16.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
MUSA KESLER | HABER MERKEZİ
Hazırlanan iddianameyle 17 sanık hakkında dava açıldı. İddianamede FETÖ’nün TÜBİTAK’a özel bir önem verdiğini vurgulanarak, buradaki elemanlar vasıtasıyla TSK, MİT ve devletin birçok kritik birimine yönelik kripto yazılımlarla sızmalar gerçekleştirildiğini anlatıldı. İddianamede FETÖ’nün TÜBİTAK’a sızma faaliyetleri şöyle sıralandı:
‘Pasifize edildiler’
“FETÖ’nün 1990’lı yıllarda başlayan TÜBİTAK yapılanması, 2010 yılındaki TÜBİTAK çalışanlarına yönelik casusluk davasıyla kurumdaki örgütsel faaliyetlerine hız kazandırdı. Bu kapsamda öncelikle FETÖ/PDY mensubu olmayan personelin kurumla ilişiği kesildi ya da pasifize edildi. Akabinde kendi elemanlarını kurumun kritik birimlerine yerleştirerek Türkiye’nin milli çıkarlarına hizmet eden her türlü projeyi (örneğin milli işletim sistemi olan PARDUS) sonlandırdı. Kumpas davalarındaki Hakim-Savcı-Polis-Bilirkişi yapısında; bilirkişi rolünü üstlenerek örgütün istediği yönde bilirkişi raporları düzenlendi. Örgüt mensubu kamu görevlilerinin ele geçirdiği milli ve gizli dijital metaryaller (örneğin Kozmik Oda verilerini) incelenerek kopyalarını çıkartıp örgüt mensuplarına temin edildi.
‘Bin 500’e çıktı’
Örgüt hedefleri önceliğinde kamu, TSK ve MİT’e projeler (örneğin kriptolu telefon) yaparak örgütün tüm kurumlara sızmalarını sağladı.”
İddianamede itirafçılardan biri de TÜBİTAK’taki yapılanmayı şöyle anlattı: “2011 yılı içerisinde BİLGEM Başkanı Hasan Palaz oldu ve yeni bir yapılanmaya gidildi, Palaz döneminde Gülen cemaatine mensup şahıslar kuruma alınmaya ve kurumun mevcut yapısı daha büyütülerek gelen kadrolara yer açılmaya başlandı. Palaz’dan önce tahminen 800 kişi civarında çalışan olan BİLGEM kadrosunun yeni alımlarla bin 500 kişiye yaklaştığını biliyorum.”