17.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nil Kural / İstanbul
Ah Nerede’de ilk görüşte âşık olduğu Zehra’yı (Gülşen Bubikoğlu) piknik dönüşünde otobüsün üstünden sarkıp öpen yakışıklı jön. Altın Palmiye Ödüllü ‘Yol’da karlı dağlarda donan Zine’yi hayata döndürmek için insanüstü bir çaba gösterirken bakışlarındaki çaresizlik ve melankoliyle izleyiciyi sisteme karşı öfkeye sürükleyen karakter oyuncusu. Tarık Akan, Türkiye’nin bu ikisini bir araya getirebilen ender aktörlerindendi. İlk oyunculuk döneminde Türk sinemasının gelmiş geçmiş en yakışıklı jönlerinden biri olarak rol aldığı filmlerini izleyen milyonların çocukluk aşkıydı. 1978’den sonra sol sinemanın başyapıtlarındaki ise isyanın yüzüydü.
Ertem Eğilmez’in yönetiminde oyunculuğa başladığında yıllardan 1971’dir. Bu tarih de Yeşilçam’ın parlak son birkaç yılına tekabül eder. Zaten Eğilmez gibi elini attığı her filmi çok geniş kitlelere sevdiren bir yönetmen ve yapımcıyla hızla aranan bir jöne dönüşür.
İlk gösterime giren filmi Orhan Aksoy’un yönettiği ‘Emine’de (1971) ise Ekrem Bora’nın canlandırdığı karakterle Filiz Akın’ın Emine’sinin aşkı için mücadele eder. Aynı yıl gösterime giren başrolünü Hülya Koçyiğit’le paylaştığı ‘Beyoğlu Güzeli’nde ise Ferit adlı bir karakteri canlandırsa da, bu sonradan tanıyacağımız Damat Ferit değil, daha çekingen bir karakter olan doktor Ferit’tir.
1970 başlarındaki filmlerinden yer eden, Damat Ferit karakteriyle renklendirdiği Ertem Eğilmez’in ‘Hababam Sınıfı’ serisidir. Gelmiş geçmiş en sevilen komedilerden olan seride, sınıfın yakışıklı, olgun, ağzı laf yapan ve elbette diğerleri gibi tembel öğrencisi Damat Ferit’le Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Şener Şen, Adile Naşit, Münir Özkul’un canlandırdığı harika karakterler galerisinin vazgeçilmez bir parçası olur.
Daha büyük isyanlar
O dönemin Tarık Akan performanslarında komedide en ünlüsü ‘Hababam Sınıfı’ndaki Damat Ferit’se melodramda en ünlüsü ‘Canım Kardeşim’in Murat’ıdır. 1973 yapımı Ertem Eğilmez filminde Murat, ölmekte olan kardeşlerine Halit Akçatepe’yle birkaç iyi gün geçirmek için didinirken, izleyen herkesin boğazı düğümlenir. Ondan hesabı ödemesini isteyen restoran sahibiyle tartıştığı, önce alttan aldığı sonra suçlamalar karşısında “Ben masal anlatmadım, seni insan zannettim, derdimi söyledim” diye isyan ettiği sahnede devleşir. Bu filmdeki yoksulluk isyanı, ileride canlandıracağı daha büyük isyanların habercisi olur.
Nitekim 1978’de ‘Maden’le Akan’ın kariyerinde yeni bir sayfa açılır. Bu film, kendisini topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmiş hissettiği bir dönemin başlangıcıdır. Zengini canlandırma, toz pembe dünyaların imgesi olmak konusunda içinin rahat etmediği dönemin ise sonudur. Kabul ettiği projelerle birlikte ‘hakça yaşama mücadelesi’ isteğini izleyenlere geçirdiği filmler birbirini izler.
Yavuz Özkan imzalı, ona 15. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandıran ‘Maden’de, Cüneyt Arkın’ın karakteriyle birlikte işverene, kötü koşullara, aşağılanmaya baş kaldırır. Film, Türkiye sinemasında işçi haklarıyla ilgili bir politik dram olarak özel bir yerde dururken, Akan için yeni dönem resmen başlar.
‘Maden’i Yılmaz Güney’in senaryosundan Zeki Ökten’in yönettiği ‘Sürü’ takip eder. Tuncel Kurtiz’in canlandırdığı Hamo’nun oğlu Şivan rolünde parlar. Bu filmdeki adanmış performansıyla “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” diye düşünenlere yenilerini eklemeyi sürdürür, kariyerinin sol sinemanın başyapıtlarıyla ilerleyeceği artık bellidir.
Ölümsüz bir performans: Seyit Ali