karşılaştığı eski sevgilisi Mehmet’e bahsettiği eski sevgili olması, “Aşırı güveniyorum” dediği eski sevgilisi Emre tarafından aldatıldığını öğrenmesi, bunların hepsi bir sahnede çabucak oluveriyor. “Bazen bu kadarı da olmaz ki canım” deseniz bile dizi size olduruyor hissini çok güzel bir şekilde veriyor. İkinci bölüm ise hayatımızın çokça içinde yer alan ‘Instagram yalanları’ üzerine kurulu. İkinci bölüm; Ezgi’nin takip ettiği bir arkadaşı olan Şule’nin attığı story’lerde Ezgi’nin, Şule’nin yalan söylediğini düşünmesi üzerine, yalanını ortaya çıkarmak için Mehmet’in, Şule’nin peşine takılması üzerine kurulu. Bir yandan Mehmet Şule’yi kovalarken akan senaryo da aslında yaşayışımızda gerçek bir durumla karşılaşıyoruz. Instagram’ın gerçek olmayan sanal gerçekliğiyle… Attığımız kitapları okumamak, yapmadığımız sporları yapıyor gibi gösteriyor oluşumuza diziden de bir tepki gelmiş. Ama bence sadece bu durumu yapanlara değil, “Ya o bunu yapmamıştır” diyen takipçilere de hafiften bir eleştiri var gibi. Yarattıkları zaman kaybı açısından. Bu sebeple Mehmet, Şule’nin peşindeyken biz de bazı mesajları alıyoruz. Ve dizi bir şekilde akıp gidiyor. Hem çok gerçekçi hem de bazı bazı abartıya kaçan bazı sahnelerle. Uzun lafın kısası, ’10 Bin Adım’ dizisinde, olası bir eski sevgiliyle yapılan bir yürüyüşte olabilecek muhtemel sorunlar, yaşanabilecek günlük olaylar gayet güzel ve akıcı bir şekilde yalnızca 10 dakika içerisine sığdırılmış. Ne kadar güzel değil mi? Hem oyunculuklar ve senaryo da samimi… Dizinin eğlenceli olması, oyunculukların iyi olması, aynı zamanda senaryonun basit bir kurgu üzerine kuruluyor olması ve en önemlisi dizinin yalnızca 10 dakika olmasıyla dijital platformdaki dizilerin ‘Powerpuff Girls’ü oluşturulmuş. Bu sebeple “’10 Bin Adım’ dizisi beklentiyi karşıladı mı?” diye sorarsak, “Dibine kadar karşılamış” diyebilirim. senolfazilet@hotmail.com twitter.com/SenolFazilet