17.04.2015 - 10:34 | Son Güncellenme:
Her bir yaprağı çok özel olan bu el yazması Kur'an-ı Kerim'lerin üniversite tarafından nasıl bulunduğunu, kendilerine nasıl ulaştırıldığını, ciltevinin sahibi Birsen Dedeoğlu'ndan dinledik:
"Yozgat Kadışehri eşrafından Hacı Alim Hasan Güzel Kütüphanesinden devrolan ve Ruşen Usta tarafından vakfedilen 10 adet el yazması Kur'an-ı Kerim, Tokat Valiliği ve Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nin girişimleriyle muhafaza edilerek ciltlememiz için bize ulaştırıldı. Bu el yazması Kur'an-ı Kerim'ler ilk geldiklerinde bakımsızlıktan oldukça kötü durumdaydı. Sayfaları yırtılmış, toz içinde kalmıştı. Ruşen Usta'nın sayfalarda aldığı notlar, yapıştırma yoluyla eklediği not kağıtları, yazma çabası çok etkileyiciydi."
Birsen Dedeoğlu'nun eşi Muharrem Dedeoğlu, Türkiye'de sayıları giderek azalan cilt ustalarından biri. Bu işi amcasından öğrenmiş. 12 yaşından beri cilt yapıyor. Kur'an-ı Kerim çalışması da Onun özel işlerinden biri. Muharrem Dedeoğlu bu çalışmasını şöyle anlattı:
"Kur'an-ı Kerimler elimize ilk geldiğinde, öncelikli olarak deforme olmuş, adeta çürümüş dış kapaklarını söktük. Yılların yarattığı tahribat çok büyüktü. Ardından sayfaları tek tek nemli fırça ile temizledik. Bu kitapların sayfaları bildiğimiz kağıt değil, papirüstü. O nedenle nemlendirme işlemi oldukça önemliydi. Adeta nefes vermek gibi. Sonra bu sayfalar balmumundan geçirilen iple tek tek özel bir teknikle dikildi. Buradaki zorluk, kitaplar el yazması olduğu için sayfaların boyutlarının birbirinden farklı olmasıydı. Orjinalliklerini koruması için sayfalarda hiçbir düzeltme yapmadık. İpin balmumumdan geçirilmesinin nedeniyse, kağıda zarar vermemek. Balmumu ipi de sağlamlaştırıyor. Daha sağlam bir cilt elde ediyorsunuz. Dikilen kitap, özel kabartması yapılan deri kaplama dış kapakla, tutkallanmak suretiyle biraraya getirildi. Böylece, Kur'an-ı Kerimler, en orjinal halleriyle, deforme edilmeden yenilenmiş oldu."
Tokat ve çevresinde, çatı aralarında, tozlu kutularda kalmış çok sayıda asırlık kitap bulunduğunun bölgede bilindiğini söyleyen Birsen Dedeoğlu, kıymetli eserlerin ciltlenmesinde işçilik ve güvenlik noktalarına dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Orjinalliğin korunması için işçiliğin önemine dikkat çeken Dedeoğlu, emanet edilen nadide eserlerin korunmasının da büyük bir sorumluluk olduğunu belirtiyor.
Yaptıkları işin matbaacılıktan farklı olduğuna dikkat çeken Birsen Dedeoğlu, günümüzde kaybolmaya yüz tutan ciltçiliğin geldiği noktayı yaşadıkları bir olayla özetliyor:
"Atölye için bir gün gazeteye "ciltçi aranıyor" diye ilan verdik. Telefonlar peş peşe çalmaya başladı. Ancak arayanlar cilt bakım (güzellik) uzmanlarıydı. İlanı biraz daha detaylandırmak, arayan soran olmayınca da çekmek zorunda kaldık. Bu işi yapanların en genci 45 - 50 yaşlarında"
Birsen Dedeoğlu, eşiyle çalıştıkları atölyede, kişisel çabaları sonucu bugün 30'a yakın üniversitenin kütüphanesine ciltleme hizmeti veriyor. Bunun yanı sıra da özel tasarım hediye kutuları, şilt kutuları ve diploma kılıfları hazırlıyorlar. Kaybolmaya yüz tutan mesleklerini bir süre daha ayakta tutmanın mücadelesini veriyorlar.