08.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
Orhan KAHYAOĞLU
ÖNDER Focan, caz dünyamızın, son yıllardaki en üretken sanatçılarından biri. İyi bir gitarcı olmanın yanında, besteci kimliği de hep ön planda. Focan'ın üretkenliğinin en açık göstergesi 1993'ten bu yana çıkardığı albümler oldu. Caz standartlarına sıkıca bağlı müzisyen, yirmi yılı aşan caz geçmişinin son yıllarda meyvelerini alıyor. Sanatçı, bir yıl arayla yayınladığı "Jazz Guitar", "Erken" ve "Sekiz" adlı albümlerinden sonra, geçen haftalarda "Boğaz"da (On The Bosphorus) adlı yeni bir albüm daha yayınladı.
Focan, yurt içi ve yurt dışı birçok uluslararası festivale konuk oldu. Grubuyla başarılı performanslar verdi. Besteleri arasında, caz standartlarına uyarlanan Türk Musikisi bestelerine, içinde yaşadığı iklim ve coğrafyanın etkilerine hep rastlandı. Evrensellik boyutlarını bu kimliği benimseyerek müziğiyle genişletti. Türkiye'de caz müzik yapmanın başlıbaşına bir cüret olduğunu düşünürsek, Focan'ın üretken uğraşlarını saygıyla karşılamak gerekir.
"Boğaz'da" adlı yeni çalışmasında, müzikal açıdan belirgin bir sıçramayı başardığı söylenebilir. Türkiye'deki stüdyolarda yapılan caz kayıtlarındaki tecrübesizlik ve eksikleri gidermek için, Focan bu kez yeni albümün kayıtları için New York'a gitmiş. Bunun yanında, New York caz ortamında adları saygıyla anılan dört müzisyenle birlikte çalmış. Bu müzisyenlerden biri, New York caz ortamında adını sıkça duyuran İlhan Erşahin. İlk albümü "She Said"i geçen yıl yayınlayan sanatçı, dünyaca ünlü birçok cazcıyla New York'ta müzik yapmakta. Davulu çalan Jeff Williams, çeyrek yüzyıldır birçok caz deviyle çalmış. Son yıllarda, Joe Lovano ile konser ve turneler yapmaktaydı. "Boğaz'da"nın oluşmasında özel katkıları olan Douglas Weiss, geçen yıl İstanbul Caz Festivali'ne konuk olan The Toshiko Akiyoshi Jazz Orchestra'da yer almaktaydı. Focan'ın yeni albümündeki bu sıkı kadrosuna, dört parça için de ünlü trompetçi Valery Panomarev konuk oldu. Ünlü Art Blakey & The Jazz Messengers'ın beş yıl üyeliğini yapan Panomarev, kendine has teknik ve duyarlılığıyla adından sıkça söz edilen bir müzisyen.
Focan, bu güçlü kadronun da etkisiyle, yeni albümde müzisyen kişiliğini pekiştirmiş. Parçaların çoğunda derin bir lirizm hissediliyor. Sınırlı zaman içinde, başarılı bir performans vermişler. Grup duygusunun, beklenenin üstünde bir müzikal düzey yakaladığı açık. Focan'ın bu albümde, dördü yeni olmak üzere, altı bestesi var. Giriş parçası "Jazz Dinliyorum" bu besteler arasında en dokunaklılarından. Lirizmin doruklarında gezinirken, caz duygusunun biricikliğine göndermeler yapıyor sanki. Bu boyutun yakalanmasında Erşahin'in de özel katkıları var. Bir başka Focan bestesi "Boğaz'da" için de aynı duyarlılıktan söz etmek mümkün. Grup duygusunun, deneyiminin, caza ilişkin hazzın doruklara ulaştığı parça ise "Akşam".
Albümde bir ruhani bütünlük var. Eski yol arkadaşlarından İlkin Deniz'in "Salı Pazarı" ve Frank Churchill'in "Someday My Prince Will Come" albümün diğer "sıkı" parçaları. Focan, Türk musikisi ile kurduğu caz bağından hareketle, bir parçada da Zeki Müren'e saygısını sunmuş. Müren'in "Beklenen Şarkı"sını caz standartlarında yorumlamış. Parça, garip ve hüzünlü bir caz tadını, kendi lirizmi içinde farklı bir duyarlılığa dönüştürmüş. Focan'ın bu boyuttaki arayışları her zaman özel önem taşıyor.
Focan, 21 Ocak 1997'de Avrupa Caz Festivalleri Organizasyonu tarafından düzenlenen MIDEM '97 "Guitar Night"a Türkiye'yi temsilen katılıyor. Bu gecede, Focan'ın dışında, Jan Ackermann, Wolfgang Muthspiel, Terje Rypdal ve Nigel Clarke gibi birçok kalburüstü caz gitarcısı da sahne alacak.