27.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
MERT İNAN İstanbul
MERT İNAN İstanbul - Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinden çıkarak Uşak, Denizli ve Aydın’dan geçerek Ege Denizi’ne dökülen 584 kilometre uzunluğundaki Büyük Menderes Nehri, neredeyse kurumuş vaziyette. 500 bin hektardan fazla tarım alanını etkileyen kuraklık sorununun yanı sıra ortaya çıkan kirlilik manzarası çevrecileri isyan ettirirken, nehrin Afyonkarahisar ve Uşak kısmında çöp ve katı atık sorunu, Denizli, Sarayköy, Aydın hattında ise kimyasal atık kirliliği yaşanıyor.
‘KOKUDAN DURULMUYOR’
Afyonkarahisar, Uşak, Denizli ve Aydın’daki birçok sanayi tesisinin atıklarını arıtmadan nehre deşarj etmesinden yakınan çevre örgütleri temsilcileri, belediye ve ilgili bakanlıkların da duyarsızlığından şikayet ediyorlar. Yeraltı su kaynakları kullanmak için açılan kuyular nedeniyle yakın dönemde bölgede obrukların oluşabileceği uyarısı da yapılırken, jeotermal kaynaklardan çıkan atıkların da yeraltı sularına karıştığı iddialar arasında bulunuyor.
Yaşanan çevre felaketini konuştuğumuz çevreciler ise son yıllarca birçok kez toplu balık ölümlerinin yaşandığı Büyük Menderes Nehri için “Ergene’den beter duruma geldi” yorumunda bulunurken, son durumu Milliyet’e anlatan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, “Egeliler, Büyük Menderes’in nasıl kirletildiğini biliyor. Birkaç fabrika dışında atık suyunu arıtan tesisi yok. Büyük Menderes’in ağır metal suyu haline geldiğini herkes biliyor ama kimse şimdiye kadar yapılan analizleri açıklamıyor” dedi.
‘ERGENE’DEN BETER’
Afyonkarahisar’dan itibaren numuneler alınması durumunda cıva, kurşun gibi ağır metal birikiminin ortaya çıkacağının bilindiğinden ilgili ve yetkili kurumların harekete geçmediği iddiasını gündeme taşıyan Sürücü, “Daha önce toplu balık ölümlerine ilişkin kamu davası talebimiz takipsizlik verilerek kapatıldı. Nehir kurumuş vaziyette ancak kaynağın çıkış noktalarına doğru gittikçe kokudan durulmuyor” dedi.
Aydın Çevre Mücadelesi Platformu Sözcüsü Dr. Metin Aydın da, Büyük Menderes’in kuraklık ve kirlilik nedeniyle yok olma tehlikesi altında olduğunu belirtirek, “Mevcut durumla ilgili ne resmi makamlar ne belediyeler elini taşın altına koyuyor. Sadece sanayi değil, kentsel atıklar da nehre arıtılmadan deşarj ediliyor. Büyük Menderes kuraklık pençesinde ancak su olan yerlerde kokudan durulmuyor. Maalesef can damarımız ‘Ergene’den beter duruma!’. İlgili kurumlar nehrin gündem olmasını istemiyor. Büyük Menderes’i kentsel ve endüstriyel atık sular, tarımsal ilaç ile maden atıkları adeta foseptiğe çevirmiş durumda” diye konuştu.
‘5 TON PORÇÖZ ATILDI’
Eko Sistemi Koruma ve Doğa Severler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Söke’de çiftlik yapan Abdullah Kavak ise Büyük Menderes havzasında 14 yıl sonra en büyük kuraklığın yaşandığını belirterek şunları dile getirdi:
“Bir aydır, bir damla yağmur yok. Günü kurtarmak için derin kuyu pompaları ile yeraltı suyu çekiyorlar. Eskiden 30 metrede bulduğumuz suyu şimdi 100 metreden derinde bulamaz haldeyiz. Bölgemizde elektrik enerjisi üretmek için 47 jeotermal kuyu kazıldı. Kuyular hızlı açılsın diye beş ton porçöz atıldığını herkes biliyor. Porçöz kimyasal derine inerek suyu ve toprağı kirletti. Kirlilikten sebze ve meyvelerin kokusu, tadı bile kaçmış durumda.”
‘TOPRAK DA KİRLİ’
Germencik Çevre Derneği Üyesi Halil Çetinkaya, “Nehrin Aydın, Söke kısmında suyu neredeyse tamamen çekildi. Çiftçi yeraltı suyuna yöneldi ancak bir süre sonra bu kaynaklar da tükenecek. İnsanlar su bulmak için 100 metre derine iniyorlar. Jeotermal atıklar da açılan kuyulara deşarj edildiğinden artezyen suyu bile sıcak akıyor. Büyük Menderes kurudu. Su olan bölümler de yıllardır süregelen ihmaller zinciri nedeniyle kanalizasyona döndü. Toprak yıllardır suyla değil kanalizasyonla sulanıyor. Sadece su değil, toprak da kirli” diye konuştu.