28.05.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Esengül Demirbaş / İstanbul
Karatay diyet önerisinin sahibi iç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Dukan’ın diyetinin sahibi Dr. Pierre Dukan’ın “Karatay’ın yağlara izin veren diyet önerisi beni rahatsız etti. Yağla nasıl zayıflanabilir ki, mümkün değil” şeklindeki eleştirisine cevap verdi. Karatay, “Dukan diyeti ilk devrede yalnız protein öneriyor. Yalnız protein yediğin zaman vücut birden bire çöküyor. Karatay zaten diyet değil sağlıklı beslenme biçimi. Dukan fındık, fıstık hiç vermiyor. Onlar kalp hastalığını, şeker hastalığını, damar sertliğini önlüyor. Bilmiyor da ondan konuşuyor” dedi.
‘Yağ ve protein gerekli’
Son yapılan araştırmalardan Dukan’ın haberdar olmadığını düşündüğünü belirten Karatay, “İnsan vücudunda hücre yapısı yüzde 60 sudur, yüzde 20 proteindir, yüzde 19’dan fazlası da yağdır. Yüzde 1’den aşağısı ise karbonhidrattır. Sağlık için protein ve yağ oranı belirli bir oranda vücuda girmesi lazım.
Dukan diyetini 4 evreye bölmüş ilk devrede yalnız protein öneriyor. Yalnız protein yediğin zaman vücut birden bire çöküyor. Kilo veriyorsunuz ama vücudun metabolizması alt üst oluyor. Çünkü bu kilo almak demek, yağların birikmesi demek. Karatay zaten diyet değil sağlıklı beslenme biçimi. Dukan fındık, fıstık hiç vermiyor. Onlar kalp hastalığını, şeker hastalığını, damar sertliğini önlüyor. Bilmiyor da ondan konuşuyor” dedi.
‘Gelişmeleri bilmiyor’
Sağlıklı yağların, doğal köy tereyağı, sızma zeytin yağı ve doğal balık yağı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karatay, hastalıkların sebebinin Omega 6 dediğimiz çok çabuk bozulan bitkisel yağların fazlalığından olduğuna dikkat çekti. Dukan’ın hiç yağ önermediğini fakat bunun da “Yağ yersen yağlanırsın” görüşünden çıktığını vurgulayan Karatay, “Böyle bir görüş yanlış. Artık gösterildi ki yalnız trans yağ dediğimiz bozuk yağlar tehlikeli.
Geçen sene İsveç Sağlık Bakanlığı artık az yağlı diyet uygulaması önerisini reddettiğini belirtti. Çünkü hastalıkların sebebi yağlar değil, şekerlerdir. İnsülin şekeri yağ olarak depo edilir. Yağ, yağ olarak depo edilmez. O zaman Dukan’ın bu çalışmalardan haberi yok, beni ilgilendirmez. Kolestrol yağ değildir, tehlikeli de değildir. İyi ve kötü kolestrol diye birşey yoktur. Her zaman iyidir ve hayatidir. Düşük kolestrol ölüm sebebi. Kolestrol ve hayvansal yağ kalp hastalıklarını önler” diye konuştu.
‘Doğum yaptırabilirim’
Hamilelerde şeker yüklemesi yapılmasını doğru bulmadığı için kimi televizyon kanallarında kendini eleştirenlere de Karatay şu şekilde yanıt verdi:
“Hamilelerde normalde gebelik hormonları olduğu için, plasante dediğimiz çocuk eşiğinden de hormonlar salgılanır. Vücut gebeliğe ve vücut gelişimine hazırlanır. Bu hormonlar genelde insülin direnci yapan hormonlardır. İnsülin gebelerde yavaş yavaş ay ilerledikçe yükselmeye başlar.
Kadın doğumcular bana ‘Çizmeden yukarı çıktı’ diyorlar. Ben dahiliye, iç hastalıkları ve kalp hastalıkları uzmanıyım. Gebelikte meydana gelen insülin ve metabolik bozukluklarını da iç hastalıkları uzmanının konusudur.
Ben bir kadın hekim olarak, doğum yapmış bir ana olarak hamileliğin ne demek olduğunu, hamilelikte yaşanan sıkıntıların ne olduğunu erkek olan kadın doğum hekimlerinden çok daha iyi bilirim. Nasreddin Hoca damdan düştükten sonra ‘Siz bana bir tane damdan düşeni bulun’ demiş. Ben mecbur kaldığım zaman zorunlu şartlarda doğum dahi yaptırabilirim.
Doğum fizyolojik bir olaydır. Cerrah olmadığım için kürtaj ve sezeryan ameliyatı yapamam. Bu nedenle hamilelerin 24 haftadan sonra yükselen kan değerleri insülini mutlaka olur. Vücuttaki hormonal değişiklikliğin sonucudur.
Kadın doğum meslektaşımın söylediği gibi hamilelerde insülin eksikliği yoktur. Bilakis insülin fazlalığı vardır. Yani pankreas insülin üretemez değildir. Pankreas fazlasıyla insülin üretmektedir.
Bu nedenle hamilelere şeker yüklemesi yapmak 50-75 gram saf şeker yüklemek ağızdan vermek tehlikeli ve zararlıdır. Anne karnında 2,5 gram bir bebeğin pankreası ve kalbi daha gelişmektedir.
Durum böyleyken 2,5 kilo bir bebeğe 50-75 gram toksit gram şeker veremezsiniz. Şeker yüklemesi yapılan yüzde 80’ini fenalaşıyor.
Bu nedenle gerek İsviçre de gerek Fransa’da anne çocuk zarar görmesin diye şeker yüklemesi yapılmaz. Ben tetkik yapılmasın demiyorum. Anneyi ve çocuğun zarar görmeden yapılan tetkikler yapılsın istiyorum. Bu tetkiklerin en önemlisi kanda insülin hormonunun bakılmasıdır.”