11.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
Biletleri satışa sunulan filmler İstanbul'da AFM Caddebostan Budak, Beyoğlu AFM Fitaş ve AFM İstinye Park sinemalarında, Ankara'da ise AFM Cepa Sineması'nda gösterilecek. İçerisinde "Yaşama Sanatı", "Meksika Dalgası" gibi özel bölümlerin ve bir uluslararası film yarışmasının bulunduğu festivali, genel koordinatörleri Serra Ciliv ve Pelin Turgut anlattı.
Serra Ciliv: Yedinci yılımıza girerken, yine film sayımızı aynı tutmaya çalıştık ama programımızı kapatırken bir baktık yine 10 yeni film eklemişiz.
Festival düzenlemenin en zevkli tarafı da bol bol film izlemek ve seçmek olmalı...Pelin Turgut: Evet, film seçmek bu işin en heyecan verici tarafı. Bu yüzden iyi bir film yakaladığımızda, filmin sonunda yazılar akarken ve keyifle koltuğumuzda kaykılmışken o filmi festival programına almak için ertesi sabah daha bir şevkle gidiyoruz işe.
Bu yıl festivalin özel bölümleri için neler söyleyebilirsiniz?
Pelin T.: Bu bölümler hem o filmleri hem dünyanın gidişatını hem de sizin ruh halinizi ele verir. Örneğin, "Gezegen, İnsan" bölümü her sabah güne yeni bir doğal felaket haberiyle ya da insanın insana yaptıklarının özetiyle başlayışımızı anlatıyor. Bundan başka Meksikalı genç yönetmenlerin filmlerinin izlenebileceği "Meksika Dalgası" ve "Yaşama Sanatı" bölümleri var.Bu yarışma bağımsız filmin ne olup olmadığı tartışmalarına da bir cevap mı olacak?
Serra C.: Evet, artık bu tartışmaları bir kenara bırakmanın vaktidir. Onun yerine birçok kişiye göre dahi, bazılarınca deli, bizlerce geleceğin sinemasının yönetmenleri olabilecek gençleri yakalayalım ve bırakalım yeni tanımları onlar yapsın. Kurmaca ile gerçeğin, fotoğraf ile sinemanın, sessiz filmlerle müzikallerin iç içe geçtiği yapımları, "Bağımsız mıyız, değil miyiz?" diye düşünmeden tüm samimiyetleriyle film yapan gençleri bulmanın keyfini yaşıyoruz.Pelin T.: İstiyoruz ki !f 2008, bu genç filmleri yalnızca uluslararası basına değil, İstanbul'da iş yapan deli veya dahilerin bilinçaltlarına taşısın; birkaç yıla kalmadan "Türkiye Dalgası" diye bir bölüm yapalım.
Pelin T.: Öncelikle şehre yayılmak var. !f yalnızca bir film festivali değil. Her yıl partilerimizde ve atölyelerimizde !f izleyicilerinin yalnızca izleyici olmadığını daha iyi anladık. Bu yıl, bir festival merkezi uygulamasına geçerek kendimize, konuklarımıza ve izleyicilerimize bir buluşma noktası yaratıyoruz. Festival süresince tüm festival etkinlikleri için adresimiz, festival merkezimiz The Hall. Burada muhabbet, tartışma, konuşma gibi birçok aktivitemiz olacak. Bunlar filmleri izlemek kadar önemli.
Bu yıl başka bir bölgede de var olacaksınız. Bu sinemaseverler için bir müjde sayılır.Serra C.: Coğrafi olarak İstanbul'a yayılabilmek önemli. Bundan iki yıl önce Caddebostan'da da festival yapma fikri çıktığında "!f ancak Beyoğlu'nda !f olur" diyenlerimiz olmuştu. Bu yıl, İstinye Park'a giderken yine bir garip hissediyoruz kendimizi, başka bir dünya sanki orası. Sonra diyoruz ki, saçmalamayalım. Kara koyun dediğin her yerdedir ve her kara koyun öyle ya da böyle yeni bir şeyler görmek ister.
Festival programında Oscar adayları da var
"In The Valley of Elah / Tanrı'nın Vadisinde":
Paul Haggis'in yönettiği film Tommy Lee Jones ile en iyi erkek oyuncu dalında Oscar adayı. "Tanrı'nın Vadisinde" iyi bir asker olan Mike Deerfield'in Irak'ta esrarengiz bir şekilde kayboluşunu ve sonrasındaki arayışı anlatıyor.
"Lars and The Real Girl / Lars Sevince":
Craig Gillespie'nin yönettiği film en iyi senaryo dalında Oscar adayı. "Lars Sevince" sade ama ilginç bir aşk hikayesi. Filmde evli bir erkek olan Lars'ın internetten ısmarladığı bir plastik bebeğe aşık oluşu anlatılıyor.
"I Met The Walrus":
Josh Raskin'in yönettiği film en iyi kısa animasyon dalında Oscar adayı. Film 1969 yılında Beatles grubunun hayranı Jerry Levitan'ın John Lennon ile yaptığı röportajın gerçek ses kayıtları üzerine animasyon çizimlerle gerçekleştirildi.