28.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Çiğdem Yılmaz - İstanbul / Birleşmiş Milletler Kadın Birimi tarafından başlatılan ‘16 Günlük Aktivizm Kadınlara Yönelik Şiddete Son’ Kampanyası’na toplumun bir çok kesiminden büyük destek geldi. Şiddete Kayıtsız Kalmayın diyen ünlü isimler, sokakta, evde, okulda, işyerinde kısacası hayatın her alanında şiddete sessiz kalmayacaklarını söyledi. O isimlerden biri de ünlü oyuncu Demet Evgar oldu. “Kadına yönelik şiddetin son bulması için hükümet, sivil toplum, özel sektör ve kamuoyunun ortak hareket etmesi ve dayanışma içinde toplumu dönüştürmesi gerekiyor. Kadına yönelik şiddet sadece kadınların sorunu değil, toplumsal ve küresel bir problem” diyen ünlü oyuncu Milliyet’in sorularını yanıtladı.
Türkiye’de kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti nasıl yorumluyorsunuz?
Tüm dünyada her üç kadından biri fiziksel ya da cinsel şiddete maruz bırakılıyor. Pandemi kadınlar ve kız çocuklarına yönelik şiddetin tüm risk faktörlerini daha da derinleştidi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini, toplumsal cinsiyete dayalı kalıp yargıları ve zararlı sosyal normları pekiştirdi. UN Women pandemi ile artan şiddeti gölge salgın olarak nitelendirirken, dünyanın her yerinden pandemi döneminde şiddet yardım mekanizmaları ve acil hatlara başvurunun arttığı belirtiliyor. Türkiye’de ise pandemi ile birlikte şiddette bir artış yaşandığını verilerden görebiliyoruz. Türkiye genelinde kadınların, yaşamlarının herhangi bir döneminde maruz kaldıkları psikolojik şiddet oranı yüzde 44. Birlikte olunan erkeklerin yüzde 62’si eşlerinin nerede olduğunu her zaman bilmek isterken, yüzde 43’ü başka erkeklerle konuşmasına sinirleniyor, yüzde 34’ü kıyafetlerine karışıyor ve yüzde 24’ü sağlık kuruluşlarına giderken eşlerinin kendilerinden izin almasını istiyor. Kadına yönelik şiddetin son bulması için hükümet, sivil toplum, özel sektör ve kamuoyunun ortak hareket etmesi ve dayanışma içinde toplumu dönüştürmesi gerekiyor. Kadına yönelik şiddet sadece kadınların sorunu değil, toplumsal ve küresel bir problem. Kadına yönelik şiddet kadınların yanı sıra, aileleri, toplumları etkileyen bir problem. Kadınların, erkeklerin ve kurumların ortak müdahalesiyle şiddetin önüne geçebiliriz.
Bu sene BM Kadın Biriminin 16 Günlük Aktivizm Kampanyasına dahil oldunuz. Kampanya sizin sesinizle başladı ve devam ediyor. Kampanya hakkında düşünceleriniz neler?
Kadınların maruz bırakıldığı şiddete her yerde tanık oluyoruz. Sokakta, işte, sosyal medyada, arkadaş ortamında. Şiddete tanık olduğumuzda sessiz kalmamak ve koruma mekanizmalarına başvurmak hepimizin sorumluluğu. Bu yüzden ateş böcekleri bu sene herkesi şiddete #KayıtsızKalmayın çağrısı yapıyor. Kampanya sitesinde bulunan 7 şiddet vakası ve yönlendirmesinden birini ben seslendirdim. Bu yönlendirmelerle BM Kadın Birimi şiddete tanık olduğumuzda neler yapabileceğimiz hakkında hepimizi bilgilendiriyor. BM Kadın Birimi bana da #Kayıtsızkalmayın çağrısında bulundu. Ben hem şiddete karşı sesimi kaydederek hem de vakalardan birini seslendirerek kadına yönelik şiddete karşı birlik olmak için herkesi kampanya altında dayanışmaya, kayıtsız kalmamaya davet ediyorum. Dünya genelinde kadınlara yönelik şiddet bildirilmiyor, damgalanma, utanç ve korku duygularıyla bastırılıyor. Buna engel olmamız lazım. Raporlama ve bildirme mekanizmalarını kullanmamız gerekiyor. Kampanyanın amacı bir şiddet vakasına tanıklık ettiğimizde neler yapabileceğimizi bizlere anlatmak. Buna katkı sağlamak benim için değerli.
Siz herhangi bir yerde bir kadına ya da kız çocuğuna yönelik şiddet eylemiyle karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız neler yaptınız? Müdahale ettiniz mi ya da polisi aramak gibi başka çözümler mi ürettiniz?
Bedensel ve psikolojik baskı ile şiddete maruz kalan biriyle karşılaştığımda ilk önce şiddete maruz kalan kişiyle iletişim kurmaya çalışmak ilk refleksim oluyor. Şiddete gözümün önünde maruz kalıyorsa polisi ararım tabi ki aramışlığım vardır.
Yasal olarak ne yapmanız gerektiğini biliyor musunuz?
Herhangi bir kadına şiddet vakasında resmi mercileri arayarak durumu bildirmek benim hakkım. Şiddeti raporladığımda bilgilerim resmi mercilerde gizli tutuluyor. Bu nedenle bilgilerimin herhangi birinin eline ulaşması mümkün değil. Kendimin ya da yakınlarımın güvenliğini tehlikeye sokacak olan davranışlardan kaçınarak, şiddete direkt müdahale etmemem gerekiyor. Fakat şiddetin tırmanma riskini azaltacak bir takım eylemlerde bulunabilirim. Bu eylemler ve şiddet anında neler yapılması gerektiği ile ilgili tüm bilgiler #Kayıtsızkalmayın kampanya sitesi olan atesbocekleri.info’da adresinde mevcut.
Topyekün mücadele
Saldırıyı önleyici ve mağdurun bütünlüğünü ve onurunu dikkate alan önlemler alınmalı diyen Evgar, “Konuyla ilgili farkındalık artırıcı çalışmalar yapılarak, alanda çalışan profesyonellere eğitim verilmeli ve eğitim müfredatına entegre edilmeli. Toplumsal cinsiyete dayalı önyargıları ortadan kaldırmayı hedefleyen, kadına yönelik şiddet biçimlerine ilişkin çalışmalar yapmalı. Şiddete karşı hükümetler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler, medya ve BM birimleri birlikte çalışmalı ve yapılan çalışmalar birbirini tamamlayarak şiddetin nedenlerini ortadan kaldıracak şekilde oluşturulmalı. Şiddet başvuru mekanizmaları, şiddete maruz bırakılan kadınlar ve kız çocukları üzerine istatistiksel veri sağlanmalı ve bu verilere göre destek ve önlem mekanizmaları iyileştirilmeli. Şiddet mağdurlarının adalete erişimi sağlanmalı ve kolaylaştırılmalı. Şiddet görenin şiddet uygulayandan uzaklaşmasını sağlayıcı koruyucu önlemler alınmalı, sığınaklar açmalı veya açılması desteklemeli ve şiddet görene danışmanlık desteği verilmelidir.”
Herkesi dayanışmaya dahil olmaya çağırıyorum
Evgar; “Bireysel olarak yapacaklarımız sınırlı gibi gözükse de bir o kadar önemli. ‘Ben ne yapabilirim ki’ demeyin. Şiddetin hiç bir türüne kayıtsız kalmayın. Bir arada bulunduğumuz, çalıştığımız insanlarla, şiddetle mücadele eden kurum ve kuruşlardan önce bilgi edinmek sonra da eyleme geçmek en önemli vazifelerimizden biri. Şu anda benim de içinde yer aldığım #kayıtsızkalmayın projesi gibi. Bu röportajı okuyan herkesi dayanışmaya dahil olmaya çağırıyorum. Çevrelerini, komşularını, arkadaşlarını bu proje ile ilgili bilgilendirmelerini rica ediyorum.”
Hikâye anlatıcısıyım
Evgar; “Bizim işimiz bir anlamda hikaye anlatıcılığı, kendimi bir hikaye anlatıcısı gibi görüyorum. Halının altına itilen, görmezden gelinen hikayelere ışık tutmak, hem bir birey olarak hem de bir oyuncu olarak ana motivasyonum. Hikayeler değiştiğinde toplum değişir. İşime bu sorumlulukla yaklaşıyorum. Anlattığım hikayenin gözardı edilen, ötekileştirilen kişisi olmak ve o kişiyi derinlikleriyle anlamak ve anlatmak benim gayem.”