12.06.2015 - 15:23 | Son Güncellenme:
Ümit TÜRK/DHA
Bir yakınının cenaze törenine katılmak için gittiği Okmeydanı Cemevi'nde, polisin silahından çıkan kurşunun başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Uğur Kurt'un ölümüyle ilgili açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuksuz sanık polis memuru S.K. hazır bulundu.
Ölen Uğur Kurt'un babası Kemal, annesi Gülnaz, eşi Narin ile 2 buçuk yaşındaki oğlu Kemal Kurt da müşteki olarak katıldı. Duruşmaya HDP'nin son seçimde İstanbul'dan seçilen milletvekilleri, Ali Kenanoğlu ile Turgut Öker de izleyici olarak katıldı. Güvenlik gerekçesiyle çok sayıda resmi ve sivil poliste duruşma salonunda yer aldı. Duruşma, tanık ifadeleriyle başladı.
POLİS UĞUR KURT'U BÖYLE VURDU
TANIK POLİS: "SANIK HAVAYA ATEŞ EDİYORDU"
İlk olarak polis memuru B.A., dinlendi. Olay günü sanık polis S.K. ile birlikte 2462 nolu araçta olduklarını, kendisinin araçta sabit kamerayı kullandığını belirten tanık polis, "Olay tarihinde meydana gelen malum olaylara müdahale maksadıyla görevliydik. Grubun Fatih Sultan Caddesi'ne kaçması üzerine o istikamete yöneldik. Aracın önündeki mazgal kısmından araçta bulunan şefimiz Şahabettin 'FN silahı' ile müdahalede bulunuyordu. Bu sırada aynı mazgaldan aracın içine molotofkokteyli girdiğini gördüm. Aracın içi yanmaya başladı. Elim yandığı için yangın tüpünü kullanamadım. İçeride yanacağımızı düşündüm. Daha sonra kapıyı açıp arkadaki diğer polis aracına bindim. Bu sırada silah sesleri gelmeye başladı. Molotof atılmaya da devam ediliyordu. bir iki dakika sonra olayın şokunu atlattıktan sonra, tekrar arkadaşlarımın yanına gittim. Sanık, yanına geldiğimde havaya ateş ediyordu. Sonrasında aracı söndürdük. Güvenli bir yere gittik" diye konuştu.
TANIK POLİS: "BEYANIM YANLIŞ ANLAŞILDI, SANIK HAVAYA ATEŞ ETMİYORDU"
Daha sonra Sanık avukatı Tolga Yurdakul'un, "Sanığın ateş ettiğini gördünüz mü?" diye sorması üzerine tanık polis bu kez, "Beyanım yanlış anlaşılmış olabilir. Ben arkadaki araçtan geldiğimde, sanık S.K., havaya ateş etmiyordu. Atış bitmişti. Hatta bir polis memuru bana ateş etmeme gerek olmadığını, olayın bittiğini söyledi. Ben silahımı çektim ancak kullanmadım" dedi.
UYARIYA RAĞMEN ATEŞ ETMİŞ
"İKİ ELİYLE TUTTUĞU SİLAHI CEMEVİNE DOĞRU YÖNELTEREK 4 EL ATEŞ ETTİ"
Olay sırasında cadde üstündeki bir kafede oturduğunu ve yaşananları gördüğünü anlatan tanık Yusuf Gülen de "Slogan sesleri duyunca dışarıya çıktım. Ben shortlanda 15-20 metre mesafedeydim. Karşı sokaktan shortlanda molotofkokteyli geldi. Aracın ön tarafı ateş aldı. Şoför araçtan indi üzerini söndürmeye çalıştı. Aracın sağ tarafındaki kapı açıktı ve kapıyı kendine siper eden biri, iki eliyle tuttuğu silahı Cemevine doğru yönelterek 4 el ateş ettiğini gördüm. Yapma diye ses gelince bu kez o kişi havaya ateş etmeye başladı. Sonra çocuk vuruldu denildi. Cemevine doğru gittim. Maktul cemevi bahçesinde yatıyordu. Sonra polis cemevinin bahçesine gaz atmaya başladı. Sonra hem vurdunuz hem de gaz atıyorsunuz diye polise tepki gösterdik. Bunun üzerine polis gaz atmayı kesti. Oradan ayrıldı" dedi.
"O GÜN NEDEN SİLAH KULLANILDI ANLAMIŞ DEĞİLİM"
Tanık Yusuf Gülen "Ben olayın meydana geldiği yerde 45 yıldır yaşıyorum. Birçok gösteriye tanık oldum. Hatta göstericilerin silah kullandığına da tanık oldum. Ancak bu durumlarda dahi polis silah kullanmazdı. O gün neden silah kullanıldı anlamış değilim" ifadesini kullandı.
"AZ ÖNCE BANA BAŞSAĞLIĞI DİLEYEN KİŞİ VURULMUŞ HALDE YERDE YATIYORDU"
Uğur Kurt'un vurulduğu gün cemevinde cenaze töreni bulunan kadının kızı da tanık olarak dinlendi. Amerikan Hastanesi'nde doktor olduğunu ve Uğur Kurt'a ilk müdahale edenin kendisi olduğunu söyleyen tanık Hülya Hürmet Özan, anlattıklarıyla solandakileri ağlattı. Özan, "Maktulu daha önceden tanımazdım. Olay tarihinde hayatını kaybeden annem Esma Ceylan'ın cenaze töreni için saat 09.00'da Okmeydanı'ndaki cemevine gittim. Cemevindeki görevli köy derneğindekilere cenazenin SMS ile haber verileceğini söyledi. Biz de kabul ettik. Saat 11.00'da havada güzel olduğu için cemevinin bahçesinde 20-30 kişi bekliyorduk. Bu sırada önceden tanımadığım, sonrada maktul olduğunu anladığım, uzun boylu güzel yüzlü birisi geldi. Bana içtenlikle 'Abla başın sağolsun' dedi. Ve yanağımdan öperek, yanımdan ayrıldı. Yaklaşık 2 dakika sonra bir anda hiçbir uyarı ve ikaz olmaksızın, hem göstericileri gördüm, hem silah sesleri duydum hem de bir duman ortalığı kapladı. Yukarı doğru baktığımda polis araçlarını gördüm. Kaçan iki gösterici gördüm. Bu göstericilerin elinde molotofkokteyli görmedim. Biz cemevinin içerisine kaçtık. Sonra birisi vuruldu denilince dışarıya çıktık. Az önce bana başsağlığı dileyen kişi vurulmuş halde yerde yatıyordu. Ağzından kan geliyordu ve ensesinden yaralanmıştı. Panikledik, bağırdık. Bu kez ayağımızın önüne gaz atıldı. Bunun üzerine tekrar içeri girmek zorunda kaldık. 20 yıllık meslek hayatım boyunca ilk defa ölümle hayat arasında kalan bir kişiyi bırakıp içeriye kaçmak durumunda kaldım. Gaz dağılınca dışarı çıkıp ambulans çağırdık. Yardım istedik ancak kimse bize yardım etmedi. Büyük bir panikle ölüm korkusunu yaşamış oldum" diye konuştu. Kurt ailesi ve yakınları anlatılanlar karşısında göz yaşlarına hakim olamadı.
AVUKAT TURGUT KAZAN: "SANIK OLASI KASTLA ÖLDÜRME SUÇUNDAN TUTUKLANSIN"
Tanık beyanlarının ardından söz alan Kurt ailesinin avukatlarından Turgut Kazan, tanıkların ifadeleriyle birlikte düm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın havaya ateş ettiğine ilişkin savunmasının doğrulanmadığı anlaşılmaktadır. Havaya ateş edilseydi maktül vurulmazdı. Bu haliyle 'olası kastla öldürme' suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle sanığın tutuklanmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Polis cinayetlerine dur denilmesi gerekmektedir" dedi. Söz verilmesi üzerine anne Gülnaz Kurt, "sanığın elini kolunu sallayarak gezmesini istemiyorum" diyerek tutuklanmasını talep etti. Eşi Narin Kurt'ta sakinleştirici kullanarak ayakta kalabildiğini belirterek, sanığın serbest dolaşmasını istemediğini ve tutuklanmasını talep etti.
TUTUKLANMA TALEBİ REDDEDİLDİ
Kısa bir aranın ardından kararını açıklayan mehkeme heyeti, müşteki ve avukatlarının sanığın tutuklanması yönündeki talebini reddetti. Mahkeme heyeti, önceki duruşmada da belirttiği, sanığın sabit iş ve ikametgahının bulunduğu ve toplanmayan delillere tesir etme durumunun bulunmadığını gerekçe olarak gösterdi. Duruşma ertelendi.
İDDİANAMEDEN
İddianameyi hazırlayan savcı Hasan Yılmaz, Uğur Kurt'u vuran polis memuru S.K.'nın "Taksirle adam öldürme" suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile yargılanmasını istemiş, dosya İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. Dosyayı inceleyen 85. Asliye Ceza Mahkemesi, Uğur Kurt'u öldüren polis hakkındaki "taksirle adam öldürme" suçlamasını yetersiz bularak, suçun 20 ila 25 yıl arası hapis cezasını öngören "Olası kastla adam öldürme" olduğunu belirtip dosyayı "görevsizlik" kararıyla Ağır Ceza mahkemesine göndermişti.