23.04.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - An Vokal, Ychorus, Dem Vokal, Chorvus, Sinope, Kısmet Fatka, Prote, Ortaköy Dreaming, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, Ruhi Su Akademi Korosu ve Los Obreros toplulukları Hatay’da bir sanat konteyneri kurulması için müziğin birleştirici gücünü kullanıyor. Çok sesli müzikle uğraşan koristler ve vokalistlerin bir araya geleceği konserden elde edilecek gelirle kurulacak konteynere sanatçı Orhan Aydın’ın depremde hayatını kaybeden kızı Eylem Şafak Aydın Yetiş’in adı verilecek ve anısı yaşatılacak. Konserle ve projeyle ilgili Polat sorularımızı yanıtladı.
Yarın akşamki konserden elde edilecek gelir ile deprem bölgesinde kurmayı planladığınız sanat konteynerini anlatır mısınız, nasıl bir alan yaratmayı planlıyorsunuz?
Deprem bölgesinde sanat projelerinde kullanılmak üzere bir konteyner satın alacağız. Amacımız içinde dijital piyanosuyla, perküsyon aletleriyle, küçük bir kütüphanesiyle bir müzik konteyneri yaratmak. Elbette sanatın tüm alanlarından çalışmaların da yapılacağı bir alan yaratmayı hayal ediyoruz. Bu konteynerde çocuklarla ve gençlerle çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Her ay bir topluluğumuzla konteynerimizde etkinlikler düzenlemeyi ve bunun kalıcı hâle gelmesini sağlamayı hayal ediyoruz.
Sanat ve deprem... Bir felaketin ardından yaraları sanatla sarmaya çalışıyorsunuz, sizce sanatçıların bu ‘kara’ günlerde bir görev üstlenmesi gerekiyor mu ya da nasıl bir görev üstlenmeli?
Sanat hayatın her ânını anlatmak için var. Bu tür büyük afetlerde, kayıplarda özellikle müzik ne yazık ki ilk susan, susturulan unsur hâline gelmiş durumda. Oysa müzik ve sanat sadece eğlenmek için değil; yası, acıyı, hüznü, mutluluğu, sevinci, umudu ve dayanışmayı paylaşmak için var. Biz We Play toplulukları olarak paylaşmayı en iyi bildiğimiz şeyi, müziğimizi, sanatı orada yaşayan çocuklarla, gençlerle paylaşmayı hedefliyoruz. Bizce sanatın toplumsal işlevi bunu gerektiriyor.
Deniz’in yolculuğu
Bu konser daha önceden bir “Yolculuk” hikâyesi olarak planlanmıştı. Depremin ardından bir dayanışma konserine dönüştürdünüz. Yine de bizlere ‘Deniz’in hikâyesi’nden bahsedebilir misiniz?
Evet bu bir yolculuk hikâyesi olarak planlanmıştı. Viyana’dan Tahran’a bir yolculuğu anlatıyordu. İran’da son dönemde yaşanan kadın hareketinden esinlenilmiş bir ütopik öyküydü. Deniz, İran’daki kadın hareketinin bir devrime dönüştüğünü görünce trene atlayıp Tahran’a gitmeye karar veriyor. Hikâye, Deniz’in yolculuğu sırasında tanıştığı kadın ve erkeklerin anlattıklarıyla, yol boyunca geçtiği toprakların şarkılarıyla harmanlanıyor. Umuyorum gelecek sene sonbahar döneminde o hikâyeyi de anlatabileceğimiz bir konser gerçekleştirebiliriz.
Yarın akşam IF Beşiktaş’ta gerçekleştirilecek dayanışma konserinden elde edilecek gelirle Hatay’da depremzede çocuklar için “Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Eylem Şafak Aydın Yetiş Sanat Konteyneri” kurulacak.