21.04.2020 - 16:50 | Son Güncellenme:
60 yıldır devam eden bir aşkın hikayesini anlatan Serenad, dünya düzenini yeniden yazan tüm siyasi sorunlarda dahi asıl harcananın insan olduğu gerçeğini okurlarına hatırlatan dokunaklı bir roman. Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi’nde halkla ilişkiler görevini yürüten genç bir kadın olan Maya Duran'ın ABD’den gelen ve artık 90’ına merdiven dayamış Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner’i karşılamasıyla başlar. 1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile’ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Livaneli’nin anlatımı yürekten, canlı. İnsanlar ve hükümetlerin zulüm potansiyeli konusundaki umutsuzluğu derinden hissettiriyor. ”
“Bir aşk hikayesi olduğu kadar bir savaş destanı (gerçekte iki aşk hikayesi; biri romantik, biri platonik), bir edebi gizem, kültürler arası bir keşif ve derin bir kaybın doğası üzerine meditasyon. ”
‘’Yürek parçalayan ve müthiş çekici”
Livaneli 2001 ile 1938-1942 arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yapıyor, Türkiye'nin zengin kültürel, politik, etnik ve dini ayrımlarına dair iç görüler duyuruyor. Trajik geçmişiyle uzlaşan bir adam ve Türk mirasıyla uzlaşan bir kadına layık bir portre, açıklık ve hoşgörü için güçlü bir savunma sunuyor. ”
“Nadir bir başarı.”
“Livaneli, Türkiye kültür hayatında olağanüstü bir güç. İngiltere’nin Beatles’ı, Amerika’nın Bob Dylan’ı gibi . Ama liste başı olan kitapları ve insan hakları mücadeleleriyle de tanınıyor.”
“Serenad, çok güzel yazılmış bir roman ve aynı zamanda sürükleyici, elden bırakılmayan bir okuma sunuyor. Kitap, okurun bir anda kendini kaybedeceği ve geçmişe doğru çekileceği zengin hikayeler içinde hikayeler anlatıyor. Bu roman Türkiye'yi güzel yapan her şeye bir zafer şarkısı, yanı sıra halkının karşılaştığı acılara ve geçmişleriyle yüzleşerek, yaşanabilir bir gelecek inşa etmekte karşılaştıkları karmaşık zorluklara bir övgü. Tek bir kitapta bu kadar çok şey olabilmesi, Livaneli'nin ülkesinin bir yazarı ve gözlemcisi olarak derin yeteneğine bir övgüdür.
Serenad, hem dokunaklı bir aşk hikayesi hem de krizde insan bağlantısının gücünün sürükleyici bir kanıtıdır.”
“Zülfü Livaneli’nin yürek burkucu ve düşündürücü tarihi romanı Serenade for Nadia, insanlığın zulüm kapasitesinin hareketli ama akıllı bir eleştirisidir.”
“Ünlü yazar Zülfü Livaneli, modern Türk yaşamının gerçeklerini parlak bir şekilde ortaya çıkarırken, ayrı kuşaklara mensup, ancak Türkiye'nin karmaşık, kanlı geçmişi ile bağlantılı hale gelen iki kişinin unutulmaz hikayesini anlatıyor”