25.04.2018 - 14:07 | Son Güncellenme:
Vefakâr ve vefasız
Vefa, insanlar arasında gönülden gönüle köprü kurar. Aile, akraba ve arkadaş çevresinde en çok değer verilen manevi duygudur. Bir insan, hayatındaki insanları artıları ve eksileriyle birlikte tutar. Hal hatır sormayı bile kesenlere vefasız, en ufak bir çağrıda koşanlara vefakâr denilebilir. Vefakâr olan insan karşılık beklemeden yanımızda olan insandır. Yaptığı iyiliği az, kendisine gelen iyiliği çok bilendir. Vefasız insan, gönlü fakir olandır. Benmerkezci, kin tutan ve kusur arayandır. Vefalı insan, vefasız insanı da hoşgörendir. Sonuçta vefakâr dostunu mutlu ederek de mutlu olur…
Aile hayatında vefa
Aile doğar doğmaz sahip olduğumuz varlığımızdır. Aile üyelerini severiz ya da sevmeyiz… Kan bağı olan insanlara karşı sahip olunan sorumluluklar ne kadar yerine getiriliyor? Sorusu düşünülmelidir. Eve yorgun gelen babaya sıcak çay yapmak, kardeşe alınan bir hediye ya da annenin yapacağı işi ondan önce yapmak. Bazen de uzakta olan akrabayı en azından telefonla aramak…
Arkadaş hayatındaki vefa
Arkadaşlar hayatımıza seçerek aldığımız insanlardır. Arkadaş dediğimiz insanlar mutlu günlerimizde bizden fazla sevinen, kötü bir olay karşısında bizimle dövünendir. Arkadaş vefası ne zaman gelse yürekte yeri olandır. İşini bitirince arkadaşını unutmayandır. “Eski dosttan düşman olmaz” atasözü arkadaş vefasını anlatır.
Toplum vefası
İçinde yaşadığımız topluma faydalı olma isteğidir. Yardım kuruluşları ve dernekler aracılığıyla hiç görmediğin insanlara el uzatmaktır. Toplumda muhtaç insanlara karşı kendini sorumlu tutan vefakârdır. Mezarlıkta hiç tanımadığına yargılamadan sormadan edilen duadır. Kusur görmeyen kusur örten bir toplum olunmalı ki vefa yerini bulsun…
İnsanlar tuttukları sözler kadar doğrudur. Sürekli değişen hayatta insanlar çok çabuk yaşıyor, ve unutuyor. Olayların maddi tarafına değer verilen manevi tarafı unutulan bir dönemdeyiz. Oysa vefa yalnızca bir semt adı olmamalı…