11.10.2024 - 02:34 | Son Güncellenme:
SERVET YILDIRIM
SERVET YILDIRIM- ABD başkanlarından John F. Kennedy’e atfedilen bir sözdür. Kennedy diyor ki; “Çince yazıldığında, kriz kelimesi iki karakterden oluşur; biri tehlikeyi, diğeri fırsatı temsil eder.”
Bu söz özellikle pandemide çok hatırlandı. Ancak kriz kelimesinin Çince’deki sembollerinin tehlike ve fırsatı ifade edip etmediği konusunda görüş birliği yok. Bazıları, kriz kelimesini oluşturan sembollerin tehlike ve tehlikenin denge noktası anlamına geldiğini söylüyorlar. Fakat önemli olan, Kennedy’nin sözünü doğru kabul edip, onun yön gösterici ve ilham verici anlamına odaklanmaktır. Benim de en sevdiğim kotasyonlardan biridir. Bunun gibi akıllarda yer eden ve çok alıntılanan diğer bir söz ise İngiltere eski başbakanlarından Winston Churchill’e atfedilen “İyi bir krizi asla ziyan etmeyin” sözüdür. Bu söz de özellikle pandemi döneminde çok sık kullanıldı. Ancak bu ifadenin Churchill’e ait olup olmadığı tartışmalıdır. Bu cümle Churchill’in ağzından çıkmamışsa bile genel anlamda Churchill’in liderlik felsefesine uygun bir sözdür.
Zor zamanlarda liderliğin önemini ve stratejik düşünmenin gerekliliğini vurgulayan bu söz krizlerin fırsatlar doğurabileceği ve yenilik ile değişim için bir şans olarak değerlendirilebileceği fikrini yansıtır.
Hem tehlike hem fırsat
Hem Kennedy hem de Churchill büyük krizlerle uğraştılar; kriz yönetiminde birçok lidere göre daha tecrübeliydiler. Hem Churchill’e hem de Kennedy’ye atfedilen sözlerin mesajı aynıdır. Kriz ve belirsizlik ortamlarında paniğe kapılmayı değil, aksiyon almayı öğütler; krizlerden yara alarak değil güçlenerek de çıkılabileceğini anlatır. Her kriz hem tehlikeyi hem de fırsatları içerir.
Krizler zor dönemlerdir; ancak aynı zamanda gelişim ve değişim için fırsatlar sunarlar. Mahatma Gandhi’nin dediği gibi “Zor zamanlar, güçlü karakterler yaratır.” Nelson Mandela ise “Zorluklar, büyümenin bir parçasıdır” der. Geçmişte yaşanan krizler nakit akışını yönetemediği için batan şirketlerin hikâyeleriyle doludur. Ancak iyi yönetilen şirketlerin gücü krizlerde ortaya çıkar. İyi yönetilen şirketler krizleri de iyi yönetirler. Stokları, alacakları ve borçları yönetmek, maliyetleri kontrol etmek bu dönemlerde daha önem kazanır. Bunları yaparken çalışanları da korurlar, müşterileri ve tedarikçileri yaşatıp ayakta kalmalarına yardımcı olurlar. Çünkü içine girilen krizlerden yine bu paydaşlarla çıkarlar.
Krizden güçlenerek çıkmak
Türkiye ekonomisinde de krizleri atlatamayan şirketler olduğu gibi krizlerden güçlenerek çıkan şirket örnekleri de çoktur. Birçok şirket krizlerde yara alırken, bazıları 1994, 1998, 2001, 2008 ve yakın dönemdeki diğer krizlerinden büyüyerek çıktı. Kriz zengini bir ülke olduğumuz için kriz yönetimi pek çok Türk şirketinin DNA’sının parçası haline geldi. Krizlerden güçlenerek çıkan şirketler özkaynak yapıları güçlü ve aynı zamanda uyum kabiliyeti yüksek şirketlerdir. Ancak bu uyum kabiliyeti, hemen işten çıkarmalara başlamak veya tedarikçilerle bağları koparmak anlamına gelmemelidir. Ünlü Çinli komutan ve filozof Sun Tzu diyor ki; “Zorluklar, strateji geliştirmenin en iyi zamanıdır.” Krizden güçlenerek çıkan şirketlerin güçlü stratejileri vardır.
Bir iş adamımızdan duymuştum. “Dalgalı denizde motor kapatılır mı hiç? Aksine tam motor gitmek gerekir. Para düşen piyasada kazanılır” diyordu. Kısacası, birçok firmanın hızla içine kapandığı bir krizdeki fırsatları görüp o krizden güçlenerek çıkmak mümkündür. Yeter ki özkaynak yapınız güçlü olsun; çalışanlarınız, tedarikçileriniz, bayi ve müşteri ağınız ayakta kalmış olsun.
Kennedy ile başladığımız bu yazıyı Henry Ford’un bir sözü ile noktalayalım: “Her kriz yeni bir başlangıçtır.”