08.10.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
Hasan Mert Kaya - KAYIP İZLER ATLASI / İstanbul’un yitip giden bir markasıdır Orosdi-Bak. İstanbul’u gezen ve araştıran biri olarak, kente ilişkin bilinmeyen ya da az bilinen bir belge bulunca seviniyorum. 1855’te İstanbul’a yerleşen Macar Yahudisi Adolf Orozdi’nin oğlu Léon Orosdi’nin İstanbul’da çıkardığı bir marka olan Orosdi-Bak mağazaları da unutulup, tarihin tozlu sayfalarına karışan, İstanbul’a ait bir değerdi. Yıllar sonra yerleştiği Paris’te elde ettiği servetiyle sanata yönelmiş ve dönemin önde gelen çağdaş sanatçılarının eserlerinden oluşan muhteşem bir koleksiyonun sahibi olmuştu.
Macaristan’dan İstanbul’a
Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul her döneminde farklı coğrafyalardan insanları kendine çeken bir cazibe merkezi olageldi. Orosdi ailesinin İstanbul’a gelişinin altında Rusya’nın Macaristan’a saldırması yatıyordu. Macar İhtilali’nin yaşandığı dönemde ülkenin cumhurbaşkanı olan Lojos Kossuth’un yakınında ve ona bağlı olarak görev yapmakta olan Adolf Orosdi tanınan ve sevilen bir askerdi. Ancak onun bu tanınırlığı ve popülerliği aynı zamanda onu bir hedefe de dönüştürüyordu. Rusya’nın güçlü saldırısı karşısında tutunamayan Lojos Kossuth ve beraberindeki ihtilalciler çareyi Osmanlı Devleti’ne sığınmakta buldular. Cumhurbaşkanı Kossuth gözlerden uzak olmak istedi ve Kütahya’ya yerleşip yaşadı. Hikayemizin kahramanı olan Léon Orosdi’nin babası Adolf Orosdi ise 1855 yılında İstanbul’a yerleşip, yaşamaya başladı. Elindeki sermaye ile de Galata civarında Ömer Efendi Giyim Mağazası’nı kurup işletmeye başladı. Ömer Efendi adını rastgele seçmişti ve amacı İstanbul’un yerli halkının yabancılık çekmeden kolayca alışveriş yapmasını sağlamaktı.
İstanbul’da Orosdi-Bak Ticarethanesi
Adolf Orosdi asker kökenli olmasına karşın, Osmanlı dünyasında ticarete hızlı girdi. İşini geliştirip yeni mağazalar açmak için büyük bir tutkuyla araştırmalar yapıyor ve farklı şehirleri gezip inceliyordu. Oğlu Léon Orosdi 1855 yılı içerisinde böyle bir yolculuk esnasında Halep yakınlarındaki Saint Simeon Manastırı civarında doğdu. Yıllar hızla geçti ve Léon Orosdi’nin kız kardeşi Mathilda yine kendileri gibi Avusturya-Macaristan kökenli bir Aşkenaz Yahudisi olan genç iş adamı Hermann Back de Surany ile evlendi. Bu evlilik ailenin ticari yapısına da etki etti ve baba Adolf Orosdi damatları Hermann’ı şirketlerine ortak etti. Aynı zamanda Léon Orosdi’nin erkek kardeşi Philip Orosdi ve Hermann Back de Surany’nin erkek kardeşi Josef Back’in de şirkete ortak olması sağlandı. Adolf Orosdi bu yöntemle temelleri sağlam atılmış bir aile şirketi kurarak tüm aile fertlerinin şirket çıkarları etrafında birleşmelerini sağlamak istiyordu. Fakat bu mutlu birliktelik Adolf Orosdi’nin ölümüne kadar sürdü. Onun ölümünün ardından şirketin tüm kontrolü Léon Orosdi ile Hermann Back’in eline geçti. Hemen altlarında günlük rutin işlerin sevk ve idaresini yapacak bir genel müdür atadılar.
İğneden İpliğe Hem Toptan Hem Perakende
Léon Orosdi ile Hermann Back’in İstanbul’da hızla büyütüp geliştirdikleri mağazanın en temel özelliği aradığınız hemen her şeyin bulunmasıydı. Hazır giyim, mobilya, kırtasiye, oyuncak çeşitleri, ofis malzemeleri öne çıkan mağaza bölümleriydi. Şemsiyeden ipliğe, eldivenden battaniyeye, iç çamaşırından dantele yüzlerce kalem hem toptan hem perakende satılıyordu. Léon ve Herrman beylerin çalışkanlıkları ile devam ettirdikleri iş ortaklıkları kısa zamanda güzel kazançlar elde etti. Müşterileri ve iş hacimleri sürekli arttı. 1855 yılında İstanbul’a zor şartlar altında göçmen olarak gelen ailenin attıkları sağlam temelleri üzerinde gelişen şirket artık Osmanlı sınırlarının ötesini, Avrupa’yı hedefliyordu.
Paris’e Gidiş
1888 yılında şirket merkezini Paris’e taşımaya karar verdi. İstanbul’un renkli Orosdi-Bak mağazası Paris’te Etablissements Orosdi Back adıyla faaliyetlerine başladı. Léon Orosdi, Paris’in büyülü çekiciliğine kapıldı ve artık burada yaşamaya karar verdi. Paris markaya uğurlu geldi ve 1888 yılından Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılına kadar müthiş bir performansla üst üste yeni mağazalarla Avrupa’ya yayıldı. Milano, Lyon, Birmingham, Manchester, Bükreş, Roubaix, Viyana, Chemnitz, Gablonz ve Barmen’de açılan mağazalarla Orosdi-Bak artık dönemin en ünlü zincir mağazalarından olmuştu. Her ne kadar merkezini Paris’e taşımış olsa da Orosdi Bak Osmanlı coğrafyası ile olan ilişkini de artırarak devam ettirdi. İstanbul’daki en eski mağazanın dışında Selânik, İzmir, Plovdiv, Samsun, İskenderiye, Kahire, Tanta, Bizerte, Tunus, Basra, Bağdat, Halep ve Adana’da mağazalar açıldı.
Léon Orosdi Yollarda
Avrupa ve Osmanlı coğrafyasındaki şubeleri yerinde görmek ve denetlemek amacıyla 1909 yılında Paris’ten ayrılıp uzun bir geziye çıktı bay Léon. Gemiyle gittiği Kahire’den Beyrut’a, İzmir, Selânik ve İstanbul’a ulaştı. İstanbul’dan trenle Viyana’ya geçti ve oradan da Paris’e geri döndü. İstanbul’da 1911 yılı itibarıyla satışları zirveye ulaşınca tekstil ürünleri için ayrı bir bina kiralandı. Aynı yıl Samsun-Sivas demiryolu inşaatının başlamasıyla Samsun’un bir cazibe merkezi olacağını düşünerek burada bir toptan satış mağazası açıldı. 1912 yılına gelindiğinde İstanbul’da Fransız sermayeli 60 şirket arasında en büyük iş hacmi Orosdi Bak ile Bartoli Biraderler şirketlerine aitti. Orosdi Bak Avrupa’da da ciro olarak Galleries Lafayette, Magasins Hirsch ve Galeries Réunis ile yarışıyordu.
Madencilik
Osmanlı Devleti’nin madencilik alanında yabancı şirketlere hatırı sayılır ayrıcalıklar tanıyan resmi düzenlemesiyle birlikte Léon Orosdi bu ayrıcalıklardan yararlanmak üzere hızla 40 milyon frank sermayeli bir şirket kurar. Paris’te tanıştığı ve çok samimi olduğu İttihad ve Terakki’nin kurucularından Dr.Nazım Bey’le yazışmalarında Léon Orosdi Anadolu’daki madencilik faaliyetlerine ilişkin detaylı bilgiler verir.
Baş Döndüren Bir Sanat Koleksiyonu
Léon Orosdi Paris’te sürdürdüğü yaşamı boyunca muhteşem bir sanat koleksiyonu meydana getirdi. En sevdiği ressam kuşkusuz Alfred Sisley’di. Pierre Auguste Renoir, Claude Monet, Eugene Boudin, Felix Ziem, Camille Pissarro, Toulouse Lautrec, Gustave Courbet, Jules Chéret ve Narcisse Diaz de la Pena Orosdi Koleksiyonu’ndaki ressamlardan bazılarıydı. Eugene Delacroix, Cézanne, Renoir, Corot ve Moreau gibi sanatçıları eserlerini toplayan dönemin ünlü koleksiyonerlerinden Bailleache, Baron Blanquet, Fabvre, Crosnier, Fayet ve Gallice ile Avenue de l’Opera’daki Bernheim Sanat Galerisi’nde uzun sanat sohbetlerine katılmak en büyük tutkusuydu.
Horozdibeği
Orosdi-Bak mağazaları bir dönem rüzgâr gibi esti. Adana’da markanın yerel söylenişi Horozdibek oldu. Cumhuriyet Türkiye’sinin Sümerbank mağazalarına örnek rol model oldu. İstanbul, Kahire ve İskenderiye mağazaları muazzam kârlar elde etti. Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında değişen koşullar Orosdi-Bak’ın da kaçınılmaz sonunu getirdi. İstanbul mağazası yanıp bina yıkılınca ortaya çıkan arsa idam cezalarının infaz alanı oldu. Léon Orosdi 1922 yılında öldüğünde arkasında muhteşem bir yaşamın servetini ve ailesinin hızla satıp elden çıkaracağı hayalleri süsleyecek kadar güzel bir tablo koleksiyonu bırakmıştı.
*Orosdi-Bak Mağazaları ve Leon Orosdi ile ilgili bilgi ve görsel arşivine başvurduğum değerli büyüğüm Sayın Erol Makzume’ye çok teşekkür ederim.