16.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
İSTANBUL AA
Darbe girişimi sırasında vatandaşların ele geçirdiği tankı birkaç dakikada sürmeyi öğrenen ve bu tankı Koşuyolu üzerinden Hasanpaşa’daki İETT garajına götüren Mehmet Köse, 15 Temmuz’un unutulmazlarından biri oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü’nde kamyon şoförü olarak çalışan Köse’ Belediye bünyesinde yol kapatma hazırlıkları yaparken Göztepe’de vatandaşlar tarafından bir tankın ele geçirildiğini öğrendiklerini belirterek şöyle konuştu:
“Tankın çekilmesi için vinç gönderilmiş. Yardım için gittiğimizde oraya gönderilen vincin 20 tonluk olduğunu gördük. Tank 60 ton. Bu vincin tankı kaldıramayacağını söyledim. Fikir alışverişi yaparken ‘tankı çalıştıralım, götürelim’ dedim. ‘Nasıl?’ dediler. ‘Sürelim’ dedim. Tankın içine girdim. Kontak yerini arıyordum. Anahtarın olmadığını gördüm. Polisler anahtarı sorduğumda anahtarın komiserde olduğunu söylediler. Daha sonra anahtarı bize gönderdiler. Daha sonra kontağı açtım, tankın ışıkları yandı. Panodaki yazıların Türkçe olması, işimi kolaylaştırdı”
Tankın direksiyonuna geçen Mehmet Köse, sözlerine şöyle devam etti:
“Ben bugün o geceyi anlatıyorum ama o akşam yanlış bir düğmeye bassaydım belki de bugün vatan hainiydim. Polis memurları sanki benim devlet tarafından oraya gönderildiğimi, tankı sürmemin söylendiğini zannettiler. Ben hayatım boyunca tank sürmedim, ilk defa sürecektim. Ardından tankı üçüncü vitese aldım. Yavaşça hareket etmeye başladı. Polis eskortluğunda Ünalan Koşuyolu’ndan dönüp, tankı Hasanpaşa İETT Garajı’na bıraktık. Uzunçayır’da bir ZPT askeri aracınıda aynı yere bıraktım. Araçları bıraktıktan sonra komiser bana ‘Bir yere ayrılma Üsküdar’da 8 tank daha var’ dedi. Ben de ‘sorun değil nasıl olsa öğrendik’ dedim. Komiser şaşırdı ‘Nasıl yani’ dedi. Ben de ilk defa tank sürdüğümü, araçları garaja bıraktıktan sonra söylemiş oldum.”
‘Biz yaşarken ölümü öldürdük’
Darbe girişiminde ağır yaralanan 15 Temmuz gazisi Levent Deveci, 30 metreden çenesinden vurulduğunu ve yanındaki iki kişinin de şehit olduğunu dile getirdi.
Bir ayı yoğun bakımda olmak üzere 2 ay hastanede kaldığını kaydeden Deveci, yapılan bir operasyonla kaval kemiğinin yüzüne nakledilerek çene oluşturulduğunu söyledi. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davası’nın karara bağlandığını hatırlatan Deveci “Ama mücadelemiz bitmiyor, bitmeyecek de... Tehditler alıyorum, arabamın üstüne mermi konuluyor. Biz, yaşarken ölümü öldürdük. Şimdi ben ne ölümden ne herhangi bir tehditten korkuyorum.” dedi. Darbe girişimi gecesi, mücadele etmesi gerektiğini düşünerek dışarı çıktığını ifade eden Deveci, “Bugün olsa aynı şuurla, kesinlikle mücadele ederdim” diye konuştu.
‘Milletin iradesine karşı koyamadılar’
Darbe girişiminde Boğaziçi Köprüsü direnişini başlatan Safiye Bayat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sokaklara çıkın” çağrısını yapmadan önce, tek başına Boğaziçi Köprüsü’ne giderek darbeci askerlere kafa tuttu. Göztepe’deki evinden köprüye yürüreyerek geldiğini anlatın Bayat, askerlerin kendisine uyarıda bulunmadan ateş açtığını ama korkusuzca üzerlerine doğru yürüğünü dile getirdi. Bayat, “15 Temmuz, ihanetin yükseltilmeye, genişletilmeye çalışılması ama milletin iradesiyle hezimete uğratılmasıdır. Ama milletin iradesine karşı koyamadılar” dedi. Bayat, 15 Temmuz darbe girişimine direnen kadınlara yapılan Kara Fatma, Şerife Bacı ve Nene Hatun benzetmelerine ilişkin de şunları kaydetti:
“Keşke olabilsek onun gibi, onlar gibi. Çünkü şu anki yaşadığımız dünyada çok fazla hırs, düşünceler var. Kıymetli ya da kıymetsiz çok enteresan şeyler var. Biz onlar gibi olamayız maalesef.”
‘Onunla gurur duyuyorum’
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminde Vatan Caddesi’nde helikopterden açılan ateş sonucu şehit olan Mehmet Güder vefatının ikinci yılında ailesi, akrabaları ve sevenleri tarafından özlemle anılıyor. Vatan Caddesi’nde şehit edilen tek kişi olan Güder’in eşi Ayten Güder, 2 yıldır her gün eşinin Küçükçekmece’deki mezarını ziyaret ediyor. Ayten Güder, “Her gün kocamın mezarını ziyaret ediyorum. Duamı ettikten sonra adının yazıldığı yere ellerimle dokunuyorum. Hem onu çok özlüyorum hem de onunla gurur duyuyorum. 32 senelik hayat arkadaşımı, elimi, ayağımı, her şeyimi aldılar. Senelerce dini kullanarak insanları kandırdılar. Bunların nasıl beyinlerine girmişler. Bir sürü insanın evine ateş düşürdüler. Bizim hayatımızı söndürdüler. Ağlayıp da o katilleri sevindirmek istemiyorum” diye konuştu.
Şehit Güder’in oğlu Halil İbrahim Güder ise “Babam hayatını ailesine adamış bir insandı. Babamla sayılı bayramlarda beraber olabildik” ifadelerini kullandı.