26.09.2023 - 10:43 | Son Güncellenme:
İHA
Son günlerde Türkiye’nin her tarafında görülen ve vatandaşlarda endişeye neden olan türün Türkiye’de daha önce de tespit edildiğini ve yaygın bir tür olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kurt, “Dünyanın en zehirli örümceği” ifadesinin doğru bir tanım olmadığını söyledi.
Türe ait yapılan çalışmalarda, örümceklerin zehirlerini avlarını öldürmekten ziyade felç etmek için kullandığının tespit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Kurt, oldukça geniş bir coğrafyada yayılım gösteren türün şu ana kadar literatürde bir insanın ölümüne sebep olduğuna dair veri olmadığını belirtti.
Prof. Dr. Kurt, son olarak örümceğe ait zehrin insanları öldürebilecek güçte olmadığını söyleyerek, bu durumun aksine zehrin tıbbi amaçlarla kullanıldığını sözlerine ekledi.
“LİTERATÜRDE BU TÜRÜN İNSANLARI ÖLDÜRDÜĞÜNE DAİR BİR BİLGİYE RASTLAMADIK”
Bu türün ilk olarak 1772 yılında Alman Zoolog Palmas tarafından tespit edildiğini ve daha sonra 1873 yılında başka bir araştırmacı tarafından revize edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Kurt, “Bu aslında dünyada oldukça bilinen bir tür. Bunu biz Güney Avrupa’da, Asya’da, Avustralya ve Afrika’da da görüyoruz. Ülkemizde de 2011 yılında yapılan bir çalışmada Afyon, Bursa ve İzmir gibi bölgelerin yanı sıra 32 farklı lokalitede bu tür tespit edilmiş. Son yıllarda küresel ısınma ve iklimsel değişikliklerin bu türün yaşam döngüsü ve biyolojisinde bazı değişiklikler yaptığını değerlendiriyoruz. Örümceklerin 2 grubu hariç hepsi zaten zehre sahip. Fakat ‘dünyanın en zehirlisi’ tanımı aslında yanlış bir tanım çünkü örümceklerin dünyada 50 binden fazla türü var. Böyle bir kategori yapabilmemiz için bu türlerin tamamının zehirlerini ayrı ayrı çalışmamız ve bir sıralamaya koymamız gerekir. Yapılan çalışmalarda bu türün genelde avlarını öldürmekten ziyade felç ettiklerini doğruluyor. Çekirgeleri felç ettikleri ve kurbağaların iskeletini felç ettiğine dair bilimsel çalışmalar mevcut. Literatürde bu türün insanları öldürdüğüne dair bir bilgiye rastlamadık ama özellikle yaşlı insanlar, bağışıklığı düşük olan kişilerde ve çocuklarda bu türün zehri tıbbi önem arz edebilir; bu tür durumlarda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekiyor” dedi.
“BUNLAR DİĞER BÖCEKLERLE BESLENDİĞİ İÇİN BİYOLOJİK DENGENİN KORUNMASI ADINA ÖNEMLİ GÖREVLERİ VAR”
‘Argiope lobata’ türü örümceklerin sıkıştırılma ve kendilerini tehlikede görmedikleri sürece insana saldırmadıklarını kaydeden Kurt, “İnsanların bulunduğu habitatlarda da çok fazla yaşamadıklarını söyleyebilir. Vücutları da küçük olduğu için çok az miktarda zehir üretiyorlar bu da bu kadar korkulmaması gerektiğini içeren bilgiler arasında. Örümceklerin ya da zehirli hayvanların birçoğunda olduğu gibi bu türün zehri de çeşitli araştırmalara konu olmuş. Biz bunların zehrinden farmakolojide, biyoteknolojide ve yine son yıllarda yapılan çalışmalarda kanser giderici maddeler ürettiğine dair bilgiler de literatürde mevcut. Son yıllarda bu kadar artması korkutmamalı, bir insanı öldürebilecek boyutta olmadığını biliyoruz. Aksine bunlar diğer böceklerle beslendiği için de biyolojik dengenin korunması adına önemli görevleri var” diye konuştu.