04.07.2020 - 12:56 | Son Güncellenme:
AA
RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından Üst Kurulun son dönemde aldığı bazı kararlara ilişkin açıklama yapılmasının gerekli görüldüğü belirtildi.
Yaptırım kararlarının 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a göre alındığına işaret edilen açıklamada, kararların, bu yasada belirtilen yayın ilkelerinin ihlal edilmesi durumunda verildiği aktarıldı.
Açıklamada izleme uzmanlarının, sorumlu oldukları yayınları, hem bağımsız olarak hem de ALO 178 RTÜK İletişim Merkezi gibi çeşitli kanallardan gelen vatandaş, kurum ve kuruluş şikayet ve bildirimleri üzerine değerlendirdiği ve raporlarını hazırladığı, bu raporlara yönelik kararların da TBMM'de grubu bulunan siyasi parti kontenjanından seçilen 9 Üst Kurul üyesi tarafından alındığı anımsatıldı.
ŞIK'IN "MEDYA MAHALLESİ" PROGRAMINDA KULLANDIĞI İFADELER
RTÜK'ün açıklamasında, iki farklı televizyon kanalı hakkında verilen yayın durdurma kararlarının özeti de paylaşıldı.
HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın "Medya Mahallesi" programında kullandığı ifadeler nedeniyle Halk TV'ye program durdurma ve idari para cezası uygulanması kararına ilişkin olarak şunlar kaydedildi:
"13 Mart 2020 tarihli Halk TV yayınında 'Medya Mahallesi' programına konuk olan Ahmet Şık'ın '...Türkiye Suriye'de .... başka bir ülkenin toprağında tam adıyla işgalci bir güç olarak, bir gücün temsilcisi olarak birileriyle savaşmaya ve ölmeye gönderilmiş yani' şeklinde ifadeler kullandığı uzman raporuyla tespit edilmiştir.
Yayında sarf edilen sözlerin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırlarını korumakla ve halkın güvenliğini sağlamakla görevlendirilmiş kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını rencide edici ve hafife alıcı nitelikte olduğu aşikardır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın yüklediği sorumluluğu aşar nitelikte yapılan yorumlar, devletimizin, ulusal güvenlik politikasına göre başarıyla yürüttüğü operasyonları karalama çabasından öteye gitmemiştir. Kendi hudut güvenliğini sağlamaya çalışan devletimizin Suriye topraklarında işgalci olarak gösterilmeye çalışılması hiçbir şekilde onaylanabilecek bir tavır değildir. Program sunucusunun da Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı böylesine ifade ve suçlamalara müdahale etmemesinin, kamusal sorumluluk anlayışı ile bağdaşmadığı ortadadır."
ÖNCE TEBLİGATLA UYARILDI
Açıklamada, Üst Kurul tarafından bu yayının, 6112 sayılı Kanun'daki "Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz." hükmünü ihlal ettiği kanaatine varıldığı ifade edildi.
Bu çerçevede Halk TV'ye, 6112 sayılı Kanun çerçevesinde söz konusu ilkelere aykırı yayın yapılmasını müteakip "Verilecek yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde kanalın yayınının 10 güne kadar durdurulmasına, ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir." hükmü uyarınca işlem tesis edileceğinin tebligatla bildirildiği ve yayınlarda daha hassas davranmalarının talep edildiği aktarıldı.
AYNI PROGRAMIN BİR BAŞKA BÖLÜMÜNDE BENZER İFADELER KULLANILDI
Açıklamada, bu bildirime rağmen aynı programın 16 Haziran 2020 tarihinde yayınlanan bir başka bölümünde sunucu Ayşenur Aslan'ın "... ne zaman ki içerde sıkışılsa hemen gözleri dışarıya çevirirler. Dün mesela Pençe Harekatı, Kuzey Irak'a bomba atmışız, ben bu Pençe Harekatlarını, Kartal Harekatlarını, efendim işte Şahin Harekatını ne derseniz onun adına. .... artık yani ben utanıyorum." cümlelerini kullandığı belirtildi.
Aynı yayında konuk Hüsnü Mahalli'nin de "... ya kardeşim Türkiye Libya'da ne yapıyor? Yani neyin peşinde? ...Şimdi dolayısıyla Mısır'ı karıştıralım, Sudan'ı karıştıralım, Cezayir'de İslamcılar var Cezayir'i..." ifadelerini dile getirdiği kaydedildi.
Bu kapsamda yayındaki ifade ve yorumlarının, kanundaki "Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz." hükmünü ihlal ettiği kanaatine varıldığı belirtildi.
Açıklamada, Üst Kurul'un 1 Temmuz tarihli toplantısında, ihlalin ağırlığı, mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, idari tedbir olarak Halk TV'nin yayınlarının 5 gün durdurulmasına karar verildiği anımsatıldı.
TELE 1'E UYGULANAN MÜEYYİDE
Açıklamada, 23 Mart 2020 tarihinde Tele 1'de yayımlanan "Gün Başlıyor" programında ise sunucu Can Ataklı'nın, koronavirüs nedeniyle geçilen uzaktan eğitim kapsamındaki derslerin birinde "başörtülü bir öğretmenin yer almasının çok yanlış ve facia olduğu" şeklinde yaptığı yorumların izleme uzmanlarının raporlarına yansıdığı kaydedildi.
Üst Kurulun söz konusu programda, başörtülü insanların dini tercihleri nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılarak, karşılıklı hoşgörü üslubunu zedeleyebilecek nitelikte, kin ve nefret temelinde kışkırtıcı, ayrıştırıcı ve hedef gösteren nitelikte yayın yapıldığını belirlediği ifade edilen açıklamada, kanundaki "Irk dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz." hükmünün ihlali sebebiyle yüzde 5 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak program yayınının 5 kez durdurulmasına karar verildiği anımsatıldı.
Benzer şekilde Tele 1'e de 6112 sayılı Kanun'un 32'nci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca işlem tesis edileceğinin tebligatta bildirildiği ve yayınlarda daha hassas davranmalarının talep edildiği aktarılan açıklamada, bu bildirime rağmen kanalın ana haber bülteninde, program konuğu Cemil Kılıç'ın, "Türkiye'de teokratik bir rejim kurulmaya çalışılıyor, Diyanetin yaptığı bütün açıklamalar bu anlayışı destekliyor. Türkiye'de kurulmak istenen teokratik halife sultan rejimi Diyanet tarafından takviye edilmeye çalışılıyor. ... Belki aynı şekilde Cumhurbaşkanı'nın inanç dünyasını da İslam'ın içerisinde görmüyorum." dediği belirtildi.
24 Mayıs 2020'de ise "Karanlıktan Aydınlığa" isimli programa katılan aynı konuğun, bu yayında da ayrımcı bir üslup kullanmaya devam ettiği, toplumda kin ve düşmanlığa sebebiyet verebilecek türden ifadeler kullandığı bilgisi paylaşılan açıklamada, "Cemil Kılıç'ın Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışmasıyla ilgili olarak, 'Şimdi ilginç olan burada Allah yazısının altında Cumhurbaşkanı'nın resminin yansıtılmış olması. Bakın hepsi ellerini bağlamış sanki namaza duracaklarmış gibi ve hepsi Sayın Cumhurbaşkanı'na doğru dönmüşler.' sözlerini kullanmıştır." ifadelerine yer verildi.
RTÜK, yayınlardaki bu ifadelere ilişkin şunları kaydetti:
"Söz konusu programlarda ifade özgürlüğü hakkı kullanılırken uyulması gereken kurallardan ve sorumluluktan uzak şekilde, ayrıştırıcı bir dille, toplumun dini duygularını örseleyecek kelimelerin seçildiği, yürüttükleri hizmetler nedeniyle kurumların zan altında bırakıldığı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik toplumda kin ve nefret duygularına sebebiyet verebilecek nitelikte çok ciddi suçlamalarda bulunulduğu görülmüştür. Program sunucuları da herhangi bir müdahalede bulunmayıp aksine söylenenleri onaylayan bir üslup ve tavır takınmıştır.
Yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan; 'Irk dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.' hükmünün tekraren ihlal edildiği tespit edilmiştir. Üst Kurul, Tele 1 logolu medya hizmet sağlayıcının yayınlarının 5 gün durdurulmasına karar vermiştir."