14.08.2017 - 10:57 | Son Güncellenme:
Yazıları İtalya'da gazetelerin hafta sonu eklerinde ve blog'larda yayımlanan Adil Yıldırım, “Gecede Saklı Yalnız Aşklar” kitabında okurları, “İstanbul-Roma-Venedik” arasında sıkışıp kalan bir aşktan yola çıkarak, bir erkeğin fırtınalı ruhunda yolculuğa çıkartıyor. Doğan Novus tarafında basılan 272 sayfalık kitap, başkarakteri Bora’nın hayatındaki değişimlere herkesi tanık ediyor. İstanbul’da çalıştığı şirketin Roma ofisine transfer olan Bora, yeni maceralara yelken açarken, geride bıraktığını düşündüğü bir kadından sürpriz bir mektup alıyor. Mektupla birlikte Bora, hiç beklemediği şekilde kendi ruhunun derinliklerine inerek iç dünyasını sorguluyor.
Ortaokul’daki edebiyat hocasının yazdığı hikâyelerle “Çehov”a benzettiği Adil Yıldırım, kitabın kurgusunu enteresan bir şekilde işliyor, hikâye cuma, cumartesi ve pazar olarak üç günlük bir zaman örgüsünde ilerliyor. Yüzleşme her zaman için zor bir mücadeleyken, her erkek gibi başkahraman Bora da zihninde uzun bir süredir çeşitli çekmecelere sakladığı ve farklı zaman dilimlerine ait olaylarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Bu noktada Yazar Yıldırım “hayatına aldığı veya alamadığı her kadın erkek için bir yüzleşme ve hatta restleşmedir” diyor.
Roma’da hayatına aldığı kadınlarla bambaşka deneyimlere sürüklenen bir adam, İstanbul’dan gelen mektupla anlardan zevk almak ve hayatın tadına çıkarmaya odaklandığı bir dönemde, umarsızlığının, tepkisizliğinin ve aşktaki hakimiyetinin sınırlarını yeniden keşfetmeye zorlanıyor. Bir şehrin tüm güzelliklerine tüketmek istercesine sarılan bir adam içinde tanımadığı bir ruhun varlığını keşfederse ne olur? “Gecede Saklı Yalnız Aşklar” işte tam da bu soruya cevap oluyor.
Arka Kapaktan:
“Sanki bir laf etsek birbirimize sarılıp ayrılmayacakmışız gibi bir his vardı aramızda. Bunu düşününce ister istemez ürperdim. Bunu kendi kafamda uydurmadığımı hissettiren bakışları, ona baktığımda bana mıhlanıyordu ve bu durum beni daha da karanlık ve dipsiz bir kuyuya atıyordu. Bazı kadınların aşkı erkeği ürkütür, en serseri olan adamı bile. Çok gerçektir, çok çıplak, çok yabani ve ateşli. Gisella, öyle bir kadındı. Üstünden yaşına uygun çocuksuluğu attığında öldürücü olacaktı…”