13.01.2021 - 14:53 | Son Güncellenme:
Modern şiire güncel bir ifade kazandırmak için yola çıkan, bir kırılım niteliğindeki Garip akımının kurucusu, bir garip Orhan Veli. Süleyman Efendilerin, Yüksekkaldırım’daki Melâhatlerin, her gece şehrin sakinleri uyanmadan gökyüzünü boyayan Dalgacı Mahmutların “mısra-ı meşhurunun mübdii”, bir garip Orhan Veli. “Cep delik cepken delik” dolaştığı İstanbul çarşılarının, lokantalarının ve sokaklarının dilini “şairanenin aleyhinde” şiire getirmiş, bir garip Orhan Veli.
Yayan dolaşırım,
Mütenekkiren seyahat ederim.
Oktay Rifat’la Melih Cevdet’tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Yazar: Orhan Veli
Dizi: Can Modern
Tür: Şiir
Sayfa sayısı: 208
ORHAN VELİ, tam adıyla Orhan Veli Kanık,13 Nisan1914’te İstanbul, Beykoz’da dünyaya geldi. 1921 Galatasaray Lisesi’ne başladı ama babası Mehmet Veli Kanık’ın Cumhurbaşkanlığı Bando Şefliği’ne atanması ve ailenin Ankara’ya taşınmasıyla öğrenimine orada devam etti. Garip akımının diğer iki üyesi olacak Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le Ankara’da lise yıllarında dost oldu. Beraber Sesimiz dergisini çıkarmaya başladılar. Öğrenimini İstanbul Üniversitesi’nin Felsefe Bölümü’nde sürdüren Orhan Veli, 1936’da eğitimini yarım bırakarak Ankara’ya döndü ve PTT Genel Müdürlüğü’nde Telgraf İşleri’nde memurluk yaptı. İlk şiirleri de bu yıllarda Nahit Sırrı Örik’in teşviğiyle Varlık’ta ve diğer kültür sanat dergilerinde müstear adla yayımlandı. 1941’de Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le çıkardıkları Garip ile şiirde Birinci Yeni akımını başlattı. Vazgeçmediğim (1945), Destan Gibi (1946), Yenisi (1947) kitaplarını yayımladı. 1949’da Karşı adlı şiir kitabını, savaş sonrası dönemin zor şartları yüzünden yayın ömrü uzun olmamış Yaprak dergisini çıkardı. Sosyal, siyasi ve kültürel konularda yankı uyandıran yazılar kaleme almış, Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le Nâzım Hikmet’in mahkûmiyetini protesto etmek için üç gün açlık grevi yapmaları o dönem çok konuşulmuştur. Orhan Veli, kapatılmamış bir belediye çukuruna düşerek başından hafifçe yaralanmış ve dört gün sonra beyin kanamasından yaşamını yitirmiştir. Lisedeki edebiyat hocası Ahmet Hamdi Tanpınar’ın tarifiyle “şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zekâ” olan Orhan Veli, Aşiyan Mezarlığı’nda dostlarının yaptırdığı bir mezara defnedilmiştir. Yürüme mesafesindeki heykeli halen Boğaziçi’ni seyretmektedir.