20.02.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:
Sinem Çelebioğlu - Bazı alıntılar vardır, yazarından bahsetmesek bile, onun hangi kitaptan olduğunu hemen anlarız. Bugün 150. yıldönümünü kutladığımız “Seksen Günde Devriâlem”, bize çocukluğumuzu hatırlatan, yeni kuşakların da nabzını hızlandırmaya devam eden ve sadece kitap okumanın değil, temposu hiç bitmeyecek bir seyahatin heyecanını da yaşatan bir içeriğe sahip. Ve elbette romanlarının yanı sıra şiir, tiyatro, öykü, makale ve bilimsel çalışmalarıyla sayısız eser bırakan ve romanları dünyada en fazla dile çevrilen ikinci yazar olan Jules Verne’i günümüzde hâlâ okuyor olmamız tesadüf değil.
Neler katıyor bize?
“Amacım, dünyayı tasvir etmek!” diyen Jules Verne, tam da dediğini uyguluyor metinlerinde. 19. yüzyılın en önemli yazarlarından biri olarak bilim kurgu roman anlayışının da ilk yazarları arasında yer alıyor ve kurgularının büyük bir bölümünü, yolculuk ve keşif temaları üzerine kuruyor. Çünkü Verne için kanıtlanabilir bilginin önemi büyük ve aynı zamanda günümüzdeki pek çok icada ve gelişime de ilham olduğu biliniyor. Örneğin uzay, hava taşıtları ve denizaltılarla ilgili konularda yazıyor ve hangi araçtan bahsederse, o günün bilimsel verilerinin sonuçlarını da kullanarak açıklıyor. Elbette coğrafya bilimine duyduğu hayranlık da metinlerine yansıyor, bizler de bu sayede çıkılan her yolculukta ayrıntılarla bezenmiş doğanın keşfine ortak oluyoruz. Öte yandan ilham olduğu sayısız film, dizi ve seyahate çıkan gezginleri de es geçemeyiz.
Çocuklar için önemi
Özellikle on iki yaş ve üstü çocukların hayal dünyasını, keşfetme ve macera tutkusunu destekleyecek, satır aralarındaki önerme ve temalarıyla sorgulamalarını sağlayacak bir yapıya sahip Jules Verne’in eserleri. "Seksen Günde Devriâlem”, “Dünyanın Merkezine Yolculuk”, “Balonla Beş Hafta”, “Ay’a Yolculuk”, “Esrarengiz Ada”,” Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” gibi pek çok romanı, bilimsel veriler eşliğinde sürükleyici ve gerilimi kesilmeyen bir macera ile çevreler okurlarını. Çalışkanlık, cesaret, bilim, uzay, gözlem, iletişim, aile, okuma sevgisi, dürüstlük, paylaşım, sorumluluk, sabır, iş birliği, dostluk ve azim gibi temaların işlendiği metinler, özellikle yetişme çağındaki çocuklara pek çok önemli mesaj da fısıldar. Ortak birkaç önerme arasında şunları sayabiliriz: “Vazgeçmezsen amacına ulaşırsın”, “Bilimsel kanıtlarla gerçeğe varabiliriz”, “Keşfetmek için cesaret ve bilgi gerekir”, “Yolculuk insanı değiştirir”.
Türkçede Jules Verne
Türkiye’de çocuk edebiyatına dair verilen ilk çalışmalar, Tanzimat dönemiyle başlar ve ilk örnekleri çeviriler alır. La Fontaine, Daniel Defoe ve Jean-Jacques Rousseau’nun eserleri çevrilirken Jules Verne’in de çocuk edebiyatımızdaki yeri büyüktür. Kaynaklara göre Verne’den yapılan ilk çeviri “Kaptan Hatras’ın Sergüzeşti” adıyla 1877 yılında basılır. Ardından “Merkez-i Azra Seyahat”, “Beş Hafta Balonla Seyahat”, “Seksen Günde Devriâlem”, “Kaptan Grant’ın Çocukları”,” Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” gibi romanları Türkçeye çevrilir. Jules Verne ve çevirileri denince akla gelen ilk isim, Ahmet İhsan Tokgöz olur. Değerli çevirilerinin yanı sıra yazar hakkındaki makaleleri ve incelemeleriyle de büyük bir katkı sağlamıştır.
Asla çok geç değildir
Baştan sona merak duygusuyla okuduğumuz kitabı tek bir cümleyle ifade etmemiz gerekse “Asla çok geç değildir!” deriz yüksek ihtimalle. Zaman kavramının başat temalardan biri olduğu ve karakterlerin, saatler, dakikalar, saniyeler, günler ve aylar olmak üzere hayatlarını senkronize etme çabalarını örneklediği metin boyunca zamana karşı yarışılan bir maceraya ortak oluruz. Yıl, 1872’dir. Serüvenin başladığı mekân ise Londra. Yüz elli yıldır unutulmayan İngiliz centilmeni Phileas Fogg, dünyanın etrafını seksen günde dolaşabileceğine dair bir iddiaya girer ve tüm servetini ortaya koyar. Yardımcısı Passepartout’un da eşlik ettiği yolculuk boyunca kıtalar ve okyanuslar aşacak, tren, gemi ve fil üstünde ilerleyeceklerdir. Kahramanın yolculuğu çerçevesinde ilerlerken her dakikanın kıymetli olduğu bu macerada elbette ek bir çatışma daha kullanılır. Fogg’un bir kanun kaçağı olduğuna inanan dedektif Fix, peşlerine düşer. Böylece sadece iddianın sonuçlanıp sonuçlanmayacağını değil, yol boyunca kahramanın başına gelenleri de büyük bir merakla takip ederiz.