11.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Örgüt yok” kararı verdiği Hrant Dink davasına yönelik tebliğnamesinde, davanın seyrini değiştirebilecek tespitler yaptı. Yerel mahkemenin kararının “2002’den bu yana bu sanıkların kurduğu terör örgütü var ve faaliyetteler, son eylemleri de Hrant Dink” gerekçesiyle bozulmasını isteyen başsavcılık, terör örgütünün üyelerinin, Abdullah Öcalan’ın da mahkûm olduğu, TCK’nın “devletin birliğini bozmak” başlıklı 302. maddesi uyarınca mahkûm edilmesini talep etti. Buna da Dink’in başka din ve milliyetten olması nedeniyle, halkların arasını açmak için sistemli, planlı ve organize bir biçimde örgüt faaliyeti çerçevesinde öldürülmesi gerekçe gösterildi.
2002’den bu yana Rahip Santoro’nun dövülmesi ve Mcdonald’s’ın bombalanması eylemlerinin aynı gerekçelerle örgüt tarafından işlendiği vurgulandı. Tebliğnamede, kararına “örgüt var ama kanıt bulamadık” açıklaması getiren yerel mahkemeye Yargıtay’ın Susurluk davası kararını emsal gösteren başsavcılık, yapı açığa çıkmasa da yakalanan sanıkların cezalandırılması gerektiğini belirtti. Başsavcılık, beraatine karar verilen polis muhbiri Erhan Tuncel’in de örgüt yöneticiliği ve devletin birliğini bozmaktan cezalandırılmasını isteyerek, Mcdonalds’ın bombalanması eylemini etkili soruşturmayan, Dink’in öldürüleceği ihbarına rağmen önlem almayan kamu görevlilerinin de “örgüt suçundan soruşturulmasının” kapısını araladı. Gözler, tebliğnameyi değerlendirecek daireye çevrildi.
Karanlık noktalar aydınlanabilir
Savcı Mücahit Erdoğan tarafından hazırlanan tebliğnamede, kararın “örgüt suçu” yönünden bozulmasının istendiği haberini Anadolu Ajansı duyurdu. Tebliğnamenin detaylarında ise Dink cinayetiyle ilgili karanlıkta kalacak yönlerin aydınlanmasını sağlayabilecek ifadeler yer aldı.
Tebliğnamede, örgüt suçlarının kriterleri ve “devletin birliğini bozmak” suçunun tanımlandığı TCK’nın 302. maddesinin unsurları anlatılırken, ”Devletin birliği” kavramından sadece anayasal sistem ile tekçi bir yönetim olarak anlaşılmaması gerektiği kaydedildi.
Tebliğnamede, ”Millet, ortak bir tarihe, kültüre ve aynı toprak üzerinde birlikte yaşama arzusuna sahip olmayı gerektirir. Milleti meydana getiren farklı dil, din ve etnik yapıdaki topluluklar belirtilen manevi bağlar etrafında birleşerek milleti oluşturur. Devletin milletiyle olan bütünlüğünün bozulmasına yönelik cebri fiiller bu maddeyle cezalandırılmaktadır” denildi.
BİR HAFTALIK ANMA PROGRAMI
Hrant Dink, ölümünün 6. yılında bir hafta boyunca düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılacak. Film gösteriminden sergilere, sempozyumdan söyleşilere, öykü ve müzik dinletilerine kadar birçok etkinlik 12-19 Ocak arasında düzenlenecek. Etkinlikler Cezayir Toplantı Salonu’nda takip edilebilir. Etkinlikler buradayizahparig.net adresinden de incelenebilir.
Amaç halkların arasını açmak
Tebliğnamede, “Milleti oluşturan, dil, din ve etnik yönden farklı olan toplulukların arasını açmaya yönelik eylemler de bu suçu oluşturur” denildi.
Tebliğnamede, bu maddeyle korunmak istenen değerlerin tehlikeye düşürülmesine yetecek cebir hareketlerinin bulunmasıyla suçun oluşacağı vurgulandı.
Tebliğnamede, bu konuda, “‘Devletin birliğini bozma’ suçu bir tehlike suçudur ve gerçekleştirilen eylemlerin sonuncusu ile bu tehlike gerçekleşmiştir. Sanıkların yakalanmamaları durumunda örgütün ülke genelindeki etkinliğinin ve toplumsal sonuçlarının tehlike boyutunu da aşacağı öngörülebilecek bir durumdur. Sanıkların son eylemine bakıldığında ‘Devletin birliğini bozma’ tehlikesinin doğduğu da herkesçe müşahade edilmiştir.”
Soruşturma eksik yapılmış
Tebliğnamede, üçten fazla kişinin bir araya gelerek insan unsurunu oluşturduğu, aralarında hiyerarşik yapı bulunduğu, görev dağılımı yapıldığı, örgüt üyelerinin işbölümü ve faaliyet alanlarının önceden tespit edildiği, gizliliğin esas alındığı ve işlenen suçların ideolojik amaçlarla gerçekleştirildiği vurgulandı. Olayın henüz ilk aşamasında etkin soruşturma eksiği olduğunun vurgulandığı tebliğnamede, bunun birliği bozma hedefinin görülememesine yol açtığı kaydedildi.
Sanıklar Osman Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Mustafa Öztürk ve Tuncay Uzundal’ın durumlarının örgüt üyeliği ve kasten öldürme suçları yönünden eksik soruşturulduğunun anlatıldığı tebliğnamede, TİB kayıtlarına yönelik bilirkişi raporunun alınmaması “eksik soruşturma” sayıldı.
2002’den beri Susurluk gibi
Tebliğnamede, hedef alınan kitle, kişinin etnik özellikleri, eylemlerin gerçekleştiriliş şekli ve zamanı, istenen sonuca bakıldığında, Dink’in öldürülmesinin sıradan bir adam öldürme eylemi olmadığı, eylemlerin devletin birliğini bozmak, kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşturmak, ülkeyi sıkıntıya sokmak amacını taşıdığı vurgulandı.
Tebliğnamede, Yargıtay’ın Susurluk davasında verdiği, “olayın derinliğinin devletin içini de kapsayacak şekilde araştırma gerektirdiği, soruşturmalarda ilişkilerin çözülmesinin güç, karmaşık ve duyarlı makamları ve görevlileri kapsayacak ölçüde olduğunun görüldüğü, kimi görevlilerin ve bunlara yardım edenlerin yargı önüne çıkarılmaları görevinin devletin yetkili organlarında olduğu” kararı anımsatıldı.
Muhbir Tuncel cezalandırılsın
Tebliğnamede, sanıklardan Yasin Hayal’in 2002’de Rahip Santoro’yu kasten yaraladığı, Erhan Tuncel ile birlikte yabancı sermaye olduğu için 2004’te Mcdonald’s’a bomba attığı ve Dink’i öldürdüğü, bunu sistemli, planlı ve organize bir örgüt faaliyeti kapsamında yaptıkları vurgulandı.
Tebliğnamede, bu nedenle o gün itibarıyla mensupları tespit edilemeyen örgütün üyeleri olan Hayal ve Tuncel ile diğer sanıkların Santoro’nun dövülmesi ve McDonalds’ın bombalanması eylemlerinin de örgüt eylemi sayılması, Mcdonalds’ın bombalanmasının ayrıca nitelikli öldürmeye teşebbüs suçu olarak değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi. Beraatine karar verilen Erhan Tuncel, Yasin Hayal’in örgüt yöneticiliği Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’in örgüt üyeliğinden cezalandırılması gerektiği vurgulandı.
Dava yeniden görülebilir
Tebliğnameyi, Dink’i 301. maddeden mahkûm ederek hedef haline gelmesine yol açan 9. Ceza Dairesi inceleyecek. Başkanlığını, Dink’in mahkûmiyeti yönünde oy kullanan Ekrem Ertuğrul’un yaptığı daire açısından, tebliğnamenin bağlayıcılığı bulunmuyor. Ancak daire, tebliğnameyi yerinde bulmaz, “örgüt yok” kararını onarsa, başsavcılık itiraz ederek, dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na taşıyabilecek. Daire, tebliğnameyi yerinde bulursa, Dink davası silbaştan yeniden görülecek. Bu durumda, Ogün Samast’ın ayrılan dosyası da örgüt suçu yönünden yeniden ele alınacak.
Olası kararda, örtülü biçimde örgütün tespit edilemeyen üyelerine işaret edilmesi, bu konudaki soruşturmanın derinleşmesine yol açacak.