18.06.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - İstanbul’un sembol yapılardan Feshane’nin restorasyon çalışmaları tamamlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İBB Miras ekiplerinin restore ettiği tarihî yapı, 23 Haziran’da Artİstanbul Feshane olarak ziyarete açılıyor. 1827 yılında Kadırga Cündi Meydanı’nda fes üretimiyle faaliyete başlayan, şehrin ilk endüstriyel yapılarından biri kabul edilen Feshane, artık bir yaşam ve sanat alanı olarak hizmet verecek. Sanatseverlerle buluşmadan önce kapılarını Milliyet’e açan ‘yeni Feshane’yi gezdik.
Sekiz bin metrekarelik alan; şehrin belki de en büyük sanat mekânlarından biri. Feshane, çağdaşlaşmayı işaret eden 200 yıla yaklaşan mazisini bugüne taşıyarak yeni yüzüyle sergilere, etkinliklere, atölye ve söyleşilere ev sahipliği yapacak. Kütüphanesi, sosyal mekânları, kongre, atölye ve okuma alanlarıyla İstanbul’da sanatın nabzını tutmayı hedefleyen bir merkez olarak tasarlanmış.
Sanata açılan liman
Restorasyon çalışmaları kapsamında Feshane’nin tarihî kimliğine ve karakterine uygun olmadığı tespit edilen eklentiler kaldırılmış. Tarihî yapı, zeminde ve taşıyıcılarda yapılan çalışmalarla depreme karşı güçlendirilmiş. Zeminden çatıya; su kanallarından Belçika menşeili özgün çelik kolonlarına; su kulesinden depo binalarına adım adım ilerleyen uygulamalar, peyzaj düzenlemeleriyle bütünleşerek Feshane-i Amire’yi “Artİstanbul Feshane”ye dönüştürmüş. (Feshane’nin ‘90’lı yıllarda yıkılan ikinci etabındaki çalışmalar ise yakında başlayacak.) Yeni Feshane’nin kültürel inşasında ise liman ve çevresindeki yapıların dönüştürülmesiyle dünyanın en önemli sanat duraklarından biri hâline gelen Venedik modeli esas alınmış.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Feshane’nin geçmişte kültürlerarası etkileşime katkı sağlayan özelliğine dikkat çekiyor ve alanı, İstanbul’un limanla kültür bağlantılarını kuracak sembolik yapılar hâlinde değerlendirdiklerini söylüyor: “Venedik Arsenale’i gibi biz de İstanbul’un liman ve kültür sanat yapılarına erişmiş olduk. İstanbul, tarihindeki yenilenme gücünü limanından alıyor; dünya kültürüyle entegre olacağı bir kültürel alanı ise yine bir limanda karşılıyor. Feshane bizim için hem İstanbul hem de İstanbul’un kapısı. Hedefi çok net; uluslararası ilişkileri, liman-sanat merkezi işleviyle sürdürecek bir alan. Bu açıdan da Venedik örneğine benziyor. İstanbul artık dünya ülkelerine buradan seslenecek” diyor.
‘Ortadan Başlamak’
Peki, Artİstanbul Feshane’de sanatseverleri neler bekliyor? Feshane, “Ortadan Başlamak” adlı ilk sergisiyle dayanışmaya atıf yaparak 19 küratör ve 300 sanatçının 400’den fazla eserini farklı teknikler ve dönemler üzerinden bir araya getiriyor. Altı bin metrekarelik sergileme alanında Komet’ten Murat Morova’ya, Mevlüt Akyıldız’dan Selçuk Fergökçe’ye, Süleyman Saim Tekcan’dan Neş’e Erdok’a Türk resminin ustaları ile genç kuşak buluşuyor. Eserlerin neredeyse tamamı 2000 sonrasına tarihleniyor.
“Ortadan Başlamak”, Feshane’nin ilk ‘çağdaş’ sergisi değil. 1989 yılında, 3-18 Ekim tarihlerinde gerçekleşen “Seretonin I” sergisi Feshane tarihinde bir ilk olmuş; Arhan Kayar, Atilla Özdemiroğlu, Cana Dölay, Çağatay Karaçizmeli, Gürel Yontan, Komet, Korhan Gümüş, Tan Oral ve Türkel Minibaş, bu sergi için eserler ve enstalasyonlar üretmişti. “Ortadan Başlamak”, Feshane’nin çağdaş sanat defterini yeniden açarak hem ‘90’ların sanat dünyasına selam veriyor hem Feshane’nin şehrin dinamikleri ve sanatla ilişkisini yeniden yazmaya karar verdiğini ilan ediyor.
Tate Modern geliyor
Artİstanbul Feshane’nin uluslararası iş birliklerin merkezi olması da hedefler arasında. Bu kapsamda aralık ayında açılacak yeni sergide Tate Modern ve İBB iş birliğiyle, Tate’in genç seçkisine yer verilecek. Serginin diğer ayağını ise Türkiye’deki genç sanatçıların eserleri oluşturacak. Tate’in İstanbul ayağındaki diğer etkinliklerin de yine burada yapılması planlanıyor. Akabinde ise Balkanlar, Kafkaslar ve komşu ülkelerin sanatçıları Feshane’de ağırlanacak.
Mahir Polat, “Buranın kültür sanat yönetimindeki en önemli tavrı şudur; sanat dünyası ‘90’lardan bu yana rekabetçilik üzerine inşa edilmeye çalışılan bir kültür yönetimine hapsoldu. Fakat Türkiye sanatının en parlak yılları olarak göreceğimiz ‘50’, ‘60’ kuşağının yan yana gelebilmenin, el verebilmenin deneyiminden geçmiş bir arka planı olmasına rağmen sanatta rekabetçiliğin ve pazar ilişkisinin başat rolle tanımlandığı bir sürece girildi. Burada rekabeti değil, dayanışmayı öne çıkaracağız. Bu bir tavır sergisi. Sanatçılar piyasa koşullarının ötesinde bir sanat ortamında, bizim oluşturduğumuz çerçevede bir tavır gösteriyor. Bir yaşam alanı üretiyoruz. Bu alan döngüsel olacağı için yeni ürünleri de kendisi üretecek. İstanbul’u dünyaya anlatabilmek için elimizdeki en güçlü gerçek muhatap sanatçılar. İstanbul neyse sanatçının ürünü de odur. Bu sergi çok özgün bir yaklaşımla hazırlandı” diyor.
Tasavvuf Müzesi gündemde
Feshane’nin 2016 yılında bir Tasavvuf Müzesi’ne dönüştürüleceği açıklanmıştı. Polat’tan edindiğimiz bilgiye göre Tasavvuf Müzesi için şu sıralar mekân alternatifleri üzerinde çalışılıyor. Polat, “Bizim için değerli bir proje. Mekân alternatifleri olduğu için yeri henüz net değil. İstanbul’un iyi bir tasavvuf müzesine çok ihtiyacı var. Buradaki konunun ondan uzak olduğunu düşünmüyorum. İstanbul odaklı tasavvuf tarihinde, bireyin kendisi ve varlığı üzerine düşündüğümüz sonsuz bir erginlenme pratiği var. İstanbul’dan çıkan ürünün bu kültür kökleriyle ilişkili olduğunu düşünüyorum” diyor.
Kentin hafızasında
1827 yılında halkın ve ordunun fes ihtiyacını karşılamak üzere faaliyete başlayan Feshane, 1843 yılında Avrupa’dan getirilen yeni makineler ile kapsamlı bir dokuma fabrikasına dönüştü. 1866’da çıkan yangında buhar makinesi dışında her şeyini kaybeden Feshane, iki yıl sonra aynı yerde yeniden inşa edildi. 1894 yılında güncel ihtiyaçlar doğrultusunda yenilenen Feshane’de “Sanayi Sıbyan Mektebi” açıldı. Cumhuriyet’le birlikte birkaç kez el değiştiren Feshane, 1985’te İstanbul Belediyesi’ne devredildi. 1986’da Haliç çevresinin yeniden düzenlenmesi projesi kapsamında yapının büyük dokuma salonu dışındaki bölümleri yıkıldı; konfeksiyon bölümü ise Bakırköy Pamuklu Sanayii İşletmesi’ne taşındı. Tarihî alan, 1989’da Eczacıbaşı Vakfı’na devredildikten sonra restore edilerek yeniden işlevlendirildi. 2022-2023 arasında İBB Miras’ın restorasyon çalışmalarıyla birlikte kentin hafızasındaki yerini tazeledi.
Naile Akıncı Kütüphanesi sanat kitaplığı olacak
Feshane’de bir sanat kitaplığı da oluşturuluyor. Kütüphaneye şu sıralar Müze Gazhane’de anısına sergi düzenlenen ‘Eyüp ressamı’ Naile Akıncı’nın ismi verildi. Sanatçının özel koleksiyonu da aile tarafından kütüphaneye bağışlandı. Sanatçıların arşivleriyle ilgili kaygılarını giderecek bir kamusal alan önerisiyle hayata geçirilen kütüphanede ilk etapta Komet ile Beral Madra’nın arşivi ile Balkan Naci İslimyeli’nin kitaplarından bir seçki yer alacak. Bir diğer sanat arşivi projesi ise ilerleyen dönemde Haliç Tersane’nin çevresindeki alanda hayata geçirilecek.