09.11.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - Bir sahaftan içeri girdiğimizde elimize bir kitap alır ve onun dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarız. Kimi zaman kitabın öykünün kimi zaman da kitabın bir önceki sahibinin hayatının öyküsüne doğrudur bu yolculuk… Bazen kapağı açtığımızda dikkatimizi bir resim, bir iz ya da bir isim çeker; işte bu ögeleri içeren küçük boyutlu baskı resimler “ekslibris” olarak adlandırılıyor. İstinye Üniversitesi de bu kitap ve resmi bir araya getiren sanat dalının dünyaca ünlü örneklerini “100. Yılda 100 Ekslibris Sergisi”nde bir araya getiriyor. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında hazırlanan sergi üniversitenin Vadi Kampüsü’nde sanatseverlerle buluşuyor. İSÜ Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi ve İstanbul Ekslibris Müzesi Müdürü Hasip Pektaş küratörlüğünde düzenlenen sergi müze koleksiyonundan uluslararası düzeyde usta sanatçıların özgün çalışmalarını içeriyor.
21 ülkeden 100 sanatçı
“Nedir bu ekslibris?” sorusunu “Kitabın kartviziti ya da tapusu” sözleriyle açıklayan Pektaş serginin Türkiye’de ekslibrisin tanınması ve yaygınlaşmasına katkı sağlaması, kitaba ve sanata ilgiyi artırmayı hedeflediğini söylüyor. Ekslibrisin önemli bir iletişim aracı olduğunu belirten Pektaş, bu sanat dalının, farklı kültürleri, tarzları tanımaya fırsat verip insanı zenginleştirdiğine değinmeden de geçmiyor. Bir ihtiyaç grafiği olarak doğan bu sanatın estetik kaygılarla yapılan özgün çalışmalar olduğunu ekleyen Pektaş; “Sanatı, tasarımı insanın elleri arasına, kitapların içine kadar getirir, büyüleyici sıcaklığını hissettirir. Doğduğu ilk günden bu yana ekslibris, sahibine bir ayrıcalık kazandırmıştır. Kitaplarında ekslibris olan kişiler kendi adına özel bir eser tasarlanmış olunmasının mutluluğunu duymuşlar, kendilerini diğer kişilerden farklı görmüşlerdir. Asıl işlevi kitap sahibini betimlemesi ve kitabı ödünç alan kişiyi geri getirmesi konusunda uyarmasıdır” diyor. Ayrıca ekslibrisin sanatçılar ve koleksiyoncular arasında önemli bir değiş tokuş objesi olarak kullanıldığını ve bir sanat eseri olarak bulunduğu mekânın ruhunu zenginleştirdiğini de vurguluyor. Tüm bu zenginliği 21 farklı ülkeden 100 sanatçının özgün çalışmasının yer aldığı “100. Yılda 100 Ekslibris Sergisi” ile 12 Kasım’a kadar görmek mümkün. Birbirinden farklı üslupta pek çok örneğin yer aldığı sergi farklı dünyalara bir yolculuğa çağırıyor.
Cumhuriyet’e saygı
Pektaş ayrıca “100. Yılda 100 Ekslibris Sergisi” başlığıyla Cumhuriyetimizin birinci asrına işaret eden serginin; “‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ diyerek sanata ve sanatçıya verdiği değeri gösteren Atatürk’e ve kurduğu Cumhuriyet’e bir saygı ve şükran etkinliği olduğunu sözlerine ekliyor. Bu sanat alanının daha yeni gelişmeye başladığını söyleyen Pektaş tanınması ve yaygınlaşması için 35 yıldır yoğun çaba gösterdiği ekslibrisin ülkemizde geldiği noktadan da gayet mutlu. Pektaş 2000’li yıllardan bu yana, özellikle sanat ve tasarım eğitimi veren kurumlarda ekslibris yapan gençler yetişmeye başladığını, sanatçılarımızın uluslararası yarışmalarda ödüller aldığını, beş uluslararası yarışma ve başarılı bir ekslibris kongresi organize edildiği ve dünyadaki 10 müzeden biri olan İstanbul Ekslibris Müzesi’ni kurduklarını büyük bir kıvançla söylüyor. Pektaş, kitap ile koşut gelişen bir sanat dalı olan ekslibrisin ancak kitap ve kütüphane varsa gelişebileceğinin de altını çizerek çoğu ülkede ekslibrisin yıllar önce kullanılmaya başladığını ve ülkemize bu sanatın 1900’lerde Batı’dan alınan ikinci el kitaplarla geldiğini belirtiyor.