Kültür SanatDünya gözüyle Darren Aronofsky!

Dünya gözüyle Darren Aronofsky!

27.02.2013 - 12:35 | Son Güncellenme:

Black Swan filminin yönetmeni Darren Aronofsky, konuşmacıları arasında olduğu “alldesign 2013” tasarım buluşması için İstanbul’a geldi.

Dünya gözüyle Darren Aronofsky

Sevda Serbest

Haberin Devamı

sevda.serbest@milliyet.com.tr

Aylardır büyük bir sabırsızlıkla beklediğim Alldesign 2013’ün ikinci gününe katılabildim. Organizasyon eksiklikleriyle dolu bir program olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.Konuşmacıların sıralanışından, simültane tercümeye kadar bir çok rahatsız edici nokta ile karşılaştım. Yine de dünya gözüyle Darren Aronofsky’yi görebilmek her şeye değdi diye düşünüyorum.

All Design konferans serisinde dikkatimi daha çok sinema ile ilgili bölümler çekti. Mustafa Altıoklar’ın simültane tercümeye güvenmiyor oluşu nedeniyle yaptığı Türkçe- İngilizce sunum, “Filmleri karakterler oluşturur”un üzerineydi. Karakterlerini yaratırken dikkat ettiklerine değinen Altıoklar’ın klişelerden henüz kurtulamadığını , “Bir karakteri yaratırken, hangi cins köpek sevdiğini, beslediğini önemsiyorum” cümlesinden de maalesef görebiliyoruz. Çoğunluğa saçma gelmiş olsa da karakterlerini tasarlarken, onlara birer burç vermesi ise oldukça ilginç bir ayrıntıydı.

Haberin Devamı

Grafik tasarımcı, Stefan Sagmeister’ın “Tasarım ve Mutluluk” isimli konferansı, bir tasarım konferansından çok kişisel gelişim konferanslarını anımsattı. Konferans boyunca “yaşasın kapitalizm” temasını gizliden açığa doğru veren Sagmeister, New York’un en ünlü grafik tasarımcılarından biri. Oldukça ilginç olan çalışma düzeninden bahseden tasarımcı, hayatı sevmek, çalışmaya ve kendimize vakit ayırmak ile ilgili olan “mutluluk filmi’yle de seyircileri kısa bir süre de olsa “başka bir yerden bakmaya” ikna etti diyebilirim. Sunum sonunda aklımdan geçen ise; “Paramız varsa, bize az önce söylediklerini zaten yaparız.” oldu. Ofisimize, elektrik enerjisi üreten bir zayıflama bisikleti kurup, hem çevreci yanımızı rahatlatabilmek hem de zayıflayabilmek her yiğidin harcı olamasa gerek

İşte büyük hayallerle beklediğim bir diğer sunum: Makyaj Tasarımcısı Tina Earnshaw… Ancak geldiğine ve kendisini beklediğimize değmedi. Zira Türkiye’nin makyaj konusunda çok daha iyi yerlerde olduğuna inancım bir kez daha güçlendi. Tabii bu “ileri” olma durumunun, makyaja olan ihtiyaçla doğru orantılı olduğunu da düşünmüyor değilim. Tıpkı estetikte de bir dünya markası oluşumuz gibi. Cameron Diaz’ın devamlı cilt sorunu yaşadığı, Kate Winslet’ın Titanic filmi çekilirken yüzünün çok problemli olması dedikodusunun dışında herhangi bir numara, püf noktası da öğrenemedik. Her gün ofis arkadaşlarımın yaptığı bol pudra-fondöten karışımı klasik makyaj örneğini uygulayıp sahneyi terk etti. Hemen ardından Demet Evgar çıktı sahneye. “Oyunculuk tasarımı” isimli konferansta, Mehmet Altıoklar ile söyleşi yapan Evgar, doğallığı, sanata bakışı ve sıcak gülümsemesiyle samimi bir sohbetin baş rolü oldu.

Haberin Devamı

Darren Aronofsky, kafasında şapkası, New Balance spor ayakkabılarıyla Mehmet Ali Albora’nın ve seyircinin terapist edaları karşısında oldukça rahat ve samimiydi. Sadece 5 film ile kendine özgü bir sinema dili yaratabilmiş olan Aronofsky, “Neden sorunlu ve mükemmellik takıntısı olan karakterleri filmlerinizde sıklıkla görüyoruz” sorusuna; “Neden özellikle bu karakterleri seçtiğimi ben de bilemiyorum ama, insanların herhangi bir şeye, mesleklerine, isteklerine olan yoğun tutkuları, bir şeye ulaşmak için kendilerini mahvediyor olmaları beni çok etkiliyor.” şeklinde cevap verdi. Aslında herkesin sormak istediği; “Filmlerinde gördüğümüz karakterlerin seninle ilgisi var mı? “sorusuydu. Mükemmelliğe olan bu bağımlılığı hissetmeden birinin bunu perdeye bu kadar güzel yansıtabileceğine olan inançsızlığımızı tatmin etmekti hepimizin niyeti. Yönetmenin çocukluğuna kadar inmeye razıydık hatta.

Haberin Devamı

3D filmleri çok sevmediğini belirten Aronofsky, sinemaya olan aşkını; “İki kişi konuşurken sadece konuştuklarını değil, kafalarından geçen düşünceleri, o anda kan akışlarındaki hızı, yavaşlamayı, aynı anda yansıtabilmek benim hayattaki en büyük arzum” şeklinde özetledi.Mehmet Ali Alabora’nın başarılı şekilde yönettiği söyleşiden çıktığımızda Aronofsky'nin Noah filminin vizyon gününü iple çekmeye başladık.