Kültür SanatTürk şiiri yükselişte

Türk şiiri yükselişte

30.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türk şiiri, bugünlerde, her zamankinden farklı, umut vaat eden 'adı konmamış' bir hareketlilik içinde. Şiirdeki bu son dalganın kaynaklarını, nasıl bir yol izlediğini ve neyi müjdelediğini Milliyet kitap okurları için araştırdık.

Türk şiiri yükselişte

EDEBİYAT ÇEVRELERİ, ŞİİRDE UMUT VAAT EDEN BİR HAREKETLİLİK OLDUĞU GÖRÜŞÜNDE. Günümüze doğru yaklaşırken de, dönem ve içerik çeşitliliği artarak sürer Türk şiirinin...Cumhuriyet sonrası, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Kenan Hulusi, Ziya Osman Saba, Cevdet Kudret'in de aralarında bulunduğu Yedi Meşaleciler; hece şiirinin öncüleri Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas; Orhan Veli öncülüğündeki Garip Akımı... Ve tabii Nâzım Hikmet... Ve tabii Fazıl Hüsnü Dağlarca... Türk şiirinin en hızlı geliştiği ve pek çok şairin en önemli eserlerini verdiği 1940-1950 dönemi.... 1955'ten sonra Modern Türk şiirine damgasını vuran İkinci Yeni. İkinci Yeni'nin tanıdığı imkanlarla yazılan 1960 şiiri. Derken hayatın tüm alanında olduğu gibi şiirde de bir kırılma dönemi olan '80'li yıllar... Adlarını yer darlığından sayamadığımız nice şair, şiir... İlk örneklerinin 8. yüzyılda Orhun Yazıtları ile verildiği söylenen Türk şiirinin, Karacaoğlan ve Köroğlu'ndan Ercişli Emrah ve Gevheri'ye; Ahmet Yesevi'den Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal ve Kaygusuz Abdal'a; miladı 13. yüzyıla denk düşen Divan şiirinin temsilcileri Kadı Burhanettin'den Nedim'e, Şeyh Galib'e; Tanzimat öncesi dönemin temsilcilerinden Şinasi ve Namık Kemal'e; Ahmet Haşim'den Ziya Gökalp'e uzanan ve sır olmayan köklü bir geçmişi var. Sırtını böylesi zengin bir kaynağa yaslayan şiirimiz, uzun sessizliğinin ardından yine bir değişimin nüvelerini biriktiriyor içinde. Edebiyat ortamı, bu 'yeni şiir'in yakın zamanda şiirde dönüştürücü bir etki yaratacağı görüşünde. Doğası gereği, sesini dizelerinde taşıyan, yüksek sesle konuşmayan şiirin 2000 sonrası kabına sığmaz bir hal aldığı, edebiyat çevrelerinde uzun süredir konuşuluyor. Dahası, yazılı ve görsel medyada çıkan 'şiir' haberlerinde de bir artış olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Konunun uzmanlarının fikirlerine başvurarak yaptığımız ön araştırma, şiirde her zamankinden farklı, umut vadeden bir hareketliliğin varlığını doğruladı. Şiirdeki bu son dalganın kaynaklarını, nasıl bir yol izlediğini ve neyi muştuladığını incelemeye karar verdik. Hiçbir zaman çok fazla basılmayan ve satmayan şiir, bugün satış rekorlarına imza atıyor değil. Ama dosyamızı hazırlarken gördük ki genç bir şairler kuşağı, nitelikli şiirleriyle varlığını iyiden iyiye hissettirmeye başlamış bile... ŞİİRDEKİ SON DALGA Dokuz yıl süreyle Adam Sanat'ta, üç yıl boyunca da Yapı Kredi Yayınları bünyesinde 12 tane Şiir Yıllığı hazırlayan yazarımız Mehmet H. Doğan da, şiirin her zaman çok az sattığını ve okunduğunu söylüyor ama bir noktayı da özellikle vurguluyor: "Yine de yayımlanan kitap sayısında bir düşme olmaz. Artan nüfusa göre bir miktar artış da olabilir hatta." Doğan, son yıllarda "Bütün Şiirleri", "Toplu Şiirler" başlıklarında çıkan yayımların da arttığını belirterek, şiir dergileri etrafında buluşan genç kuşağa dikkat çekiyor: "Son yıllarda yayımlanan dergi sayısında dikkate değer bir artış var. Bunların çoğunun doğrudan şiir dergisi olması da bir başka konu. Bu arada, taşrada yayımlanan şiir dergilerinde, nitelik ve içerik bakımından büyük gelişmeler gözlendi son on iki yıl içinde. Metropol dergilerinin ağırlığı tartışılır oldu. Yetişmekte olan genç kuşakların şiir üzerine ciddi bir biçimde düşündüklerini gösteriyor bu. Ayrıca sempozyumların, panellerin, açıkoturumların sayısında da ciddi bir artış var." SEMPOZYUMLARDA ARTIŞ Peki yükselişe geçen şiir hangi akımı temsil ediyor? Tam bu noktada bir başka değerlendirme giriyor devreye: Genç şairin yazdığı şiirin 'akımsızlığı'. Herhangi bir akıma dahil edilemeyen, kuşağından bir başka şairin yazdığı şiirle benzerlik taşımayan bir şiir yazılıyor bugünlerde. Kimbilir belki de yakın gelecekte bu şiir de deneyim çeşitliliğiyle gündem yaratacak. Mehmet H. Doğan "1980'lerin sonlarında ve '90'larda yazmaya başlamış olanlar, bir kuşak ya da gruplaşma içinde görünmedikleri için bulutsu bir görünümde," diyor. Şair Haydar Ergülen'in konuyla ilgili yorumu ise şöyle: "Bugünün şiirini yazan şairlerin çoğu '80 kuşağı kavramını ve onun şairleri tanımlamasını reddediyor; bu isimler birbirine benzemeyen şiirleriyle, şiirin bir mozaik olduğunu sanıyorum ki önümüzdeki birkaç yıl içinde gösterecek. Sessiz bir devrim yaşanıyor şiirde. Diyebilirim ki, yeni bir şiir oluşuyor." SESSİZ BİR DEVRİM Şiirin durumunu değerlendirirken iki önemli parametreyi, antoloji ve yıllıkları da gözden geçirmek gerek. Türkiye'de antolojiler her zaman tartışma yaratmıştır. Ancak bu tartışma ortamının türe katkıları da yadsınamaz. Nihayetinde tür içindeki farklı başlıklara dikkat çeken antolojiler, bu hareketli ortamın rüzgarıyla art arda yayımlanırken, tekrar basımlarla birlikte 2000 sonrasında pek çok şiir antolojisi literatürdeki yerini aldı. Çocuk şiirlerinden Divan şiirine, kadın şairlerin şiirlerinden Atatürk şiirlerine, tasavvuftan aşka, hukuktan halk şiirlerine geniş bir yelpazede hazırlanan antolojilerin genç kuşakların yetişmesindeki katkısını şöyle ifade ediyor Mehmet H. Doğan: "Yılıklar, antolojiler her zaman en sert biçimde eleştirilen, tartışılan çalışmalar olmasına karşın genç kuşakların yetişmesindeki rolleri yadsınamaz. Önce, genç şairlerin önüne aşmaları gereken çıtalar çıkarır, kendilerini ölçmeleri için birtakım kıstasları sunar. Tabii, ölçene ve ölçmek isteyene.... Öte yandan, bir seçki de oldukları için, olumlu örnekler sunar onlara. Yıllıkların ve antolojilerin en büyük yararı, geçmiş yılların bir unutuluşa terk edilmelerini önlemekleridir. Bir şeylerin bir yere kaydedilmiş olması, unutulmalarından iyidir; bir gün gelir birisi açar onları ve okur. Belleğimiz yanılabilir, ama kitaba geçen şey unutulmaz." ANTOLOJİ VE YILLIKLAR Türk şiirinin son dönemdeki hareketliliği sadece türün niteliksel gelişmesini kapsamıyor kuşkusuz; yurt dışında kitapları ve seçkileri yayımlanan şairlerimizin sayısının günden güne artması da bu sürece ivme kazandırıyor. Özellikle TEDA projesinin etkisinden söz etmeli. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2005 yılı içinde hayata geçirdiği Türk Edebiyatının Dışarı Açma Projesi, Türk kültür, sanat ve edebiyatı ile ilgili eserlerin Türkçe dışındaki dillerde yayımlanmasına destek olmayı öngörüyor. Bir çeviri ve yayım destek projesi olan TEDA kapsamında Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Perihan Mağden'e, Orhan Pamuk'tan Feyza Hepçilingirler'e pek çok ünlü yazarın eserinin çevrilmesi ve yayımlanması söz konusu. Proje kapsamında Talat Halman'ın hazırladığı "Türk Aşk Şiirleri" antolojisi de yayımlandı ve bu antoloji ABD'de ses getirdi. TEDA'NIN ETKİSİ Uluslararası PEN Türkiye Merkezi Başkanı Vecdi Sayar da TEDA'dan umutlu. Sadece bir tanıtım çabasıyla sınırlanmamak gerektiğini vurgulayan Sayar, sanatın her alanında bir gelişme yakalayabilmek için yurt dışı ile ilişkinin önemine değiniyor: "Çağdaş sanatımızın gelişmesi için uluslararası ilişkiler ve uluslararası görünürlülük çok önemli. Bu, tüm alanlarda geçerli. Tabii şiir için de bunu yalnızca dış ülkelerde tanınmak çabası olarak nitelendirmemek lazım. Bugün hiçbir ülke yalnız başına değil; bir ülkenin sanatçısının tanınabilmesi için dünyayla ilişkilerinin kurulması gerekir ki bu, sanatın her alanda gelişmesi için zorunludur. Yapılması gereken, sanatın tüm alanlarında geldiğimiz noktayı özetleyen ve tanıtan yayınlara ağırlık verilmesi. Kültür Bakanlığı'nın TEDA projesi, doğrusu çok iyi bir girişim." Bu arada Vecdi Sayar, Uluslararası PEN tarafından yılda iki kez yayımlanan "The Turkish PEN" isimli tanıtıcı yayınının gerekli destek bulunamadağı için bir süredir yayımlanamadığını da belirtiyor: "The Turkish PEN özellikle şiir ve öykü ağırlıklı bir yayındı. Amacımız, bu yayını şiir ağırlıklı olarak tekrar hayata geçirebilmek. Bu konuda açıkça destek bekliyoruz. Herhalde eninde sonunda bu desteği bularak şiirimizi tanıtabileceğiz." ŞİİRİ TANITMA PROJESİ Dosyanın ilerleyen sayfalarında okuyacağınız gibi, şiirimizin önemli isimlerinden, sektörün tüm ketlemelerine rağmen şiir yayıncılığını tercih etmiş yayıncılardan ve Altın Portakal Ödüllü şairlerimizden aldığımız yanıtlar, şiirin büyük dönüşünün başladığına işaret ediyor. BÜYÜK DÖNÜŞ Şiirin yükseliş çizgisi gösterdiği doğru, gerçekçi bir saptama. Şiirin her zaman sadık bir okuru vardır. Hiçbir zaman şiir en çok satanlar listesine girmemiştir. Okurunun bu büyüklüğe ulaşması, bence şiir için kaygı vericidir. Popüler bazı şiir kitapları çok satıyor ama bunun okur çoğunluğunun şiir zevkinin biraz düşük ortak paydasında yazılmasından kaynaklandığı kanısındayım. Şimdi belleğimi zorlamadan dört şiir dergisini anımsıyorum; Yasak Meyve, Merdiven Şiir, şiir dosyalarına ağırlık veren Mor Taka, Kül Şiir. Anadolu'nun birçok kentinde zorluklarla, gönül çabalarıyla çıkan şiir dergilerine de saygı duyuyorum. Onlar da şiirin yükselmesinde çok etkin bir işlevi yüklenmişler. Ayrıca şiir dizileri de okurun bu türe ilgisinin odaklanmasını sağlıyor. Yasak Meyve'nin şiir kitapları, "Şiirden" başlıklı dizi, Toros'un kendi seçtikleriyle şairler, Adam'ın seçmeler dizisi. Başka birçok yayınevinen de şiir dizileri var. Sait Maden'in Çekirdek Yayınevi, şiirin bayrağını taşıyor. Başka dergilerde, özel şiir dosyaları yapılıyor. Birçok şiir ödülü olduğuna göre, bunun ilgilisi, okuru da var. Genellikle de, dizilerin kurucusu ve yöneticisi şair. Şairlerin sevgisi öyle yücedir ki, bunun ekonomik yanını düşünmek bile istemezler. Şairler için günler düzenleniyor, bazılarına konuşmacı olarak ben de katılıyorum, salonlar dolu. Üniversitelerde yapılan anma günlerine, açık oturumlara, sempozyumlara da yüksek derecede katılım dikkatimi çekiyor. "ŞİİRLE İLGİLİ ETKİNLİKLERE YÜKSEK DERECEDE KATILIM VAR!" Şiirin yükselişi, benim için beraberinde birçok güzelliği getiriyor. İnsanların duygu eğitimine önem verdikleri ortaya çıkıyor. Dünyayı imgenin merceğinden algılamaya demek ki ağırlık veriliyor. Ve insanlar hâlâ âşık olabiliyorlar. Bu arada, çeviri şiir kitapları da yayımlanıyor. Genç şairler iyi şiirler yazıyor,şiir üzerine düşünüyorlar, poetika oluşturma gereğini duyuyorlar. Bu da şiir üzerine düşünme yolunu açıyor ki, başka şairler için de yararlanılacak bir kaynak yaratılıyor. Türk halkının ruhu, acısı, mutluluğu, göçü hep şiire yansımıştır. Divan şiirini, halk şiirini düşünün, hepsinde bizim insan serüvenimiz vardır. Hele Anadolu söz konusuysa bu önem daha da belirginleşir. Düzyazının geç gelmesi, şiir türünün daima önde kalmasının gerekçesidir. İnsanlar hala aşık olabiliyor Bilkent Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Türk Edebiyat Merkezi Başkanı Prof. Dr. Talat Halman, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın TEDA (Türk Edebiyatını Dışarı Açma) projesi kapsamında iki şiir antolojisi hazırlayarak Türk şiirinin yurt dışında tarihi bir perspektifle tanıtılmasına öncülük etti. Halman'a kitabın hazırlık aşamasında yardımcı editör olarak Jayne L. Warmer eşlik etti. Talat Halman, dosyamız için Türk şiirinin yurt dışındaki yansımalarını anlattı: "Yurt dışında 1980'li yıllardan beri sönük kaldıktan sonra şiirimiz, ilgi görmeye başlıyor olabilir. Özdemir İnce'nin Max Jacob Ödülü'nü kazanması ile benim 'Türk Aşk Şiirleri' antolojimin ABD'de ForeWord dergisi tarafından 2005'te Amerikan Üniversite Yayınevleri'nin yayımladığı 12 bin kitap arasında 'en iyi on kitaptan biri' olarak seçilmesi bunun belirtileri arasında sayılabilir. TEDA projesi, birinci yılını doldurmadan başarıya ulaştı. Dünyada şiir genellikle az ilgi görürken Türk şiirinin yükselişe geçmekte olması Yaşar Kemal, Orhan Pamuk ve Elif Şafak kitaplarının Türk edebiyatına merak uyandırmasıyla, dış sergilerimizin beğenilmesiyle, başarılı çevirilerle, bir de TEDA'nın teşvikiyle gerçekleşti. Bundan sonrası için, haklı olarak iyimserlik duyabiliriz."Yurt dışındaki edebiyat kulislerinde, Türk şiirinin özgün ve evrensel olduğu, santimantalliğe kaçmadan samimi duygularla örüldüğü, yerel ve ulusal haysiyetinden ödün vermeden evrenselliğe yöneldiği, dünya şiirine yeni ilginç boyutlar getirdiği söz konusu ediliyor. "Türk şiirinin bugün yurt dışında yayımlanması, geçmişe oranla çok daha yaygın. TEDA böyle devam ederse 10 - 15 yılda hiç değilse 100 şiir kitabı çıkacak yurt dışında. Pek az ülkeye nasip olur bu." "PEK AZ ÜLKEYE NASİP OLUR..." Dosyamızı hazırlarken, Türk şiirinin usta kalemlerinin görüşlerine de başvurduk. Görüştüğümüz şairlerin hepsi, şiirin son dönemlerde yaşadığı gelişimi doğruladı. Öte yandan şiirin bugünkü mevcut sorunları hakkında da bilgi verdiler. Sundukları çözüm önerilerinin hayata geçmesiyle, Türk şiirinin önünün daha da açılacağı kesin gibi. ŞAİRLERİMİZ UMUTLU "HEM YERLİ HEM MODERN" Türk şiirinin 2000'li yıllardan bu yana iki mecradan yürüdüğünü söyleyebiliriz. Birincisi Türkiye'nin entelektüel tarihiyle herhangi bir ilişki kurmadan, belli bir zihinsel arka plana dayanmadan yazılan şiir. İkincisi, bu konumun tam karşıtında yer alan şairlerin oluşturduğu mecra. Ki ben onların şiirine 'sahih şiir' diyorum.Şiirde hareketlilik derken eğer 'sahih şiir'e rağbeti anlıyorsak, böyle bir hareket var, doğru. Genç Türk şairi, meselesinin farkında. Dolayısıyla hem yerli ve geleneksel hem de modern ve Avrupalı. Yani hem Baki Efendiyi biliyor hem de Baudlaire'i; hem T.S. Eliot'u biliyor ve hem de Yunus Emre'yi... Ve o kaynaklardan yararlanarak kendi şiirini dönüştürüyor. Şimdiye kadar Türkiye'de yazılan şiir, entelektüel tarihi ve tarihi genellikle farklı bir mesele olarak ele alıyordu; bir medeniyet problemi olarak görmüyordu. Şairin tarihe ve geçmişine yaklaşımı, ya bir ideolojik meseleydi ya da herhangi bir bağ olmaksızın rastlantısal bir ilişki olarak ele alınıyordu. Genç şairin, geçmişi ve bu toplumun entelektüel tarihini bir medeniyet meselesi olarak kavramasının idraki yenidir; bu, 2000'li yıllara tarihlendirilebilir. Öte yandan genç şairlerin çok ciddi bir sorunları var; şiir kitaplarını yayımlatma sorunu. Bazı ödüller için şiir kitabının basılmış olması şart değil. Ama bizzat jürilerde bulunduğumdan çok iyi biliyorum, dosyalara fazla itibar edilmiyor. Dolayısıyla genç şair eğer ödüle adaysa ve ciddiyse, kitabının basılmasına çalışıyor ama yayımlayamıyor. Yayınevleri genç şairlerin kitaplarının basılması konusunda çok cimri. "KIMILDANMA VAR!" Şiirde aramalar çok uzun süredir devam ediyor. Bir süredir yeni bir dil sıkıntısı içindeydi ozanlar. Bir yerde adeta bundan dolayı çıkmaza girilmiş gibiydi. Şu günlerde bir kımıldanma olduğu tespiti doğru. Çünkü hayattan giderek uzaklaşmıştı şiir; o yüzden de dil yetmez olmuştu. Bu açmazdan usul usul kurtulunuyor gibi... Artık genç ozanlar hayatla daha sıkı bağlar kurmaya çalışıyor. Bu da şiirin geleceği için çok umut verici. "HER ŞEY YERLİ YERİNDE!" Özellikle genç kuşakta çok büyük bir kıpırdanma var. Buna iki yönden bakmak gerekiyor: Kimlik oluşturma çabaları var. Bunu bazen manifestoyla bazen de genç üç beş kişinin çıkardığı dergilerle götürmeye çalışıyorlar. Fakat asıl önemlisi şiire büyük faydası olan kırılma mantığı içinde bulundukları iddia -doğru veya yanlış-: Biz şiiri bir kez daha modernize edeceğiz. Bu da farklı bir kan getiriyor şiire. Türk şiirinin bugün her zaman olduğu gibi sağlam ve akıllı okura ihtiyacı var; onun dışında her şey yerli yerinde bence. "İLGİ YAYGINLIĞI VAR!" 2000 sonrası Türki şiirinin üretiminde şaşırtıcı bir değişiklik yok. Ama yerleşik düzenin korkunç aldırışsızlığına karşın gene de gerçeküstü bir ilgi yaygınlığından söz edilebilir. Büyük yayınevleri şiir basmaya hiç hevesli değil. Ama şiire gönül vermiş bazı yayınevleri çok güzel ve nitelikli şiir kitapları yayımlamayı korkusuzca sürdürüyor. Zamanla, eleştirel bilincimiz ve duyarlığımız geliştikçe, nitelik açısından da belli bir düzeyde şiir yazıldığı ve okunduğu anlaşılacaktır.Bugün Türk şiirinin, şiirle uğraşanların duyarlık eğitimini ciddiye almalarına, insan sorunlarını başlangıcından günümüze özümleyip onu en etkili anlatımla dile getirmiş ustaları incelemelerine her şairin kendi kişisel sesini bulmak için gereken çabayı göstermesine ihtiyacı var.Şiir yarışmalarının sayısının çokluğu bu işin ciddiyetinden bizi şüpheye düşürecek kadar çok olabilir. Gene de küçümsemeyelim bütün bu çabaları. Başvurular beş yıl öncesine göre nicelik açısından çok fazla. Nitelik açısından şaşırtıcı, parlak örnekler her zaman çıkabilir. "YENİ BİR ŞİİR OLUŞUYOR!" '80'lerde başlayan ve uzun süren bir yenilginin ardından yazılan bu şiir bir bakıma şiir üzerine düşünme alışkanlıklarımızı ve terimlerimizi değiştirmeyi göze alabilecek ölçüde cesur ve devrimci bir şiir. Bazen deneysel arayışlar olarak da adlandırılıyor ama 'deneysel' sözcüğü bu şiir için tam bir tanımlama oluşturmuyor; ayrıca deneysel demek zaman zaman bu şiir için bir kısıtlama, sınırlama anlamına gelmemeli. Tam tersine farklı şiir kanallarında şiirlerini yazan ve geliştiren şairlerin yeni bir şiire imza atmalarının başlangıcı olarak görülmeli. Bunlar arasında benim uzun yıllardır izlediğim kimi şairler, dergiler, gruplar var ve onlar bugün daha da belirmiş durumda; hiçbiri de bir diğerine benzemiyor. Bu isimler birbirine benzemeyen şiirlerle şiirin de bir mozayik olduğunu sanıyorum önümüzdeki birkaç yıl içinde gösterecekler. Bazı devrimler gürültüyle gerçekleşir ama burada sessiz bir devrim var. Yeni bir şiir oluşuyor. Türkiye'nin dört bir yanında, çeşitli yayın periyotlarında çıkan ve sayılarının 100'ü bulduğu söylenen şiir dergilerinden iletişim kurabildiklerimizi sizin için bir araya getirdik. Bu dergilerin kimi tüm sayfalarını şiire ayırırken kimi de şiire ağırlık veriyor. BATI'DAN DOĞU'YA ŞİİR DERGİLERİ Heves / Editör: Mehmet Öztek - Ali Özgür Özkarcı / üç aylık ADANA Damar / Editör: Özgen Seçkin / aylık Edebiyat ve Eleştiri / Editör: Ahmet Yıldız / iki aylık Sonsuzluk ve Bir Gün / Editör: Bilal Kolbüken / iki aylık Fayrap / Editör: Hakan Arslanbenzer / iki aylık Hece / Editör: İbrahim Çelik / aylık Lacivert / Editör: Esengül Kutkan / iki aylık Patika / Editör: Levent Özbek / üç aylık ANKARA Akatalpa / Editör: Hilmi Haşal / aylık BURSA Şair Çalışıyor / Editör: Vadi Çiçekli / iki aylık ERZİNCAN Berfin Bahar / Editör: İsmail Arslan / aylık Eski Broy / Editör: Seyit Nezir / aylık Dergah / Editör: Mustafa Kutlu / aylık Haikum / Editör: Kadir Aydemir / üç aylık Merdiven Şiir / Editör: Ali Ural - Celal Fedai / iki aylık Öteki-siz / Editör: Derya Önder - Salih Aydemir / üç aylık Poetikhars / Editör: Serkan Işın / üç aylık Şiir Atı / Editör: Seyhan Erözçelik / Kitap formatında yayımlanıyor; bir yayım periyodu yok.Şiir Ülkesi / Editör: Alper Özbek / aylık Üç Nokta / Editör: Cenk Gündoğdu / üç aylık Varlık / Editör: Enver Ercan / aylık Yasak Meyve / Editör: Enver Ercan / iki aylık Yedi İklim / Editör: Ali Haydar Haksal / aylık İSTANBUL Dize / Editör: Veysel Çolak / aylık Sınırda / Editör: Hüsamettin Çetinkaya / üç aylık Ünlem / Editör: Lütfü Dağtaş / iki aylık İZMİR Edebiyat Yaprağı / Editör: Ali Haydar Tuğ KAHRAMANMARAŞ Tay / Editör: Halil Nihat Yıldız / aylık KARABÜK Bireylikler / Editör: Halim Şafak / iki aylık KAYSERİ Şiiri Özlüyorum / Editörü: Fuat Çiftçi NEVŞEHİR Ada / Editör: Ercan Yılmaz / üç aylık Mor Taka / Editör: Yaşar Bedri / üç aylık TRABZON Şehir Şiir Dergisi / Editör: İbrahim Tığ / aylık ZONGULDAK Bejan Matur (İngiltere, Fransa ve Almanya)İlhan Berk (İspanya, Amerika)Kemal Özer (Hollanda) Yılmaz Odabaşı (İrlanda)Özdemir İnce (Fransa)Lale Müldür (İngiltere, Fransa), Özkan Mert (İsveç)Enis Batur (Amerika, Fransa)Tuğrul Tanyol (İspanya)Kadir Aydemir (Azarbeycan) 2000'DEN SONRA YABANCI DİLLERE ÇEVRİLEN ŞAİRLERİMİZ Şiir tutkunları için işlevsel olacağını düşündüğümüz, 2000 yılından sonra yayımlanan ya da tekrar basımı yapılan şiir antolojileriden bir seçki hazırladık. "Atatürk Şiirleri Antolojisi" / Metin Celal / Bulut Yayınları "Antoloji Şairleri Seçkisi" / İsmail Cem Doğru / Cep Kitapları "Aşk Şiirleri" / Adnan Özer / Alfa Yayınları "Balkanlarda Türk Çocuk Şiiri Antolojisi" / Mustafa İsen / Grafikerler Meslek Kuruluşu Yayını "Cumhuriyet Dönemi Gazeteci Şairleri Antolojisi" / Toplumsal Dönüşüm Yayınları / Okan Yüksel "Çevre Şiirleri Antolojisi" / Orhan Kural & Kubilay Köseoğlu / Berfin Yayınları "Çocuk Şiirleri Antolojisi: Ünitelere Göre" / Cuma Karataş / Assos Yayınları "Emek Şiirleri I - II" / Eray Canberk & Gülsüm Cengiz / Evrensel Basım Yayın "Hapishaneden Şiirler" / Sezai Sarıoğlu & Aytekin Yılmaz / Metis Yayınları "Hukukçu Şairler Antolojisi" / Veysel Gültaş / Toplumsal Dönüşüm Yayınları "İzahlı Halk Şiiri Antolojisi" / Pertev Naili Boratav / Tarih Vakfı Yurt Yayınları "Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi" / İskender Pala / Kapı Yayınları "Kurtuluştan Sonrakiler Şiir Antolojisi" / YKY / Orhan Burian, "Yüzyılın Türk Şiiri" / Mehmet H. Doğan / YKY ANTOLOJİ SEÇKİSİ Şiirin artan ivmesini, konunun birincil öneme sahip muhataplarından olan yayınevlerine de sorduk. Şiir basan yayınevleri şiirdeki gelişim konusunda hemfikir. ŞİİR BASAN YAYINEVLERİ "GENÇLER SIKI YAZIYOR" Komşu Yayınevi'ni 2002 yılında kurdum.Yayınevini kurmaktaki amacım, özellikle genç insanların şiir kitaplarını yayımlamaktı. Çok zorlandıklarını görüyordum ve aralarında gerçekten çok nitelikli iş çıkaran kişiler vardı. Bu ana kadar çıkardığımız 10 kitabın 6'sı ilk kitap. Yayına hazırladığımız 10 kitabın ise 8'i. Hepsi de imrendiğim kitaplar. Bir de Yasakmeyve adlı iki aylık şiir dergimiz var. 20. sayısını hazırlıyoruz. Dergideki dosyaları da çoğu zaman genç insanlar yapıyor. Yayımladığımız kitapları okurla buluşturmada pek başarılı sayılmayız.Yani ticari bir başarımız yok. Bu şartlarda olmayacağını da biliyorum. Kitapçılar şiire pek ilgi göstermiyor. Onlar da "okur ilgi göstermiyor, satmıyor ki" diyerek savunuyor kendilerini. Çoğu büyük yayınevinin şiir kitabına pek sıcak bakmadığını da biliyoruz. Onların da mutlaka bir bildikleri var. İnatçıyım ya, bu sorunu aşarız gibi geliyor bana. Bunun da tek yolu şairle okuru bir şölen duygusuyla bir araya getirmek. Yurt dışında "okur festivali"ne katıldım birkaç kez. Klasik kitap fuarlarından çok daha şenlikli. Burada bu tür etkinlikler gerçekleştirirsek epeyce yol alırız. Şiire, şaire ve şiirin geliştiğine inanmasam, bu alanda yayıncılık yapmaya kalkışmam zaten. Çok sıkı şiirler yazıyor gençler. Bunu Yasakmeyve markasıyla bastığım kitaplarda da, Varlık dergisinin "yeni imzalar" sayfalarında yayımladığım şiirlerde de görmek mümkün. Elbette bu alanda yayın yapan diğer arkadaşların ortaya koyduğu ürünlerde de. Ayrıca, ne kadar sattığı önemli değil, 100'e yakın şiir dergisi yayımlanıyor Türkiye'de; az şey mi bu? "İYİ ŞİİRLER YAZILIYOR" 2004 yılında Şeref Bilsel'le birlikte hazırladığımız "Şiir Defteri / 1980 Sonrası Şiir ve Hayat" adlı kitapla şiire dair mecrada yayın yapmaya başladık. 2005 yılında şairlerimizin kendi seçtikleri şiirlerinden oluşan 'Kendi Seçtikleri' dizisini başlattık. Amacımız şiire dikkat çekmek ve Türk şiirine yeni okurlar kazandırmaktı. Bu yıl yeni diziler açarak şiir yayımcığını sürdüreceğiz. 2000'li yıllarda yazan şairler, '80 sonrası şiirin açtığı alanın içinde kendine özel bir yer edinen, birbirine benzemeyen ve Türk şiirinin kat ettiği dilsel ve kültürel mirası ruhunda taşıyan bir şiiri yazıyor. Teknolojik imkanların sunduğu kolaylık ölçüsünde dergiler de şiirler de, nicelik olarak arttı. Her ne kadar nicelik ve nitelik çelişkisi yaşıyor olsak da, bugün iyi şiirler yazılıyor. 2000'lerde şair kadınlarda da nicel ve nitel bir artış oldu. İslami cephe uzunca bir süre kültürel ve edebi açıdan tanımlanmadı. Ya da flu bir tarifin içinde konumlandırıldı. Buradaki gençler çok okuyor, iyi dergiler yayımlıyor ve iyi şiir yazıyor. Bir çoğunun sesine İsmet Özel'in gölgesi düşüyor olsa da...Apolitik kuşağın, bastırılmış cinselliğin, anarşizmin, öteki cinsiyetin sesi olarak okunan küçük İskender geniş bir okur kitlesine sahip. Ve bugün onun çekici gelen dilinin altında şiir yazan ve oradan hız alan şairler de var... Bir de somut, görsel, deneysel şiir var. Kendi adıma her ne kadar yakınlık duymasam da... Süreç içerisinde dilin kendi içinde kopup birleşmesiyle yapılan bu yolculuklardan bir yere varılır mı bilmiyorum ama o ivmenin içinden farklı bir şeyin çıkabileceğini de öngörmek mümkün. "GÜÇLÜ BİR ŞİİR GELİYOR!" 2003'te kurulduk; 60'a yakın şiir kitabı yayımladık. Ağırlıklı olarak da şiir yayımlıyoruz. Şiirde tüm olumsuzluklara rağmen bir hareketlilik yaşanıyor. İyi şiir yazılıyor mu, evet. Güçlü bir şiir geliyor. Bizim yayımladığımız her bir kitap, ortalama 300 adet satıyor. Bu, büyük yayınevlerinde de aşağı yukarı böyle. Ama yayımlanması için gönderilen dosya sayısı bini aşıyor. "PARILTILI DOSYALAR ÇOK Mayıs Yayınları 1983 yılında kuruldu. 5 yıl önce de kardeş yayınevi olarak Sardes Yayınları kuruldu ve Sardes bünyesinden 4 şiir kitabı çıktı; ki hepsi ilk kitap. Mayıs Yayınları, 1996'dan bu yana da Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü'nü veriyor. Son 10 yılda yayımladığımız kitaplar, bu yarışmada ödül alan dosyalardan oluşuyor. Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü'ne başvuruların sayısında bir artış söz konusu. Geçen 10 yıllık zaman diliminin ilk beş yılında gelen dosya sayısı ortalama 60 civarındaydı. İkinci beş yılda ise ortalama 80. Seçici kurul dosyaları değerlendirirken ilk turu tamamladığında elinde kalan dosya sayısı başvuru sayısının yarısı kadar oluyor; dereceye giremeyenlerden de en az 15'i şiir dergilerinde yayımlanmaya değer şiirler içeriyor. Yani genç şairlerin parıltılı dosyaları artıyor; ısrarlı olmaları haline sonraki yıllarda şiir çevrelerinde yer edinmeleri çok mümkün. "ŞİİR YAYIMI ARTTI!" 2004 yılında kurulduk. 25'i aşkın şiir kitabı yayımladık. Bu türün yayın sektöründe de kendisine bir alan bulabilmesi amacıyla çıktık yola. Son dönemde birkaç yayınevi daha düzenli olarak şiir kitabı yayımlamaya başladı mesela; görece daha çok şiir yayımlanıyor artık. Bugün birbirinden farklı şiirler yazılıyor. Nitelikli şiir sayısı artıkça yayımlanan şiir kitabı da artıyor. Yayınevini kurduğumuz anda, onlarca şairin ilgisiyle ve dosyasıyla karşılaştık. Dolayısıyla bu bizim üretimimizi doğrudan etkiledi. "ŞİİR DAMARIMIZ GÜÇLÜ" 1996 yılında kuruldu Avesta ve şimdiye kadar yaklaşık 60 şiir kitabı yayımladık; temel olarak iki dilde yayın yapıyoruz: Türkçe ve Kürtçe. Birkaç şiir dizimiz var. Başlangıçta şiiri yayın programımıza almamıştık. Fakat gelen nitelikli ürünler nedeniyle bir süre sonra şiir yayımlamaya başladık. Yılda bir dosya yayımlamaya karar vermiştik; bu sayı ister istemez arttı. Bu coğrafyadaki şiir damarının çok güçlü olduğunu düşünüyorum.