22.12.2008 - 15:11 | Son Güncellenme:
PELİN ÇİNİ
Soysert: “Bizi izlemeye gelenlerin huzursuz olacaklarını düşünmelerini istemem. Yapmak istediğimiz, insanların yüksek sesle söyleyemediklerini onlara sahneden anlatmak”
Binbir Gece”nin Bennu’su Ceyda Düvenci, “Benim Annem Bir Melek”in sevimli gelini Dolunay Soysert ve “Sessiz Fırtına”da izlediğimiz Altın Portakal’lı Beste Bereket haftanın her günü Beşiktaş’ta bir araya geliyor. Onlar 1 Kasım’dan itibaren Beşiktaş Kültür Merkezi’nde haftada iki gün (perşembe ve cuma) sahnelenecek olan “Sürmanşet” adlı oyunda beraber oynayacaklar.
“Sürmanşet”in kadın oyuncularıyla Beşiktaş Kültür Merkezi’nde, İngilizlerin çay saati olarak da bilinen öğleden sonra beş civarı buluşmaya karar verdik. Oynayacakları oyunun da bir İngiliz tiyatro akımına dahil olmasından dolayı bu tesadüf onların çok hoşuna gitti ve çaylarımızı alıp kulisteki rahat koltuklara kurularak sohbet etttik.
Dolunay Soysert’in eşi Sinan Tuzcu‘nun yazdığı ve Arif Akkaya‘nın yönettiği oyun “in-yer-face” (seyirciyi kendisini ve anlatılan hikayeyi sorgulamaya iten ve onda “sahnedeymiş” hissi uyandırmayı amaçlayan bir İngiliz tiyatro akımı) türünde bir politik drama. “Sürmanşet”te kadın oyunculara Erkan Can ve Tardu Flordun eşlik edecek.
“Sürmanşet” in-yer-face akımına ait bir oyun. In-yer face “yüzünüze karşı” demek ve böyle oyunlar seyirciyi rahatsız etme üzerine kuruludur, değil mi?
Dolunay Soysert: Rahatsız etmenin kullanımından hoşlanmıyorum çünkü bu kelime bizim dilimizde çok farklı anlamlar taşıyabiliyor. Bizi seyretmeye gelecek insanların onları huzursuz edeceğimizi düşünmelerini istemem. Bizim yapmak istediğimiz şey insanların yüksek sesle söyleyemedikleri, yorumsuz kalmayı tercih ettikleri noktaları onlara sahneden göstermek.
“Sürmanşet” bir hikayenin değil, birçok hikayenin iç içe işlendiği bir oyun. Sonuçta siyasete yakın duran bir işadamının karanlık işlerini ve o işlerin bir sürü farklı insanı nasıl etkilediğini konu alıyoruz. Seyircinin konuya yabancı hissedeceğini sanmıyorum.
Beste B.: “Bir-iki kez TV’de görünene bir avamlık geliyor”
Oyunda canlandırdığınız karakterler nasıl kızlar?
Ceyda Düvenci: Benim oyundaki karakterim Aslı çok sıradan biri, yani bizden biri. Zaten ilginç olan da bu tür şeylerin böyle sıradan birinin başına gelebilmesi. Aslı’nın annesi babası İstanbul dışında olduğu için kız kardeşiyle yaşıyor, ona çok düşkün biraz anaç biri yani. Bence Yengeç burcudur...
Beste Bereket: Benim oynadığım karakterin adı Funda. 25 yaşında, ablasıyla birlikte yaşıyor. Üniversitenin basın yayın bölümünü bitirmiş ve bir haber kanalında çalışıyor. Etrafında olan bitenlerle pek bir ilgisi yok. Hayatının merkezinde aşk var ve galiba bir tek ona odaklanmış durumda. Funda olsa olsa Boğa burcu olurdu bence.
Dolunay S.: Ben Yeşim’i oynuyorum. Ne burcu olduğunu hiç düşünmedim. Yeşim delişmen ve gelgitli bir kız. Ne istediğini tam bilmiyor. Gününü yaşayan bir tip. Parası olmalı ve paranın nereden geldiği de onun için çok önemli değil. Güzel çantaları ve güzel ayakkabıları olduğu sürece sorun yok. Bu açıdan bakınca günümüz kadını denen profile biraz benzetiyorum.
Bazı oyuncular “Tiyatro ve sinemanın yeri ayrı, dizileri para için yaparım” derler. Siz de başarılı dizilerde rol alıyorsunuz. Bu konudaki fikriniz nedir?
Ceyda D.: Benim için televizyon daha önde. Televizyondan para kazanıyorum ve ona burun kıvırma lüksüm yok. Bu yüzden “Diziyi sadece para için yapıyorum” diyenleri anlamıyorum. Ortada bir gerçek var ki sokaktaki insanlar bizi tiyatrodan ve sinemadan değil televizyondan tanıyor, herkesin evinde televizyon var.
Beste B.: Ben de Ceyda ile aynı fikirdeyim. Dizileri sadece para için yapıyorum demek bir anlamda kendine saygısızlık etmek. Yaptığın iş sana aittir ve onu sahiplenip içselleştirmen gerekir.
Sizce bu tepkiyi oyunculuk eğitimi almamış insanların da dizilerde oynamalarından dolayı veriyor olabilirler mi?
Ceyda D.: Benim bu tepkiyi mantıklı görmemi sağlayacak tek düşünce de bu zaten. Bence zamanla her şey ortaya çıkar yani gerçek oyuncularla geçici, sabun köpüğü gibi parlayanlar zamanla elenir ve yok olurlar.
Dolunay S.: Bu ülkede bir-iki dizide oynayınca sete geç kalmaya, basını bekletmeye ve kapris yapmaya hakkı olduğunu düşünen insanlar var. Zamana bırakırsanız bu insanların kısa sürede yok olduklarını görürsünüz.
Beste B.: Türkiye’de bir-iki kez televizyonda görününce, biraz da beğenilince insanlara bir avamlık geliyor. Hani ne oldum delisi olmak gibi bir şey. Bunun gerçekten oyunculuk yapmak isteyen kişilere itici gelmesi çok normal ama bence de yapılacak en akıllıca şey beklemek.
Dolunay S.: ”Bence Kavak Yelleri süper bir dizi”
Televizyonda hangi yapımları takip ediyorsunuz?
Dolunay S.: Hepsini takip etmeye çalışıyorum ama bence “Kavak Yelleri” süper bir dizi. Bu genç ekibi severek takip ediyorum, çok başarılılar. Demin bahsettiğimiz o “kendini oldum sanma” durumu bu ekip için geçerli değil. Bu yüzden de çok seviliyorlar ve bence çok başarılı olacaklar.
Beste B.: Elimden geldiğince takip ediyorum. “Kavak Yelleri” ve “Avrupa Yakası” favorilerim. Ben gülümseten işleri daha çok seviyorum galiba.
Ceyda D.: Tüm projeleri en az bir bölüm seyrediyorum. “Aşk-ı Memnu”, “Küçük Kadınlar” ve “Yaprak Dökümü” beğenerek izlediğim işler. Özellikle “Yaprak Dökümü” ekibinin oyunculuklarına hayranım.
Ceyda D.: “Avrupa Yakası’nda yer almayı çok isterim. Bence o ekip sette çok eğleniyor”
Hangi ekip “Hadi gel misafir oyuncu ol” dese kabul edersiniz?
Beste B.: Ben komedi yapmak istiyorum. Malum krizden dolayı insanlar şu sıralar daha çok evlerinde televizyon başında vakit geçiriyorken onları biraz gülümsetmek fena olmaz. O nedenle tercihimi “Avrupa Yakası”ndan yana kullanacağım.
Ceyda D.: Ben de “Avrupa Yakası” diyorum. O dizinin kamera arkası bölümünü seyredip o ekiple çalışmak istememek imkansız. O kadar eğleniyorlar ki. Mutlaka yer almak isterdim.
Dolunay S.: Ben “Kavak Yelleri”nde oynamak isterdim. Bir bölüm de olsa o genç ekiple çalışmak güzel olurdu. Daha önce “Avrupa Yakası”nda misafir oyuncu olarak yer almıştım, çok zevkliydi.
Beste B.: “Ben seyirci olsam bu oyunu asla kaçırmazdım”
Konservatuardan mezun olmama rağmen profesyonel anlamda ilk kez tiyatro yapıyorum çünkü seyirci olarak seyretmeyeceğim bir işte yer almak istemem. “Sürmanşet”i okuduğum andan beri biliyorum ki ben seyirci olsam bu oyunu kesinlikle kaçırmazdım!
Ceyda D.: “Yaza doğru çocuk düşünüyorum”
Evlilik çok iyi gidiyor, şu an işlerime kanalize olmuş durumdayım ama yaza doğru çocuk yapmayı düşünüyorum.
Yaşım 31 ve çocuk delisi biri olarak geç kalmak istemem.
Dolunay S.: “Karı kocanın aynı işte çalışması kolay değil”
Evli çiftlerin aynı işte çalışmaları çok kolay bir şey değil. Sinan’la bu projede beraberiz çünkü ideallerimiz aynı. Ama iş hayatını farklı alanlarda yaşayıp eve farklı hikayelerle dönmek de güzel olabilirdi.