18.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
GÖRKEN EVCİ
Ç anakkale, 1. Dünya Savaşı’nın en önemli cephelerinden biriydi. Osmanlı’nın Almanya’nın da dahil olduğu İttifak Devletleri’nin yanında savaşa girmesiyle birlikte İtilaf Devletleri’nden İngiltere ve Fransa’nın Rusya ile doğrudan teması kesilmişti. Rusya’ya silah ve mühimmat desteği gönderilemiyordu. İngiltere ve Fransa, kopan teması yeniden sağlamak, Osmanlı’nın Süveyş Kanalı ve Hint yolu üzerindeki baskısını kaldırmak amacıyla Boğazlar’a karşı bir harekat düzenleyerek İstanbul’u ele geçirmeyi planlıyordu. Böylece Almanya’nın müttefiklerinden biri saf dışı kalacaktı. Bu fikrin en ateşli savunucusu, daha sonra başarısızlığın baş mimarı sayılacak olan İngiliz Bahriye Nazırı Winston Churcill’di.
İlk hücum
Harekât, 3 Kasım 1914’te deniz hücumu ile başladı. Aslında henüz resmî savaş ilanı yapılmamıştı. Ancak 3 Kasım’da İngilizler Ertuğrul ve Seddülbahir’i, Fransızlar da Kumkale ve Orhaniye tabyalarını bomdardımana tuttu. Bu fiili savaş ilanından iki gün sonra resmen savaş ilan edildi. Ancak asıl geniş çaplı saldırılar üç ay sonra başlayacaktı.
Şaşırtan direnç
Tarih 19 Şubat 1915. Türk tabyalarının topçu ateşiyle vurulmasının ardından savaş gemileriyle ikinci hücum başladı. Bu saldırıda Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları tahrip edildi. İttifak Devletleri, masadaki hesaplarında Boğazları deniz hücumlarıyla kolayca geçebileceklerini düşünüyordu. Ancak beklemedikleri bir dirençle karşılaştılar. Mart ayına kadar devam eden saldırılardan bir sonuç alınamadı. Bu başarısızlığın ardından Amiral Sackville Carden başkumandanlık görevini bıraktı. Carden’ın yerine gelen John Michael de Robeck, selefi gibi tüm gücüyle boğazı zorlayarak geçebileceğini düşünüyordu. Ancak hesapta olmayan en önemli gelişme 7 Mart gecesi yaşanacaktı.
ELDEKİ SON MAYINLAR
Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, 6 Mart gecesi Binbaşı Nazmi Bey’e “Sana çok önemli bir görev veriyorum” dedi ve ekledi: “Vatanın selameti bu görevin başarıyla yerine getirilmesine bağlıdır.” Osmanlı’nın mali durumu nedeniyle gerektiği kadar mayın bulunamasa da o güne kadar boğazı kesecek şekilde döşenen mayın hatları vardı. Ancak bu kez plan farklıydı. Eldeki son 26 mayın, Nusret Mayın Gemisi ile Karanlık Liman’da kıyıya paralel olarak dökülecekti. Bunun sebebi düşman zırhlılarının boğaza girip görevini tamamladıktan sonra geri dönerken boğazın en geniş yerlerinden biri olan Karanlık Liman’da manevra yapmalarıydı.
ZOR GÖREV
Nusret Mayın Gemisi, 7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece, görünmemek için bütün ışıklarını söndürüp demir aldı. 26 mayın Ereköy Koyu’nda aralarında yüzer metre olacak şekilde deniz seviyesinin 4.5 metre altına bırakıldı. Nusret, sabaha karşı görevini tamamlayarak yine düşman gemilerine yakalanmadan geri döndü. Savaşın seyrini değiştirecek büyük hamle tamamlanmıştı. Karanlık Limanı Harekatı’nın önemi, 12 gün sonra anlaşılacaktı.
İNGİLİZ VE FRANSIZLAR ÇEKİLDİ
Düşman kuvvetlerinin kontrollerinde fark edilemeyen mayınlar, 18 Mart’ta görevlerini yapmaya başladı. 18 Mart’ta başlayan saldırıda üç zırhlı, Nusret’in döktüğü mayınlarla batırıldı. Birçok zırhlı da hasar aldı. İngiliz ve Fransız filoları yaşadıkları bu kabusun ardından çekilmek zorunda kaldı. İngiliz General Aspinall Oglander anılarında “Bu yirmi mayının seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez” diye yazacaktı.
Cevat Paşa haykırdı: ‘Gittiler! Geçemediler!’
Cevat Paşa, 18 Mart’ta Dardanos Tabyası’nda donanmanın çekilişini izlerken “Gittiler! Geçemediler! Geçemeyecekler!” diye bağırıyordu. Yıllar sonra 18 Mart’ın en kıymetli ânı sorulduğunda da “O gün güneşin son ışıklarıyla Boğaz’dan perişan halde çıkmakta olan düşman filosunun görünüşü idi” cevabını verecekti.
Çanakkale Deniz Savaşları ile adını tarihe “18 Mart Kahramanı” olarak yazdıran Cevat Paşa, gazetelerde “İstanbul’un kapılarını düşmanların kudurmuşçasına saldırılarına karşı cesaretle koruyan kahramanların şanlı kumandanı” olarak anılıyordu. 29 Ekim 1915’te ise Tasvir-i Efkâr gazetesinde İstanbul’u kurtaran komutanlardan biri olarak Cevat Paşa’nın fotoğrafı basılacaktı. Cevat Paşa’nın fotoğrafının yanında ise kara savaşlarıyla birlikte tarih sahnesine çıkıp “Arıburnu ve Anafartalar Kahramanı” olarak anılacak olan Mustafa Kemal’in fotoğrafı yer alacaktı.