Kültür Sanatİran’dan yükselen isyanın sesi

İran’dan yükselen isyanın sesi

12.01.2025 - 02:00 | Son Güncellenme:

Almanya’nın Oscar temsilcisi “Kutsal İncirin Tohumu” hem meselesi hem de yönetmenin maruz kaldığı zorluklar nedeniyle hayli dikkat çekici bir yapım

İran’dan yükselen isyanın sesi

Müjde Işıl - Bazen filmin meselesi ya da başına gelenler, filmin önüne geçer. Muhammed Resulof imzalı “The Seed of the Sacred Fig/Kutsal İncirin Tohumu” bunun iyi bir örneği. Belki sadece ‘İran’daki yasaklara muhalif’ olarak tanımlanıp saygı duyulacak bir film iken yönetmene ve ekibine uygulanan cezalar, onu bir anda dünya çapında sansür karşıtı bir özgürlük simgesine dönüştürdü.

Haberin Devamı

Geçen sene Altın Palmiye’de yarışacak filmlerden biri olarak açıklanması ile adı daha sık duyulmaya başlanan “Kutsal İncirin Tohumu” için İran’ın sansür kuralları çoktan işlemeye başlamıştı aslında. Önce film ekibine İran’dan çıkış yasağı getirildi. Sonrasında oklar Muhammed Resulof’a çevrildi. “Kutsal İncirin Tohumu”nu izinsiz çekmesi, ülkenin güvenliğine karşı suç işlemesine rağmen film çekmeye devam etmesi ve filmdeki aktrislerin başörtülerini kurallara uygun takmadığı gerekçeleriyle yargılanıp suçlu bulundu. Sekiz yıl hapis ve kırbaç cezası verildi. Sistemle sürekli mücadele eden, muhalefetini sürdüren, daha önceleri de yasak ve cezalara maruz kalan Resulof, sonunda ülkesini terk etme kararı aldı. Sosyal medya hesabından yaya olarak kaçtığı videoyu paylaşan Resulof “Dünyanın her köşesinde sizi ve karanlık rejiminizi tarihin derinliklerine gömmeyi sabırsızlıkla bekliyorlar.

Haberin Devamı

İşte o zaman anka kuşu gibi o topraklardan yeni bir hayat başlayacak” diye not düştü. Almanya’dan sığınma hakkı alan Resulof, filminin Cannes’da gerçekleşen prömiyerine katıldı. Jüri, filmi anadallarda ödüllendirecek kadar beğenmese de bu mücadeleyi karşılıksız bırakmadı ve ödül listesinde olmayan özel bir ödül ile taltif etti Resulof’u. Almanya da filmi Oscar’a yolladı.

İran’dan yükselen isyanın sesi

Kurban mı yoksa suçlu mu?

Film, birbirinden ayrışan iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde terfi almış bir soruşturma hâkimi, onun eşi ve iki kızı arasındaki ilişkiyi izliyoruz. Ülkede kadınların başını çektiği protestolar onları da etkiliyor. Anne kızlarını, babalarını zorda bırakmayacak şekilde örtünmeleri, sosyal medyadan sakınmaları konusunda uyarırken kızların, vicdanlarının sesini dinlediğini ve hemcinslerini desteklediğini görüyoruz. Anne-baba hatalar yapmakla birlikte kötü insan değiller. Bu bölümde Resulof, İran’daki başörtüsü protestolarının gerçek görüntülerine yer veriyor. İran’da sistemin ailelere, ailelerin de gençlere yaptığı baskıyı gerçekçi ve etkileyici bir şekilde anlatıyor Resulof. Daha önce de yönetmenle çalışmış Missagh Zareh (baba rolünde), İran’daki protestolara bizzat katılmış Süheyla Gülestani (anne rolünde) aile içindeki gerilimi başarıyla yansıtıyor.

Haberin Devamı

İkinci bölümde film tür değiştiriyor sanki. Babanın silahının kaybolması üzerine ailesine uyguladığı şiddet anlatılıyor. İlk bölümün şehir hayatındaki gerilimi, taşrada kovalamacaya dönüşüyor. Doğal atmosferi etkileyici olsa da kayıp silah mevzusu, filmin gerçeklik duygusunu yok ederken baba karakteri için hedeflenen, ‘kurban mı yoksa suçlu mu?’ ikilemini seyirci nezdinde yaratamıyor. Cannes zamanı büyük sükse yapan, İran’daki yasakların simgesine dönüşen “Kutsal İncirin Tohumu”, yakın zamana kadar En İyi Uluslararası Film dalında Oscar’ın favorisiydi. Fransa adına yarışan “Emilia Pérez”in yükselişi karşısında geri planda kalsa da üzerinde en çok konuşulan İran filmlerinden biri olarak tarihe geçti bile.